Camileri namuslarımıza sahip çıktığımız gibi korumalıyız
İslam kültürünün camilerin üzerine bina edildiğini söyleyen Diyarbakır İl Müftüsü Burhan İşleyen, Müslümanların, kendi öz canlarını ve namuslarını korudukları gibi camilere de sahip çıkmaları gerektiğine dikkat çekti.
Diyarbakır`ın Sur ilçesindeki Fatih Paşa (Kurşunlu) Camisi`nin yakılmasıyla ile ilgili İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) konuşan İl Müftüsü Burhan İşleyen, Müslümanların, kendi öz canlarını ve namuslarını korudukları gibi camilere de sahip çıkmaları gerektiğini söyledi.
Peygamber Efendimizin Mekke`den Medine`ye hicret ettiğinde ilk yaptığı şeyin mescit inşa etmek olduğuna dikkat çeken Diyarbakır İl Müftüsü İşleyen, “Mümin bulunduğu yerde rabbine kulluk edebileceği mekânı düşünmek zorundadır. Peygamber Efendimizin bıraktığı bu miras tarih boyunca müminler için belirleyici olmuştur. Bizim, bütün tarihi şehirlerimizde meydanda şehrin siluetini oluşturan mekânlar camilerdir. Bu, İslam kültürünün caminin ve mescidin üzerine bina edildiğini gösterir.” dedi.
Müslümanların, kendi öz canlarını ve namuslarını korudukları gibi cami ve mescitleri de koruması gerektiğine vurgu yapan İşleyen, “ Kur`an-ı Kerimde; ‘Allah`ın mescitlerini Allah`a iman eden, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah`tan başkasından korkmayanlar imar ederler.` buyurulur. Peygamber Efendimiz camilere bir ‘bağırtlak kuşu yuvası` kadar bile katkı sunmanın faziletinden bahseder. Hatta başka bir ifadelerinde; ‘Ümmetimin sevap ve günahları bana gösterildi. O sevapların içerisinde, bir Müslümanın camiden çıkarken cami kirlenmesin diye alıp dışarıya attığı saman çöpünün bile karşılığı vardır.` buyurur. Cami ve mescidi onarmanın mükâfatı böyle iken, cami ve mescidi tahrip etmek, fonksiyonunu ifa edemez hale getirmekte bunun tam zıddıdır.” İfadelerini kullandı.
“İmar edilmiş kalpler camileri ve mescitleri imar ederler”
Müslümanların, dini ve iffeti için yaşadığını söyleyen İşleyen, “Bunları hayattan çıkardığınız zaman geride yaşamaya değer bir şey kalmaz. Bu değerleri ifade eden de mabetlerimizdir. Evvela mabetler ve mescitlerle beraber gönülleri de korumak lazım. Gönülleri imar ettiğimiz zaman mescitlerin imarı da arkasından gelecektir. Peygamber efendimiz Kâbe`ye bakıp dua ederken ‘Kâbe, sen Allah katında çok değerlisin ve kıymetlisin ama bir müminin kalbi senden daha değerlidir.` buyurmuşlardır. İmar edilmiş kalpler, camileri ve mescitleri imar ederler. Kalpler tahrip olduğu zaman mabetler ile camilerde de tahribat başlar.” sözlerini kaydetti.
“Ayakta durabilmek için camilere dokunulmamalı ”
Camilerin, Müslüman toplumun sembollerinden olduğunu söyleyen İşleyen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayakta durabilmek için camilere ve mescitlere ihtiyacımız vardır. Dolayısıyla camiler hiç dokunulmaması gereken yerlerdir. Kötü niyetle bile yanından geçilmemesi gereken yerlerdir. Çünkü camiler bizim değil, Allah`ın evidir. Allah, ‘evim` diye nitelendiriyor camileri. Herkesin cami, mescit, bayrak, din konusunda dikkatli olması gerekir. Mescitlere ve camilere girdiğimiz zaman hiç kimse zenginlik ve fakirlik ile sorgulanmıyor. Camiler renklerin ırkların farklı olmasına rağmen bir araya geldiğimiz ve çatısı altında toplanabildiğimiz tek mekândır. Bu caminin hürmetinin ve saygınlığının korunması için herkesin çaba göstermesi gerekir. Camiler konusunda bir aşınma başlarsa bu dalga dalga , toplumda kavganın büyümesine ve huzursuzluğun artmasına sebep olur. Onun için camilere, herkesin Allah`ın evi olduğunun bilinciyle, iyi niyet ve ibadetle, Allah`a kulluk ve zikir için gibi gayelerin dışında yaklaşılmaması gerekir.”
İşleyen, son olarak mabetlerin zarar görmemesi için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini sözlerine ekledi. (M. Hüseyin Temel, Emrah Deniz- İLKHA)