HÜDA PAR İl Başkanı: Kürtlerin gasp edilmiş hakları iade edilmelidir
HÜR Dava Partisi (HÜDA PAR) Van İl Başkanı Av. Rasim Sayğın, katıldığı yerel bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
HÜDA PAR Van İl Başkanı Av. Rasim Sayğın, katıldığı televizyon programında Çözüm Süreci, Cizre olayları ve Türkiye`yi ilgilendiren birçok önemli konuda açıklamalarda bulundu.
Sayğın, katıldığı TV programında gündeme ilişkin, Orta Doğu`nun kaynayan bir kazan durumunda olduğunu, özellikle Suriye`nin kendi içinde yaşadığı karışıklar ve bu karışıklara dış ülkelerin müdahil olduğunu, bununla birlikte Kobani ve Rojava`da yaşanan olayların Türkiye`ye yansıması ile PKK`nin almış olduğu yeni hal ile ilgi konuları değerlendirdi.
Gündemle ilgili TV sunucusunun sorularını yanıtlayan HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Saygın, Türkiye ve İslam coğrafyalarının ciddi bir süreçten geçtiğini ve bölgede yaşanan olaylardan dolayı en çok sivil halkın zarar gördüğüne vurgu yaptı.
“KÜRTLERİN GASP EDİLMİŞ HAKLARI İADE EDİLMELİDİR”
Kürt halkının gasp edilmiş tüm haklarının verilmesi gerektiğini belirten Sayğın, Kürtlerin hakları verilirken yalnız PKK`nin muhatap alınmasının uygun olmayacağını ifade ederek, şu şekilde konuştu; “Çözüm sürecinde Kürtlerin gasp edilmiş hakları, teslim edilecek ise bu tüm Kürt halkı muhatap alınarak çözülmelidir. Hükümetin örgüte göre adım atmasının bir kaosa neden olacağını daha önce belirtmiştik. Haliyle Kürtlerin gasp edilmiş hakları bir program dâhilinde halka iade edilmelidir. Bu haklar Kürt milletine verilirken, örgüte göre hareket edilmemelidir. Madem bu ülkede kardeşiz ve Türk`ün Kürt`e, Kürt`ün Türk`e üstünlüğü yoksa ve eşit vatandaşlık paydası verilecek ise bunu kimseye zarar verilmeden gerçekleştirilmelidir. Öte yandan bu hakları örgüt üzerinden vermeye kalkışılırsa, bu durumda örgüt tüm Kürt halkının hakkını temsil etmediğinden dolayı, bu uygun bir çözüm olmayacaktır.” dedi.
“HALK İKİ ATEŞ ARASINDA”
Çözüm sürecinde yanlış alınan kararlardan dolayı halkın iki ateş arasında kaldığını dile getiren Sayğın, “Çözüm sürecinde hem örgüt hem de devlet kendi çıkarları doğrultusunda hareket etti. Süreçte devlet kendi çıkarlarını ön planda tuttu, örgüt ise örgütsel çıkarlarını ön planda tuttu. Bu süreçte bizler de şehirlerde ciddi anlamda silahlanma olduğunu defalarca dile getirsek de bunu görmediler. Yanlış kararlardan dolayı halk iki ateş arasında kaldı. Bir tarafta devlet aklı, diğer taraftan örgütsel çıkarlardan dolayı halk iki ateş arasında kaldı. Hem devlet hem de örgüt halkın çıkarlarına göre hareket etmiş olsaydı, olumlu bir sonuca doğru gidilecekti. Fakat ne yazıkki halkın çıkarları göz önünde bulundurulmadı. Bu çatışmalı süreçte devlette, örgütte nihayetinde ‘ben bunu halk için yapıyorum` diyor, ama halk ise ‘yandım anam` diyor. Bu feryatlar bugün Sur`da Cizre`de Silopi`de, Dargeçit`de ve Nusaybin`de devam ediyor. Buradaki halkın durumu Suriye`deki halkın durumunda çok farklı değildir. Sivil Kürt halkı çatışmanın yaşandığı o ilçelerde mülteci hayatı yaşıyor.” şeklinde konuştu.
CİZRE HEYETİ TARAFINDAN SUNULAN RAPOR…
HÜDA PAR Cizre Heyeti tarafından, HÜDA PAR Genel Merkezi`ne sunulan rapordan söz eden Sayğın, rapora göre hem devletin hem de PKK`nin olaylardan sorumlu olduğunu kaydetti.
Sayğın, “En son Cizre`de 8 günlük sokağa çıkma yasağının ilan edildiği tarihteki olaylar ile ilgili bir rapor hazırladık. O tarihte Cizre`de Devlet, ‘21 terörist öldürdük` dedi ve PKK ise ‘21 sivil öldürüldü` dedi. Genel merkezimiz ise Cizre`deki teşkilatımızdan bir rapor hazırlamasını yönünde bir talimat verdi. Cizre`deki teşkilatımız ise olaylarda ölenlerin isimlerini ve yaşlarını rapor ederek genel merkezimize sundu. Genel merkezimize sunulan raporda ise o tarihte 17 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 4`ünün PKK`li olduğu, 11 kişinin ise sivil vatandaş olduğu ve geri kalan 2 kişinin de tespit edilemediği ifade edilmişti. Bu rapordan gördüğümüz kadarıyla hem can hemde mal kaybını veren halktır. Peki, bu durumda kim sorumlu? Olaylardan ölen sivillerin PKK kurşunu ile mi ve yahut polis kurşunu ile mi katledildiğini bilmiyoruz ama siviller asker kurşunuyla öldürülmüş olsa bile bunun sorumlusu PKK`dir. PKK kurşunu ile ölmüş ise bu kez sorumluluk devlettedir. Bunun sebebi ise devlet çatışmaları şehir içinde yürütüyor ve bu sebepten siviller PKK kurşunuyla katlediliyor. PKK ise sivillerin önünde hendek kazıp, insanların evlerine giderek oradaki güvenlik güçleriyle çatışarak kusurun en büyüğünü işliyor. Yani şu çok iyi bilinmelidir ki çözüm sürecindeki yanlışlar ile beraber buradaki sorumluluk ortaktır.” şeklinde ifade etti.
Sayğın son olarak, “Bizler diyoruz ki; bu ülke ne Vietnam, ne Halep ne de Kobani olsun. Biz diyoruz ki; Kürt halkı da Türk halkı da birlikte yaşama kültürünü yerine getiren ve kendi içinde birlik içinde yaşamayı öğrenmiş bir millettir. Bu durumda bizlerin çok dikkatli hareket etmesi lazım, çünkü bu halk çatışmalardan çok fazla zarar görüyor.” dedi.