Şehadet güvercini
Hubeyb, müşriklerin eline esir düşmüştü. Müşrikler, O`nu İslam dininden döndürmek için her türlü yolu denediler; fakat Hubeyb, inandığı davadan bir adım bile olsun geri adım atmadı.
Bunun üzerine müşrikler onu öldürmek için idam sehpasının yanına götürdüler…
Kısa zaman içinde darağacının etrafında büyük bir kalabalık toplandı. Ebu Süfyan, idam sehpasında duran Hubeyb`e:
-Şimdi sen evinde rahat bir şekilde oturmanı Muhammed`in ise senin yerine işkence çekmesini ister miydin? Diye sordu. Ebu Süfyan`nın söylediği şeyler karşısında adeta çılgına dönen Hubeyb,
-Allah`a yemin ederim ki! Değil Muhammed (s.a.v)`in yerimde olmasını ayağına bir dikenin bile batmasını, batan dikenin ona acı vermesini istemem… Şeklinde karşılık verdi.
Hubeyb`in izzetli duruşu karşısında ters yüz olan müşrikler, okçulara, Hubeyb`i öldürmeleri için emir verdi.
Hubeyb vücuduna batan mızraklara inat yüzünü Kâbe`ye doğru çevirerek:
“Allah`ım, eğer ben katında hayırlı bir kul isem, yüzümü kıbleden başka tarafa çevirme!... Ne olur, selamımı Allah Resulü(s.a.v)`ne ulaştır!” diye niyazda bulundu.
Duadan sonra yüzü kıbleden başka yere çevrilemedi.
O pak bedenini Rabbine teslim ettiği anda yüzü Kâbe`ye doğru çevrilmiş olup Hz. Muhammed(s.a.v) Medine`de ashabıyla sohbet ediyordu.
Cebrail(a.s) Vahi yoluyla durumu Resullah(s.a.v)`e bildirince Resullah(s.a.v):
“Ve aleyhisselâm” dedi.
Buna şaşıran ashap:
-Ya Resullah(s.a.v), kimin selamını aldınız?
“Kardeşiniz Hubeyb`in selamını… Müşrikler onu şehit ettiler!” diye buyurdu.
Cuma KARAKOÇ - Doğruhaber