• DOLAR 34.664
  • EURO 36.711
  • ALTIN 2930.261
  • ...
Bosna`da 20 Yıldır Sağlanamayan Barış
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

21 Kasım 1995'te ABD'nin Ohio eyaletine bağlı Dayton kentindeki askeri üste imzalanan anlaşma, Bosna Hersek'i, Sırpların kontrolünde bir Sırp Cumhuriyeti ve bir de Boşnak-Hırvat Federasyonu olmak üzere, etnik kökene dayalı şekilde iki devletçiğe ayırdı. Yüz binden fazla insanın öldüğü, iki milyonunun ise evsiz kaldığı etnik çatışma, bu anlaşma ile son buldu, ancak 20 yıl sonra gelinen noktada, siyasi gözlemciler Dayton'ı Bosna'nın normal bir ülke olmasına izin vermeyen bir 'deli gömleği' olarak nitelendiriyor. Siyasi analist Goyko Beriç'in ifadesiyle Bosnalılar, "yarım kalmış bir savaş ya da eksik bir barış halinde yaşıyor."

1992 yılında patlak veren savaş, Yugoslavya'dan bağımsız olmak isteyen Bosnalı Müslümanlar ve etnik Hırvatlar ile Belgrad kontrolündeki federal Yugoslav ordusu tarafından silahlandırılan Bosnalı Sırpları birbirine düşürdü. Akan kanın durması için kurulan iki devletçik, büyük ölçüde özerklik sahibiydi ve zayıf merkezi kurumlarla birbirine bağlıydı. Uluslararası toplum, savaşı takip eden on yılda bu kurumları güçlendirmeye çalıştı. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin 2006 yılı itibarıyla Bosna meselesine aktif olarak müdahil olmaktan vazgeçmesinden sonra bu yöndeki gayretler azaldı. Halen Avrupa'nın en yoksul ülkelerinden biri olan Bosna Hersek'in, yaşadığı kanlı geçmişin ardından birlik mücadelesi sürüyor.

İki ayrı ülke gibi
Bugün Bosna'daki devletçiklerin birinden diğerine geçtiğinizde başka bir ülkeye gitmiş gibi oluyorsunuz. Tren lokomotifleri bile değiştirilmiş durumda. İki tarafın polisleri farklı üniformalar giyiyor; vatandaşların izledikleri devlet televizyonları da ayrı. Hatta kimi hizmetler üçe bölünmüş durumda, çünkü Hırvatlar da ayrı hizmet alıyor.
3,8 milyon nüfuslu bu küçücük ülkede üç farklı posta sistemi, üç ayrı sanat ve bilim akademisi ve üç ayrı elektrik kurumu var. İdari çalışan sayısının çok fazla oluşu, doğal olarak kamu finansmanına ağır bir yük bindiriyor. Ülkede işsizlik yüzde 40'ın üzerinde ve siyasi tartışmalar, Avrupa Birliği katılım sürecinin yavaşlamasına neden oluyor. 
"Barış anlaşması, acımasız bir savaşı sona erdirdi, fakat aynı savaştan kaynaklanan temel sorunlar çözülmedi" diyen Beriç, "birbiriyle bağdaşmayan iki kavramın çatışmasına" atıfta bulunuyor. Beriç'e göre, bir yanda, Sırp Cumhuriyeti'nde bağımsızlık referandumu düzenleme tehdidinde bulunarak tahrik yaratan Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Milorad Dodik'in savunduğu "ayrılıkçı" konsept var. Bunun alternatifi ise, Boşnak siyasetçilerin savunduğu "birleşik Bosna fikrine" dayanıyor.
Saraybosnalı Müslüman bilgisayar teknisyeni Amar Ramoviç gibi savaşı yaşamış bazı Boşnaklar, Dayton Anlaşması'nın bıraktığı mirasa dair karmaşık duygular içinde. Anlaşma imzalandığında genç bir delikanlı olan 37 yaşındaki Ramoviç, yaşadığı ikilemi şu sözlerle tarif ediyor:

"Ölümler sona ereceği için mutluydum, ama aynı zamanda da içimde bir pişmanlık vardı. Anlaşma ile askerlerimizin ilerleyişi durdu ve şayet imzalanmamış olsaydı Bosna bugün bölünmüş bir ülke olmayacaktı."

Tehlikenin kokusu
Ancak siyaset bilimi profesörü Corce Vukoviç'e göre ülkedeki istikrarsızlığın kaynağı Dayton değil. Vukoviç, "Askerler silah bıraktı, ama vicdanlar militerlikten çıkamadı. Başka bir anayasa ile de daha farklı bir durumda olmazdık" diyor.

Bu yılın başında Sırp Cumhuriyeti Meclisi Bosna'daki resmi mahkeme sisteminin tanınmaya devam edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak referanduma gidilmesine karar verdi. Kimilerinin endişesi ise, bu hamlenin, bağımsızlık referandumuna doğru bir sıçrama tahtası olduğu yönünde. Analist Srecko Latal, böyle bir oylamanın Bosna'nın "toprak bütünlüğünü" bozacağı ve "yeni bir çatışmanın kaçınılmaz olacağı" görüşünde. Öte yandan, ülkede yaşayan Hırvatlar da daha fazla özerklik talep ediyor.

2002-2006 yılları arasında Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi olarak görev yapan İngiliz siyasetçi Paddy Ashdown, bu ay verdiği bir demeçte, uluslararası topluma uyarıda bulunarak ülkenin karşı karşıya bulunduğu parçalanma tehlikesinin farkında olunması gerektiğini söyledi. Saraybosna'ya 200 kilometre mesafedeki Sırp başkenti Banja Luka sakinlerinden Momcilo Vesoviç, ödün vermeye daha istekli yeni bir nesil gelinceye kadar Dayton Anlaşması'na saygı gösterilmesi gerektiği fikrinde.

Ona göre bu süreçte siyasetçilere düşen görev de ekonomiye odaklanmak:

"İnsanlar iyi koşullarda yaşadıkları zaman daha kolay uzlaşırlar. Yiyecek ekmeğiniz yoksa herkes sizi bir şeyler yapmaya itebilir. Çünkü öyle bir durumda tek düşündüğünüz şey hayatta kalmak olur."

Kaynak: AFP, Al Jazeera

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir