İslâm düşmanlığı üzerine siyaset
Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Amerika`da siyaset genel olarak iki akım üzerinde şekillenir: Cumhuriyetçiler ve Demokratlar…
Cumhuriyetçiler daha çok muhafazakâr, statükocu ve “Amerikan milliyetçiliği”ne bağlı gibi görünürken, Demokratlar, özgürlükçü, değişimci ve dini değerlere uzak olarak görünür.
Cumhuriyetçiler savaşa daha istekli görünürken, Demokratlar barıştan söz eder; ama aslında aralarındaki fark çok fazla değildir. Cumhuriyetçi Bush döneminde işgaller yaşanırken, Demokrat Obama döneminde Afganistan`da çocuklar katledildi, Gazze katliamlarında israil`e destek verildi.
Amerikan tarihinde genellikle yönetim uzun süre bir tarafın elinde kalmaz. İki dönem bir Demokrat başta kaldığında ondan sonra genellikle bir Cumhuriyetçi gelir ve bu böylece dönüşümlü olarak devam eder.
Obama, bir Demokrat ve ikinci dönemini tamamlamak üzere. Şimdi sıranın Cumhuriyetçi birine geldiğine neredeyse herkes inanıyor.
Cumhuriyetçi adaylardan biri Donald Trump.
Trump, zengin ve klasik bir Amerkan faşisti izlenimi veriyor. Savaştan beslenen “Neo Con” zihniyetinde bir siyasetçi. Ama Donald Trump`ın bir özelliği daha var: Kendisi keskin bir İslam ve yabancı düşmanı.
Seçim kampanyalarında yaptığı konuşmalarda bu yönünü ortaya koymaktan çekinmiyor.
ABD`de kaçak olarak yaşayan herkesi sınır dışı edeceğini, Meksika-ABD sınırına duvar öreceğini, Suriyeli Mültecileri ABD`ye kabul etmeyeceğini, ABD`deki camileri kapatacağını söyleyen Trump, son olarak da tüm Müslümanların ABD`ye girişinin yasaklanması gerektiğini söyledi.
İşgalleri, yıkımları, uygulanan vahşetleri ve müsebbiplerini bir tarafa bırakalım.
Müslümanların ülkeye girişine izin vermeyecek; ama İslam ülkelerinden para kazanmaya devam edecek. Öyle ya İslam dünyasında kendisine çok miktarda para kazandıran yatırımlara sahiptir Donald Trump.
İstanbul Mecidiyeköy`de Doğan Holding`in işlettiği Trump Towers`ın lisansından birkaç milyon dolar kazanıyor Trump. Bunların yanı sıra Azerbaycan ve Dubai`deki yatırımlardan da milyonlarca dolar kazanıyor.
Adamlar paranın kulu da karşılarında gerektiğinde pençe gösterebilecek ülke yöneticileri olmayınca, içerde de çok sayıda işbirlikçi olunca rahat rahat havlayabiliyor. Seçimlerde aday yapılmaz ve böylece elenirse kuyruğunu kıstırıp kemik için havlamaya başlayacak, bu kesin.
Şimdilerde ülke içerisinde yükselen milliyetçi dalgaya bakıp içlerindeki necaseti sergileyebiliyor Trump gibileri.