28 Şubat mağduru imamlar görevlerinin iade edilmesini istiyor
28 Şubat sürecinde ağır bedeller ödeyip görevden alınan ve hala görevlerine iade edilmeyen imamlar, yeni kurulacak hükümete seslenerek 28 Şubat sürecinde haksızlıklara uğrayarak görevden atıldıklarını ve bir an önce mağduriyetlerinin giderilmesini istediler.
28 Şubat post modern darbe döneminde irtica suçlamasıyla birçok kişinin gözaltına alınarak işine son verildiğini belirten İmam Abdulkadir Üstündağ, 28 Şubat`ın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala görevlerinin tekrar iade edilmemesini anlayamadığını söyledi.
28 Şubat döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ‘itikadı bozuk` gibi bir gerekçeyle görevinden alındığını belirten Üstündağ, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde en ağır bedelleri ödediğini sorgusuz-sualsiz bir şekilde görevden alındığını ifade etti.
2012 döneminden sonra 28 Şubat döneminde haksız yere görevlerinden alınan ve farklı kurumlarda görev yapanların tekrar görevlerine döndüğünü belirten Üstündağ, ancak Diyanet çalışanlarının hala mağduriyetlerinin giderilmediğinden yakındı.
28 Şubat post modern darbe döneminde mütedeyyin kişiler başta olmak üzere birçok kişinin mağdur edildiğini belirten Üstündağ, “1 Kasım seçimlerinden sonra gerek Başbakanın, gerekse diğer bakanlar ve milletvekillerin demeçlerine baktığımızda 1 Kasımda halkımız istikrara ve huzura oy vermiştir diye açıklamalarda bulunuyorlar ki, biz de öyle olduğunu düşünüyoruz. 28 Şubat mağduru olan birisi 1990 ve 2000 yılları arasında Gaziantep`in Nizip ilçesinde imam hatip olarak görevimi yapıyordum. Tabi o süreç içerisinde 97 yılında başlayan 28 Şubat süreci içerisinde pek çok kişi mağdur edildi. Başörtülülerden tutun da her kesimden insanlar mağdur edildi. Bizler de kumpaslarla değişik iftiralarla mağdur edilen devlet memurlarından imam hatipler olarak çok büyük sıkıntılar çektik.”dedi.
28 Şubat`ın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala görevlerinin tekrar iade edilmediğini belirten Üstündağ, “Mağdur edildik ve hala da bu mağduriyetlerimiz devam etmektedir. Bizler imam hatip olarak görev yaptığımız yerlerde camide bir iki kişi dahi bulunmuyorken, bizim 2 sene kaldığımız o camide sabah namazına dahi cami cemaati 40 kişiyi buluyordu. Her vakit 60 kişiye yakın insan camiye gelip namaz kılıyordu. Köydeki kahve kapanmış, köyde esrar eroin kullanan bir çok genç kardeşimiz müezzinlik yapacak dereceye gelmişti. Böyle bir ortamda bütün çabamız, Cumhurbaşkanımızın Başbakanlık döneminde iken ifade ettiği ‘dindar bir nesil` yetiştirelim düşüncesinden başka hiçbir amacımız yoktu.
Sadece namaz kıldıran bir memur olarak görev yapmadığını aynı zamanda ‘Dindar nesil` yetiştirme kaygısı taşıdıklarından dolayı hedef alındıklarını aktaran Üstündağ, “Biz de toplumun rahatı, huzuru ve kurtuluşunun dindar nesil yetiştirmekte olduğuna inanan insanlardık ki, zaten Diyanet`in de bize vermiş olduğu görev oydu. Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtarmak, toplumumuza kardeşlik, sevgi, muhabbet gibi dinde de temel olan şeyleri aşılamak, sosyal birlikteliği sağlamak, ki elhamdülillah bunu yaptık. İşte bunun cezası olarak da biz 28 Şubat süreci kurbanı olduk ve gerçekten çok büyük mağduriyetler yaşadık.”şeklinde konuştu.
2002`den sonra Ak Parti hükümeti döneminde bazı güzel ve olumlu adımlar atıldığını ancak haksız yere görevlerinden atılan imamların görevlerine tekrar iade edilmediğini belirten Üstündağ, şöyle devam etti:
“2002`den sonra faili meçhul cinayetler durduruldu. Başörtüsü konusunda bayağı güzel şeyler oldu. Devlet kurumlarından atılan pek çok kurum da askeriyeden polisiyeden Milli Eğitim Bakanlığından, tıp dalından atılan pek çok arkadaşımızın görevlerine geri döndüğünü biliyoruz. Biz imam hatipler de 28 Şubat süreci kurbanı olarak görevden uzaklaştırıldık. Hükümetten en büyük beklentimiz mağduriyetimizin en kısa zamanda giderilmesidir. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez yaklaşık 1 yıl önce verdiği bir demeçte, ‘Pek çok mağdurların mağduriyetini giderdik. Bazı kardeşlerimizin bazı içtüzük sorunları vardır. Onu da inşallah en kısa zamanda haledeceğiz` demişlerdi. Ama bir sene geçmesine rağmen şimdiye kadar herhangi bir gelişme olmadı. Sayın Başkanımızdan en kısa sürede bizim de mağduriyetimizi giderip tekrar göreve dönmeyi beklemekteyiz. Bu umutla bakıyoruz inşallah.”
Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olarak din görevlisi olan bir imam için ‘itikadı bozuk` denilmesi kadar ağır bir itham olmadığını belirten Üstündağ, “Üzerine aynı maddeden ithamla atılmış 100`den fazla İmam hatip arkadaşımız var. Tabi görevinden uzaklaştırılmış olanların bazı sebeplerden dolayı tekrardan göreve döndüğünü duyduk, sevindik. Bizim görevden uzaklaşma maddemiz Diyanet iç tüzüğünün en ağır maddesi; ‘İtikadı, ameli, ahlaki yapısı İslam`a göre bilinir ortak vasfını kaybettiğinden dolayı görevden uzaklaştırılmış` olduğu söylenir. Gerçekten vahim bir şey, çok ağır bir ithamdır. Çünkü hiç kimse gelip itikadımızı amelimizi ahlakımızın İslam`a göre olup olmadığını ne sormuş ne imtihan etmiştir. Halbuki bizim Diyanet İşleri Başkanından itikadı ve inanç yönünden hiçbir farkımız yoktur. Görevden atılmaktan ziyade göreve dönmekten ziyade böyle bir ithamla böyle bir maddeyle görevden uzaklaştırılmamızı kabullenemiyorum.” diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)