Modernizm Denizinde Boğulan Kadın (Doğrugenç Haftanın Yazısı)
Yine modernizm dünyevileşme, dünyayı çokça kendine hedef edinme, kişisel zevkler peşinde olma anlayışıdır. Bu anlayışta simgeler, aldatıcı ve süslü tılsımlardan ibarettir. Batı dünyası ise Müslümanları bu aldatıcı ve tılsımlı ortama çekmeye çalışmaktadır.
Tanımını yapmak kolay olmasa da modernizmi, Rönesans ve Aydınlanma sonrası Avrupa'da başlayan ve Fransız devrimiyle siyasal alana da yansıyan, dini körü körüne yok etmeyi amaçlayıp dünyaya eğilimin artması yolunda çalışmayı istihdaf edinen bir ideoloji şeklinde tanımlayabiliriz.
Modernizm, Batılı bir söylemdir. Batı'nın daha geçtiğimiz yüzyıla kadar kadının insan mı yoksa hayvan mı olup olmadığına dair tartışmalarını unutmamak gerek. Şu anda ise insanlar Batı'nın getirisi olan "modern kadın" teorisinin kadına hak ettiği şerefi verdiğine inanıyor. Ancak bırakın hak ettiği şerefi vermeyi kadını modanın esiri ederek, reklamlarda oynatıp paranın kölesi yaparak yerin dibine sokuyor!
Yine modernizm dünyevileşme, dünyayı çokça kendine hedef edinme, kişisel zevkler peşinde olma anlayışıdır. Bu anlayışta simgeler, aldatıcı ve süslü tılsımlardan ibarettir. Batı dünyası ise Müslümanları bu aldatıcı ve tılsımlı ortama çekmeye çalışmaktadır.
Medyanın hem modernleşmenin bir ürünü olduğu, hem de modernleşmeyi hızlandırıcı bir unsur olduğu gerçektir. İzlenilen TV'lerle modern kadının ve modern gencin dışarıdan bakıldığı zaman nasıl olması gerektiği öğreniliyor ve taklit edilerek uygulanılıyor. Müslüman olan kadın ve genç kızlarda "Modern Müslüman" anlayışı yaygınlaşıyor. Burada Müslüman kadının iffet ve şeref sembolü olan başörtüsü, tesettürden uzak bir giyim tarzı kazanıyor.
Batı'dan gelen emirlere boyun eğen kadın ve genç kızlar başörtüsüne istenilen şekli vermekten geri durmuyor. Başörtüsü başını bağlıyor ama bedenini bağlamıyor. Özellikle kimlik kargaşası içerisine giren genç kızlar, üzerlerinden oynanan bu oyunda büyük rolü üstleniyorlar. Başında başörtüsü, altında daracık kot, yüzünde ise bir ton makyaj… Adeta "Başımda başörtüsü olduğuna bakmayın ben de sizlerdenim ve sizler gibi yaşıyorum." Dercesine İslami olmayan yaşam şeklini tercih ediyor. Yapılan reklamlarla özendirilen bu yaşam şekli genç kızlara özünü unutturuyor. Hâlbuki özlerini oluşturan Hz. Fatıma, Hz. Meryem, Hz. Aişe gibi validelerimiz örnek alacakları tek kişilerdir. Bunların giyindikleri ile giyinmeleri, bunların takındıkları tavırları takınmaları gerekmektedir. Kadın böyle şeref kazanır, böyle yücelir. İslam dininin kadına verdiği bu değeri hiçbir ideoloji hiçbir sistem vermemiştir, veremez de!
Ahzab suresinin 59. Ayetinde Allahu Teala:
"Müslüman kadınlara söyle dışarı çıkarken cilbablarını üzerlerine alsınlar. Bu onların tanınıp eziyet görmemeleri için daha uygundur." diye buyuruyor.
Bu ayete baktığımızda Allah, Müslüman kadına bir kimlik kazandırıyor ve kötü bakışlardan koruyor.
İslam dini kadını bu kadar koruyup gözetiyor da acaba bizler İslam dininin hükümlerini mi yoksa içinde bulunduğumuz çağın bize gereklilik olarak sunduklarını mı tercih ediyoruz?
Ne yazık ki bugün moda rüzgârı biz Müslümanları da kıskacına almış durumdadır. Müslüman kadınlar ve genç kızlar modaya uymada birbirleriyle yarışmada, kendilerini en cazip gösteren kıyafeti tesettür olup olmadığına bakmaksızın giymektedir. Toplum içerisine karıştığında "Rabbimin rızasını kazanabilir miyim?" endişesi yerine insanların görüşlerinin nasıl olacağı endişesini taşır olmuştur. Oysaki tesettür, Müslüman hanımın zırhı ve farzıdır.
Biz Müslümanlara düşen vazife pek mühimdir. Bilakis bu neslin elinden geçeceği analara… Hepimiz bulunduğumuz alanda elimizden geleni yaparak bu düşünceyi kırmalıyız. Müslümanlar olarak oturmamalıyız. Çünkü vakit oturma vakti değil koşma vaktidir…
Hicret Uçan / Osmaniye - Yaş: 15
Genç Yazarlar ile HASBİHAL
Osmaniye`den Hicret Uçan bacımız, toplumları ifsat etmek/bozmak için her türlü yola başvuran İslam düşmanları bu emellerine ulaşmak için önce kadın üzerinden bir oyun kurguluyor. Çünkü kadını ifsat ederse toplumun bozulması çok daha kolay olur. Kadınlar toplumun yarısını oluşturur, diğer yarısını da birinci dereceden ve doğrudan etkiler. Modernizm bu oyunlar içerisinde en sinsi ve yıkıcı olanlardan biridir. Çoğu zaman kişi içinde bulunduğu bu vahim durumun farkında bile değildir. Sizde bu vahim durumu akademik bir üslupla çok güzel ifade etmişsiniz. Yaşınız bu akademik üslubu yansıtmak için her ne kadar başkalarının yardımına ihtiyaç duysa da etkileyici bir yazı kaleme almışsınız. Yazınızda alıntılar varsa bunları mutlaka belirtmeyi unutmayınız. Bu tür örnek yeni yazılarınızı bekliyoruz. Allah`a emanet olun.