İngiliz hükümetinin Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütünü aşırı gruplarla ilişkilendirdiği raporda adı geçen üç kuruluş ortak basın toplantısı düzenleyerek suçlamaları reddetti.


İngiltere Başbakanı David Cameron`ın talimatıyla, İngiltere`nin eski Riyad Büyükelçisi Sir John Jenkins başkanlığındaki komisyonca hazırlanan raporda adı geçen Britanya Müslüman Birliği (MAB), Finsbury Park Camii Vakfı ve düşünce kuruluşu Cordoba Vakfı ortak basın toplantısı yaptı. 



Üç kuruluşun yaptığı ortak açıklamada, Cameron`ın aralık ayında İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarası`na sunduğu İhvan raporu değerlendirmesinde kendilerinin de aralarında yer aldığı bir dizi sivil toplum kuruluşunu “ulusal güvenlik tehdidi” gibi sunduğu belirtilerek, “Herhangi bir şekilde Müslüman Kardeşler örgütüyle ilişkili olduğumuz iddiasını reddediyoruz. Müslüman Kardeşler'in, DAEŞ ve benzerlerinin nihilist retoriklerine karşı çıkan en önemli İslami siyasi aktör olduğuna inanmakla birlikte, bizler İngiliz kuruluşlarıyız ve sadece İngiliz yasalarına göre faaliyet yürütüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

CAMERON'A ÇAĞRI

Finsbury Park Camisi`nde İngiliz gazeteci Victoria Brittain`ın moderatörlüğünde yapılan basın toplantısında konuşan Cordoba Vakfı kurucusu ve başkanı Dr. Enes el-Tikriti, Cameron`ın raporun tam metnini yayımlamak yerine parlamentoya bir değerlendirme yazısı sunmakla yetindiğini belirterek, Cameron'u raporun tam metnini yayımlamaya çağırdı.



Tikriti, “Bence raporun bugüne kadar yayınlanmamasının, Cameron`ın 18 aydır bu raporun üzerine yatmasının nedeni, raporun Müslüman Kardeşleri teröre, aşırılığa veya suç teşkil edecek herhangi bir etkinliğe bağlayan herhangi bir şey bulamamış olmasıdır. Eğer böyle birşey bulmuş olsalardı, Başbakan'ın derhal buna karşı harekete geçmesi gerekirdi” diye konuştu.



Cordoba Vakfı`nın da Britanya Müslüman Birliği`nin de Finsbury Park Camisi`nin de Müslüman Kardeşlerle ilişkisi olmadığını ifade eden Tikriti, şunları söyledi:


“İngiliz toplumu ve Müslüman toplum için büyük iyiliklere imza atmış, en önemli hedeflerinden biri olarak terörle, aşırılıkla mücadeleyi koymuş kuruluşları yıkıcı faaliyetlere girişmek, ikinci sınıf vatandaş gibi göstermek veya hatta beşinci kol unsurları olarak yaftalamak için gerekçe yok. Burada gördüğünüz kuruluşların hiçbiri hizmet verdikleri bunca yıl içinde herhangi bir konuda bir ihtar bile almış değil.  Ama bugün parlamento önünde, başbakan tarafından aşırılığı destekliyormuşuz gibi takdim ediliyoruz. Bu son derece yakışıksız. Bunu kesinlikle reddediyoruz ve Başbakan'ı bu ingiliz kuruluşlarına karşı kullandığı ifadeleri gözden geçirmeye ve geri almaya çağırıyoruz.”




Tikriti, Cordoba Vakfı olarak İngiliz hükümetinin Müslüman Kardeşler ile ilgili bir inceleme başlatmasına en başından beri karşı olduklarını da hatırlatarak, “Böyle bir raporu ve incelemeyi gerektirecek hiçbir neden ortada yoktu. Böyle bir incelemeyi başlatmak için ortada bir kriz, bir mesele olması lazımdı. Böyle birşey yoktu” görüşünü dile getirdi.



Hükümetin raporun bütününü yayımlamayarak Müslüman Kardeşler'i de, raporda adı geçen diğer kuruluşları da töhmet altında bıraktığını ifade eden Tikriti, “Bir gözlemci ve raporun bütününü görmemiş biri olarak hükümeti bu raporun bütününü yayımlamaya çağırıyorum” dedi.



Tikriti, İngiltere`nin Mısır`ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`yi darbeyle devirerek iktidara gelen Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi`yi resmen ağırlamış olmasını da eleştirdi.

HÜKÜMETE AYRINTILI CEVAP HAZIRLANIYOR

Britanya Müslüman Birliği Başkanı Dr. Ömer El-Hamdun da, raporda kendilerinin hükümetin “aşırılıkla mücadele” stratejisini eleştirdikleri için hedef alındıklarını söyledi.

Hamdun, “Sanki hükümetin söylediği herşey doğru olmak ve herkes tarafından kabul edilmek zorunda. Bu, herhangi bir demokratik toplumda olacak şey değil. Demokratik toplumlarda hükümet birşey söylediğinde önünde eğilip kabul etmezseniz. Bugünün dünyasında karşı çıkmak, sesini yükseltmek aktif vatandaşların görevidir” diye konuştu.


Hamdun, İhvan raporuna daha kapsamlı ve ayrıntılı yanıt vermek için hazırlıklarının da sürdüğünü kaydetti.



Raporda adı geçen kuruluşlarda Finsbury Park Camisi Vakfı Başkanı Muhammed Kozbar da, geçmişte terör olayları ile bağlantılı bir yer haline gelen Finsbury Fark Camisi`ni hükümetin ve yerel idarenin isteği üzerine 10 yıl önce devraldıklarını hatırlattı. 



Kozbar, camiyi sorunlu geçmişinden koparıp yapıcı bir toplumsal merkez haline getirdiklerine dikkati çekerek, “Hükümet bu raporda kullandığı ifadeler ile bu camiyi toplumdan yalıtmayı tercih etti. Ancak biz topluma daha fazla hizmet etmek, topluluklar arasında köprü kurmak ve birlikteliği sağlamak için her zamankinden daha kararlıyız”  şeklinde konuştu.



SADECE "TEMEL BULGULAR" AÇIKLANDI

İngiltere Başbakanı David Cameron aralık ayında İngiliz hükümetinin uzun süredir beklenen Müslüman Kardeşler raporunun "temel bulgularını" parlamentoyla paylaşmıştı.
 Cameron, Müslüman Kardeşler örgütüne üyeliğin veya bu örgütle bağlantının, "aşırılık göstergesi olabileceğini" ancak örgütü incelemeyi sürdüreceklerini açıklamıştı. Yazılı değerlendirmede de, "Raporun ana bulguları, Müslüman Kardeşler örgütüne üyeliğin, bu örgütle bağlantının veya bu örgütten etkilenmenin aşırılık göstergesi olabileceği sonucunu destekliyor" ifadeleri kullanılmıştı.  


İngiliz hükümetinin, "Müslüman Kardeşler'in terör örgütü olmadığı ve yasaklanması gerekmediği" sonucuna ulaştığı halde buna ilişkin raporunu açıklamayı Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkeler ile ilişkileri ve dengeleri bozmamak için ertelediği iddia edilmişti. 
Müslüman Kardeşler, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'da yasaklanarak, terör örgütü ilan edilmişti.



Londra'nın kuzeyindeki Finsbury Park camisi 7 Temmuz 2005'te kentte düzenlenen bombalı saldırıların failleri ile ilişkisi nedeniyle gündeme gelmiş, caminin imamı Ebu Hamza el-Masri, ırk temelinde nefret yayma ve adam öldürmeye teşvik suçlamalarından 7 yıl hüküm giymişti. Finsbury Park Camisi yaklaşık 10 yıl önce göreve gelen yönetimle birlikte yeniden inşa edildi. Cami, yeni yönetimiyle, İngiltere'de ana muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn başta olmak üzere pek çok siyasetçinin ve sivil toplum örgütü temsilcisinin de katıldığı etkinliklere ev sahipliği yapmasıyla biliniyor.