• DOLAR 34.608
  • EURO 36.632
  • ALTIN 2939.27
  • ...
"Kötü karnenin nedenini velinin kendisi düşünmelidir"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının yarıyıl tatiline girmesiyle değerlendirmelerde bulunan Eğitimci Ahmet Çevik, ailelerin olumsu ya da olumsuz karneleri gördüklerinde hemen tepki vermemeleri gerektiğini söyledi.

Eğitimci Ahmet Çevik, karnesi iyi olan öğrencinin hemen ödüllendirilmemesi gerektiğini ve bununla beraber karnesi kötü olan öğrencinin de cezalandırılmaması gerektiğini ifade etti.

Öğrencisinin aldığı karnede olumsuz notlarla karşılaşan velinin öncelikle kendini sorgulamasını söyleyen Çevik; anne-babanın çocuğuyla, okuluyla, eğitimiyle ne kadar alakadar olduğunu düşünmesi gerektiğini vurguladı.

“Veli öğrenciye ceza veya ödül vermeden önce düşünmelidir”

Çevik, "Karnesi iyi olan öğrenci gibi karnesi kötü olan öğrenci velilerinin de iyi analizde bulunması gerekiyor. 'Çocuk zaten kötüdür, ders çalışmıyor, bu nedenle kötü karne geldi ya da çalışkandı o yüzden iyi karne geldi` diye düşünmememiz gerekiyor. Veli olarak; bunun nedenleri nelerdir, niçin böyle bir karne gelmiş, bunun altında neler yatıyor diye düşünmesi gerekir. Öncelikle 'Bende mi bir eksiklik var ya da biz gereken ilgiyi göstermedik' diye düşünmesi gerekiyor. Veli öğrenciye ceza veya ödül vermeden önce bunu düşünmelidir. Velinin zaten okulla, öğretmenle çok iyi bir bağlantısı olması gerekiyor. Ama emin olun ki şu an karnelerin zayıf gelmesinin nedenlerinden bir tanesi de ebeveynin ile çocuğun ilişkilerinin kopuk olmasıdır. Babanın okuldan haberinin olmaması, annenin okulla ilgilisinin bulunmaması dolayısıyla bir bütünleşme olmadığı için karnelerin olumsuz gelmesi de normaldir. Ailelerin verdiği tepki bu oranda olması gerekiyor. Yoksa direk cezalandırma yöntemini doğru bulmuyoruz." ifadelerini kullandı.

Eğitim merkezi aile, öğretim merkezi okul

Eğitim ile öğretimin birbirinden farklı şeyler olduğunu belirten Ahmet Çevik, "Eğitim demek doğuştan başlayıp ölüme kadar süren bir süreçtir. Her yerde olan bir süreçtir. Zaman mekân kısıtlılığı yok. Ama öğretim dediğimiz okulda belli bir personel ve belli bir program dâhilinde belli bir zaman ve mekânda yapılan faaliyetlerdir. Dolayısıyla ailelerimiz sadece eğitim dendiğinde okulu anlaması yanlıştır. Elbette eğitimin bir kısmını, okul tamamlar. Diğer kısmı mutlaka ailelerimizin bir şeyler yapması gerekiyor. Gerek toplumda ve gerekse de ailede çocuğun yetişmesi gerekiyor. Eğer aile gereken eğitimi vermez ise öğretimde istediği gibi olmayabilir. Öğretmenin elinde sihirli değmek yok ki, öğrenciyi değiştirsin." dedi. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir