Başbakan Erdoğan`ın ameliyatından sonra evinde istirahete çekildiği on günlük bir dönemde Ak Parti`nin içinde giderek büyüyen bir çatlak oluşmaya başladı. Başta Ak Pati olmak üzere üç büyük partinin ortak desteğiyle TBMM`den geçirilerek Köşk`e gönderilen ve Köşk`te veto edilen şike yasası iktidar partisini çatlatmaya devam ediyor.

 

TBMM tarafından Cumhurbaşkanı Gül`ün onayına sunulan ancak Gül tarafından veto edilen yasayla ilgili olarak ilk tepki Ak Parti`nin gazeteci kökenli milletvekili Şamil Tayyar`dan gelmişti. Tayyar, yasa daha Köşk`teyken Cumhurbaşkanı`na bir mektup göndererek yasanın veto edilmesini istemişti. Tayyar`ın hemen ardından da Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı onay makamı değil. Elbette yetkisini kullanacaktır" demişti. Çelik`le birlikte Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Suat Kılıç da benzer bir açıklamada bulunmuştu.

 

Ak Partili vekillerin ve kamuoyunun ortak tepkisi üzerine Cumhurbaşkanı Gül yasayı veto etti. Vetodan hemen sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da tavrını ortaya koydu. Arınç Gül`ün vetosunun yerinde olduğunu açıkladı. Ancak Ak Parti grubundan ise farklı sesler yükselmeye başladı. Grup Başkanvekillerinin yaptığı açıklama kafaları karıştırdı. Başkanvekilleri, Gül tarafından veto edilen yasanın aynen Köşk`e gönderileceği yönünde açıklamalarda bulundular. İki ayrı görüşteki bu açıklamalar "Ak Parti`de çatlak var" yorumlarına neden oldu. Farklı görüşlerdeki açıklamalar bugün de devam etti.

 

 

Şike yasasının veto edilmesinin hemen ardından bir açıklama yapan Arınç, bu kez de hiçbir milletvekilinini bu saatten sonra o yasayı TBMM Genel Kurulu`na getirmeye cesaret edemeyeceğini savundu. TBMM`de basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Arınç, "Hukuki prosedür şöyle. Meclis komisyanda bunu tekrar ele alır, değişiklik yaparak tekrar genel kurula sevk edebilir. Veya bu geldikten sonra olduğu yerde kalır. Yani onun yenilenmesi için onun yeniden tahrir edilmesi lazım. Ama sanıyorum bu gerekçeler doğrultusunda artık siyasi partilerden hiçbir temsilci bu kanunun tekrar çıkartılması için bir gayret göstermeyecektir. Aksi olursa meclis genel kurulu ya aynen kabul edebilir, bu takdirde sayın cumhurbaşkanımızın ikinci defa geri görderme hakkı yok. Veya değişebilir. Eğer değiştirerek kabul ederse aynı prosedür tekrar devam edecektir. Ancak kamuoyunun bu konudaki baskısı sanıyorum ki hiçbir milletvekilinin bu kanunu, hiçbir milletvekilininin bu kanunu tekrar meclis genel kuruluna getirmeye cesareti yetmeyecek" dedi.

 

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da vetodan yana tavrını koydu. `Cumhurbaşkanı haklı` diyen Bakan Yazıcı, Gül`ün `Şike Yasası` olarak anılan kanunu veto gerekçelerini isabetli buluyor.

 

Vetodan yana olan bir başka isim olan Milletvekili Şamil Tayyar, şike yasasının 3 partinin mutabakatı ile tekrar aynı şekilde Genel Kurul`a ilgili olarak "Ömrünü çetelerle ve mafyayla mücadeleye adamış birisi olarak bu teklife karşı olduğumu ifade etmiştim, yine karşıyım, oy vermeyi düşünmüyorum. Tartışmaya kavga gerek yok. Konuyu referanduma götürelim. Arkasında tüm spor kulüpleri var, 3 partinin imzası var. Geçtiği gün milletvekilliğinden istifaya hazırım. Eğer geçmezse, altında imzası bulunan grup başkanvekilleri milletvekili demiyorum sadece sahip oldukları koltukları bırakmaya hazırlar mı?" dedi.

 

Yasanın veto edilmesine karşı olan isimlerden biri olan Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, yasa için “Biz AK Parti Grubu olarak, yasayı aynen Köşk`e göndermekten yanayız” dedi.

 

Şike yasaında imzası olan Grup Başkanvekillerinden Elitaş da yasanın bir kez daha Köşk`e gönderilmesinden yana olanlardan. Elitaş, veto olayından sonra yaptığı açıklamada "Meclis iradesi öne çıkar" demişti.

 

Elitaş konuyla ilgili olarak şunları söylemişti: ``Bu karar yasayı ya Sayın Cumhurbaşkanı`nın hassasiyetlerini dikkate alarak yeniden değerlendirmek ya da aynen kabul edip Cumhurbaşkanlığı makamına onay için göndermektir. Öyle sanıyorum ki TBMM bu konuda en uygun değerlendirmesini yapıp yasayla ilgili son noktayı ortaya koyacaktır. TBMM`nin yasayı aynen kabul etmesi halinde Cumhurbaşkanı`nın yasayı onaylamak zorunda ama Anayasa Mahkemesine gitme hakkı vardır. Yasanın düzenlenmesinde Anayasaya aykırı bir husus yoktur. Sadece toplumsal hassasiyetlerle yasanın iade edildiğini düşünüyoruz.``

 

Elitaş, ilk gün yaptığı açıklamada yasa tasarısına imza atan diğer partilere de seslenerek attıkları imzaların arkasında durmalarını istemişti.

 

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, yasa konusunda, ``Partimiz yasanın tekrar görüşmeleri sırasında kararının arkasında tek yürek olacak, imzasının arkasında duracaktır.`` dedi.

 

“Bunun bir restleşme, veto-rest ikilemi çerçevesi içerisinde değerlendirilmesi kesinlikle bizim açımızdan kabulü mümkün olmayan yanlış bir değerlendirme ve yaklaşım.

 

"Sayın Cumhurbaşkanı, bir takdirde bulunmuştur. Nihai olarak yasama yetkisi TBMM`dedir. TBMM de bu çerçevede kendi takdirini ortaya koyma kararlılığındadır." diyen Bakan Kılıç, şöyle konuştu: "Daha önce de tüm parti gruplarının uzlaşısıyla bu kanun teklifi yasalaşmıştı. Dün üç partiden gelen açıklamalara bakılırsa, yine imzalarının arkasında durdukları anlaşılıyor. Bu durumda Sayın Cumhurbaşkanının da farklı bir değerlendirmesinin olacağını sanmıyorum.

 

Yarın Adalet Komisyonunda görüşmeleri yapılacak ve mümkün olursa da bütçe görüşmeleri içinde Genel Kurulda kanununun görüşmeleri tamamlanmış olacak ve tekrar yasalaşmış olacak. Dolayısıyla konu bir çerçevede suhuletle değerlendirilmelidir. Suç ve ceza adaleti veya dengesi bağlamında bu teklif tek başına değil, önceki yasayla birlikte değerlendirilirse daha isabetli bir çerçeveye ulaşılır düşüncesindeyim.”

 

Şike yasasının veto edilmesinden sonra önce sessiz kalan muhalefet partileri daha sonra Ak Parti`den gelen çağrılar üzerine birer açıklama yaptılar. Her iki partinin de sözcüleri attıkları imzaların arkasında olduğunu duyurmuştu.

BDP ise daha önce karşı çıktığı yasayı bir kez daha eleştirdi ve karşı oy vereceğini açıkladı.