• DOLAR 34.659
  • EURO 36.358
  • ALTIN 2945
  • ...
Davetçide Pratik Ve Maneviyat Dengesi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Davet, insanları cehalet ve sapkınlıklardan kurtarma arzusu, toplumu ıslah etme çabası ve muhatabı yaratıcısıyla buluşturabilmek için gösterilen emektir. Davetçi ise kutlu davet misyonunu üstlenen kişidir. Davetçiyle ilgili değinmek istediğim husus ise davetçide pratik ve maneviyat dengesinin nasıl sağlanacağı ile ilgilidir.
Davetçide pratik; içerisinde bulunmuş olduğu hareketi daha geniş alanlara yaymak, davasını daha geniş kitlelere ulaştırmak adına göstermiş olduğu emektir. Özetle söylemek gerekirse davasını daha ileri seviyelere taşımak için sarf edilen çabaya denir.

Davetçide maneviyat ise; davetçi ile Rabbi arasında kurulmuş olan özel ve kutsal bağdır denilebilir.

Özellikle İslam davetini üstlenmiş olan davetçilerde bu iki husus yabana atılmayacak kadar önemlidir. Nasıl ki bir kuş tek kanatla uçmayı beceremiyorsa, davetçi de bu iki hususun biriyle bu kutlu davet eylemini gerçekleştiremez. Eğer davetçinin pratik yönü manevi yönünü bastırırsa, davetçi davetin pratik işleriyle manevi-ibadi yöne gereken önemi vermeyecek yoğunlukta ilgileniyorsa, nafile ibadetlerin azlığı, farz namazlarınsa hızlı bir şekilde kılınması, huşu eksikliği, namazlardan sonra tesbihat çekmeme gibi olumsuzluklar doğuruyorsa; davetçi bilmelidir ki yeryüzündeki bütün beşeri ideolojilerde pratik mevcuttur. İslami davet vazifesini kendine dert edinmiş davetçinin farkı maneviyatı olmalıdır. Bu konuda davetçi önceliğini belirlemeli ve o doğrultuda hareket etmelidir. Davetçi, içinde bulunmuş olduğu harekete ilişkin hedefler koyarken ibadete dair hedefleri ihmal etmemelidir. Aksi taktirde imani eğitimi terk etmenin oluşturduğu tehlikelerle karşı karşıya kalır.

Bu demek olmuyor ki hareketle ilgili görevleri yerine getirme hususunda zayıflık gösterip ibadet yönünün daha ağır basılması, maneviyatın hareket boyutuna tercih edilmesinin gerekli olduğunu. Burada önemli olan pratik ve maneviyat dengesinin sağlanmasıdır.

 

Selman Kavan / İstanbul - Yaş: 20

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

İstanbul`dan Selman Kavan kardeşimiz, Allah`a dayanmayan bir Müslüman`ın insanları Allah`ın dinine davet etmesi söz konusu olamaz. Rabbini tanıyan sever, seven her şeyiyle ona bağlanır. Her insanın da Rabbini tanımasını ve sevmesini ister. Davetçinin hassasiyet göstermesi gereken iki noktayı nasıl dengeleyeceğini kendi üslubunuzla ifade etmişsiniz. Her Müslüman bu noktada sürekli kendini kontrol etmeli ve hesaba çekmelidir. Aksi takdirde Rabbinden uzaklaştığının farkına bile varmadan kendini İslam davetçisi ve mücahidi olarak görme gafletine girebilir. Son paragrafta ilk cümlenizi yeniden gözden geçirmenizi tavsiye ederiz. Yazım ve dilbilgisi kurallarına dikkat edelim. Yeni yazılarınızı bekliyoruz. Allah`a emanet olun.

Bu haberler de ilginizi çekebilir