HÜDA PAR`dan gündem değerlendirmesi
HÜDA PAR gündeme dair yaptığı değerlendirmelerde Kürt Meselesi, Çözüm Süreci ve Muhataplık konularında dikkat çekici açıklama ve uyarılarda bulundu.
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde; Kürt Meselesi, Çözüm Süreci, Muhataplık, Eğitim Sistemi ve Tacikistan`da Müslümanlara yönelik gerçekleşen hak ihlalleriyle ilgili dikkat çekici açıklama ve uyarılara yer verildi.
Yapılan gündem değerlendirmesinde; Kürt Meselesi`nin çözümü konusunda görüşü, önerisi olan her parti, her sivil toplum kuruluşu veya kişinin muhatap kabul edilmesi gerektiği mesajının öne çıktığı dikkat çekerken öte yandan, Devletin sorunu çözmesi için iki ayrı masa kurması gerektiğine vurgu yapıldı.
Tacikistan`da 13 bin erkeğin sakalının zorla kestirildiği, bin 700 kadının da başörtülerinin çıkarılmaya zorlandığının bilgisini paylaşan HÜDA PAR, bu pervasızlığın önüne geçilmesi için Tacikistan yönetimine karşı uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.
HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde, çözüm sürecinin geleceğiyle ilgili devlet ve hükümet yetkililerin farklı ifadeler kullandığına dikkat çekilerek, “7 Haziran 2015 milletvekili genel seçiminden sonra bozulan çözüm sürecin geleceği ile ilgili devlet ve hükümet yetkilileri birbirinden farklı açıklamalar yapmaktadır. Bazı yetkililer HDP ve PKK`nin yeni süreçte asla muhatap kabul edilmeyeceğini beyan ederken, bir başkası PKK ve liderini muhataplık konusunda sürecin tek belirleyicisi gösterme gayretine girmektedir.” denildi.
Kürt Meselesi`nin çözümü noktasında eksik olanın, bir türlü atılmayan hukuki ve siyasi adımlar olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Başından beri dile getirdiğimiz gibi, devlet veya hükümet sistemden kaynaklanan Kürt Meselesi`ne çözüm bulma konusunda samimi ise illa bir muhataba ihtiyacı yoktur. Kürt halkının sorunları, beklentileri ve çözüm önerileri kamuoyu ile paylaşılmış, devlet ve hükümet yetkililerine birçok kez iletilmiştir. Bu sorunun İslami ve insani temelde kardeşçe ve adalet ekseninde çözümü adına söylenmedik söz, açıklanmadık öneri ve dillendirilmedik talep kalmamıştır. Eksik olan, devlet ve hükümet yetkililerinin ortaya bir türlü koyamadıkları irade beyanı ve atılmayan hukuki ve siyasi adımlardır.”
“Çözüm konusunda görüşü, önerisi olan her parti, her sivil toplum kuruluşu veya kişi muhatap kabul edilmelidir”
PKK saldırılarının, çözüm noktasında atılacak adımlara bahane edilemeyeceğinin belirtildiği açıklamada, “PKK`nin dayattığı şiddet ortamı ve saldırıları bu adımların atılmamasına bahane veya gerekçe olamaz, olmamalıdır. Bu meselenin çözümü için muhataba ihtiyaç varsa partimiz dâhil olmak üzere bu konuda görüşü, önerisi olan herkes; her parti, her sivil toplum kuruluşu veya kişi muhatap kabul edilmelidir. PKK ve şiddet sorunu ile Kürt Meselesi birbiriyle karıştırılmamalıdır.” uyarısı yapıldı.
Devlet sorunu çözmek istiyorsa iki masa kurmalıdır
Kürt Meselesi`nin çözümü için ayrı, PKK`nin şiddet sorunu için ayrı bir masa kurulması gerektiğinin ifade edildiği açıklamada, “PKK, Kürt meselesine kaynaklık eden zulüm sisteminin doğurduğu bir sonuç olmakla birlikte bugün hem Türklere hem de Kürtlere zarar veren başlı başına bir sorundur. Devlet hem Kürt Meselesini hem de PKK ve şiddet sorununu muhataplık yoluyla çözmek istiyorsa iki ayrı masa kurmalıdır. Kürt Meselesi için kurduğu masaya halkın tüm kesimlerini davet edip muhatap almalıdır. PKK ve şiddet sorunu için kurduğu masaya da PKK lideri veya yöneticileri davet edilmelidir. HDP kendini hangi masaya ait kabul ediyorsa o masaya oturma noktasında özgür bırakılmalıdır.” denildi.
Ya ‘Sadece HDP` veya ‘HDP ile asla olmaz` şeklindeki aşırılıklar terk edilmeli
Hükümetin, Kürt halkının İslami ve insani haklarının iadesi için gayret sarf etmesi ve çözüme odaklanması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, şu değerlendirmeler yapıldı: “Devlet ve hükümet yetkilileri ya ‘Sadece HDP` veya ‘HDP ile asla olmaz` şeklindeki aşırılıkları terk etmeli, bütün bir Kürt halkını PKK`den ibaret veya PKK ile bağlantılı görmekten vazgeçmeli, sistem tarafından gasp edilmiş İslami ve insani haklarının iadesi için gayret sarf etmeli ve çözüme odaklanmalıdır. Aciliyetine binaen çukur, barikat ve operasyonlar sebebiyle adeta viraneye çevrilen Sur, Cizre ve Nusaybin gibi tarihi ilçelerdeki yıkım ve kaosun sonlandırılması için gerekli adımlar atılmalı, yardıma muhtaç hale getirilen yerli halkın dramı, maddi ve manevi katkılar sunarak bir seferberlik ruhuyla müdahale edilip sonlandırılmalıdır.”
Okullarda okutulan kitaplar halkın inanç değerlerine ve genel ahlaka aykırı
HÜDA PAR, gündemdeki konularla ilgili yaptığı değerlendirmelerde, eğitim sistemindeki sorunlara da dikkat çekerek, ırkçılık ve resmi ideolojiyi dayatan müfredatın kabul edilemez olduğunu belirtti. Açıklamada, “Ülkenin bir türlü kalıcı çözüm bulunamayan sorunlarından olan eğitim politikası, son yıllarda yatırım, fiziki şartlar ve içerik bakımından takdiri hak eden pek çok müdahaleyle ıslah edilmeye çalışılsa da daha çözülecek pek çok problem olduğu ortadadır. Eğitim İşleri Başkanlığımızın yayımlamış olduğu raporda da ayrıntılı olarak ifade dildiği gibi okullarda okutulan kitapların halkın inanç değerlerine ve genel ahlaka aykırı, ırkçılık barındıran, Kemalizm`i ve resmi ideolojiyi aşılayan içeriklerle dolu olması kabul edilebilir bir durum değildir.” ifadeleri kullanıldı.
Maddi eğitim için uğraş verirken manevi eğitim için de aynı duyarlılığın sergilenmesi gerekir
Gençliğin içerisinde bulunduğu manevi ve ahlaki buhrana çözüm yollarının bulunması için ‘Değerler Eğitimi` veya ‘Manevi Eğitim` verilmesi önerisinde bulunan HÜDA PAR, konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Eğitim anlayışı ve yapısal sorunlar başta olmak üzere okulların fiziki, idari ve eğitim kalitesi bakımından arzu edilen bir düzeyde olmadığı herkesçe kabul edilen bir gerçekliktir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin maddi eğitimi için uğraş verirken manevi eğitimi için de yeterli desteğin ve duyarlılığın sergilenmesi gerekmektedir. Gençliğin, içerisinde bulunduğu manevi ve ahlaki buhrana çözüm yolları bulunması için “Değerler Eğitimi” veya “Manevi Eğitim” verilmeli, bu konuda ehliyet ve liyakat sahibi olan sivil toplum kuruluşlarının da katılım sağlayacağı bir program dâhilinde ortak çalışma yürütülmelidir. Kısa vade de ise en büyük görev hiç şüphesiz velilere düşmektedir.”
Tacikistan`da 13 bin erkeğin sakalı zorla kestirildi, bin 700 kadın da başörtülerini çıkarmaya zorlandı
Son zamanlarda İslami değerlere ve Müslüman halkın yaşam şekline müdahale haberleri ile gündeme gelen Tacikistan`la ilgili de değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR, orada yaşananlarla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Türkiye`deki 28 Şubat benzeri bir akıl tutulmasıyla başlatılan bir uygulama ile bugüne kadar 13 bin erkeğin sakalının zorla kestirildiği, bin 700 kadının da başörtülerini çıkarmaya zorlandığı ifade edilmektedir. Çarşaf giyen kadınların olur olmaz bahanelerle tutukladığı, çarşaf satan yüzlerce mağazanın kapatıldığı, çocuklara Arapça isim verilmesinin yasaklanması, iktidardaki yönetimin İslam`a ve Müslümanlara yönelik baskıcı ve yasakçı politikalarının birer göstergesidir.”
“Tacikistan yönetimine karşı uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulmalı”
Tacikistan hükümetinin pervasızca İslami değerlere saldırdığını ve buna karşı uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulması gerektiğine vurgu yapılan değerlendirmede, “Ülkede yaşanan hak ihlallerinin tespiti için Tacikistan`a giden sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin gözaltına alınması, Tacikistan hükümetinin pervasızlığını göstermektedir. İslami değerlere ve Müslümanlara düşmanca tavır takınan ve halkının inancı gereği tercih ettiği yaşam şekline müdahale içeren uygulamalara imza atan Tacikistan yönetimine karşı uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulmalı ve orada yaşayan Müslüman halkla dayanışma içerisinde olunmalıdır. Bu kapsamda başta hükümet olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını ve etkin çevreleri duyarlı olmaya davet ediyoruz.” denildi. (İLKHA)
HÜDA PAR GENEL MERKEZİ tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinin tam metni:
KÜRT MESELESİ, ÇÖZÜM SÜRECİ VE MUHATAPLIK
7 Haziran 2015 milletvekili genel seçiminden sonra bozulan çözüm sürecin geleceği ile ilgili devlet ve hükümet yetkilileri birbirinden farklı açıklamalar yapmaktadır. Bazı yetkililer HDP ve PKK`nin yeni süreçte asla muhatap kabul edilmeyeceğini beyan ederken, bir başkası PKK ve liderini muhataplık konusunda sürecin tek belirleyicisi gösterme gayretine girmektedir.
Başından beri dile getirdiğimiz gibi, devlet veya hükümet sistemden kaynaklanan Kürt Meselesi`ne çözüm bulma konusunda samimi ise illa bir muhataba ihtiyacı yoktur. Kürt halkının sorunları, beklentileri ve çözüm önerileri kamuoyu ile paylaşılmış, devlet ve hükümet yetkililerine birçok kez iletilmiştir. Bu sorunun İslami ve insani temelde kardeşçe ve adalet ekseninde çözümü adına söylenmedik söz, açıklanmadık öneri ve dillendirilmedik talep kalmamıştır. Eksik olan, devlet ve hükümet yetkililerinin ortaya bir türlü koyamadıkları irade beyanı ve atılmayan hukuki ve siyasi adımlardır.
PKK`nin dayattığı şiddet ortamı ve saldırıları bu adımların atılmamasına bahane veya gerekçe olamaz, olmamalıdır. Bu meselenin çözümü için muhataba ihtiyaç varsa partimiz dâhil olmak üzere bu konuda görüşü önerisi olan herkes; her parti, her sivil toplum kuruluşu veya kişi muhatap kabul edilmelidir. PKK ve şiddet sorunu ile Kürt Meselesi birbiriyle karıştırılmamalıdır.
PKK Kürt meselesine kaynaklık eden zulüm sisteminin doğurduğu bir sonuç olmakla birlikte bugün hem Türklere hem de Kürtlere zarar veren başlı başına bir sorundur. Devlet hem Kürt Meselesini hem de PKK ve şiddet sorununu muhataplık yoluyla çözmek istiyorsa iki ayrı masa kurmalıdır. Kürt Meselesi için kurduğu masaya halkın tüm kesimlerini davet edip muhatap almalıdır. PKK ve şiddet sorunu için kurduğu masaya da PKK lideri veya yöneticileri davet edilmelidir. HDP kendini hangi masaya ait kabul ediyorsa o masaya oturma noktasında özgür bırakılmalıdır.
Devlet ve hükümet yetkilileri, ya “Sadece HDP” veya “HDP ile asla olmaz” şeklindeki aşırılıkları terk etmeli, bütün bir Kürt Halkını PKK`den ibaret veya PKK ile bağlantılı görmekten vazgeçmeli, sistem tarafından gasp edilmiş İslami ve insani haklarının iadesi için gayret sarf etmeli ve çözüme odaklanmalıdır. Aciliyetine binaen çukur, barikat ve operasyonlar sebebiyle adeta viraneye çevrilen Sur, Cizre ve Nusaybin gibi tarihi ilçelerdeki yıkım ve kaosun sonlandırılması için gerekli adımlar atılmalı, yardıma muhtaç hale getirilen yerli halkın dramı, maddi ve manevi katkılar sunarak bir seferberlik ruhuyla müdahale edilip sonlandırılmalıdır.
EĞİTİM VE YARIYIL TATİLİ
2015-2016 eğitim sezonunun yarıyıl tatili karnelerin dağıtılmasıyla 22 Ocak`ta başladı.
Ülkenin bir türlü kalıcı çözüm bulunamayan sorunlarından olan eğitim politikası, son yıllarda yatırım, fiziki şartlar ve içerik bakımından takdiri hak eden pek çok müdahaleyle ıslah edilmeye çalışılsa da daha çözülecek pek çok problem olduğu ortadadır. Eğitim İşleri Başkanlığımızın yayımlamış olduğu raporda da ayrıntılı olarak ifade dildiği gibi okullarda okutulan kitapların halkın inanç değerlerine ve genel ahlaka aykırı, ırkçılık barındıran, Kemalizm`i ve resmi ideolojiyi aşılayan içeriklerle dolu olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Eğitim anlayışı ve yapısal sorunlar başta olmak üzere okulların fiziki, idari ve eğitim kalitesi bakımından arzu edilen bir düzeyde olmadığı herkesçe kabul edilen bir gerçekliktir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin maddi eğitimi için uğraş verirken manevi eğitimi için de yeterli desteğin ve duyarlılığın sergilenmesi gerekmektedir. Gençliğin, içerisinde bulunduğu manevi ve ahlaki buhrana çözüm yolları bulunması için “Değerler Eğitimi” veya “Manevi Eğitim” verilmeli, bu konuda ehliyet ve liyakat sahibi olan sivil toplum kuruluşlarının da katılım sağlayacağı bir program dâhilinde ortak çalışma yürütülmelidir. Kısa vade de ise en büyük görev hiç şüphesiz velilere düşmektedir.
Yarıyıl tatili, öğrenciler için başıboş geçireceği, ziyan ve israf edeceği bir zaman olarak görülmemeli, çocuklarımızın ve gençlerimizin manevi yönden takviyesini sağlayacak biçimde camilere yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Toplumun huzur, refah ve ıslahının, inanç ve ahlaki gelişimi tamamlanmış, bilgi birikim ve tecrübe sahibi nitelikli fertlerin varlığına bağlı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.
TACİKİSTAN
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Tacikistan, son zamanlarda İslami değerlere ve Müslüman halkın yaşam şekline müdahale haberleri ile gündeme gelmektedir.
Türkiye`deki 28 Şubat benzeri bir akıl tutulmasıyla başlatılan bir uygulama ile bugüne kadar 13 bin erkeğin sakalının zorla kestirildiği, bin 700 kadının da başörtülerini çıkarmaya zorlandığı ifade edilmektedir. Çarşaf giyen kadınların olur olmaz bahanelerle tutukladığı, çarşaf satan yüzlerce mağazanın kapatıldığı, çocuklara Arapça isim verilmesini yasaklanması, iktidardaki yönetimin İslam`a ve Müslümanlara yönelik baskıcı ve yasakçı politikalarının birer göstergesidir.
Ülkede yaşanan hak ihlallerinin tespiti için Tacikistan`a giden sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin gözaltına alınması, Tacikistan hükümetinin pervasızlığını göstermektedir. İslami değerlere ve Müslümanlara düşmanca tavır takınan ve halkının inancı gereği tercih ettiği yaşam şekline müdahale içeren uygulamalara imza atan Tacikistan yönetimine karşı uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulmalı ve orada yaşayan Müslüman halkla dayanışma içerisinde olunmalıdır. Bu kapsamda başta hükümet olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını ve etkin çevreleri duyarlı olmaya davet ediyoruz.
HÜDA PAR GENEL MERKEZİ