KAPLAN`IN `ADALETİ`
5 Ekim günü yani Yasin Börü ve arkadaşlarının mahkemesinin görüldüğü saatlerde haberleri izlemek için televizyonu açtım. Saatler 17:20`yi gösteriyordu. Bir televizyon kanalında spiker haberleri sunuyordu. Haberin bir de konuğu vardı. Konuğu ile gündemi yorumluyordu spiker bey efendi.
Haberin konuğu HDP`nin Şırnak Eski Milletvekili Hasip Kaplan idi. Kaplan`a Silvan, Nusaybin ve Lice`deki sokağa çıkma yasağı ve panzerin arkasına bağlanarak yerlerde sürüklenen PKK`linin cesedi hakkında düşüncelerini sordu spiker.
Hasip Kaplan, dolu doluydu, öfkeliydi. Adeta burnundan soluyordu, zira haklıydı.
Bu çağda panzerin arkasında bir cesedin yerlerde sürüklenmesi insanım diyen hiç kimsenin hoşuna gitmezdi. Vicdanları inciten bir olaydır. Velev ki o kişi düşmanın da bile olsa.
Keşke keşke diyoruz bu tepkiyi Yasin Börü ve arkadaşlarının cesetlerine yapılan alçakça muameleye karşı gösterebilseydi bay Kaplan. Ama bunu “Onlardan” beklemek aptallıktır. Başka bir şey de değildir. Çünkü sen onlardan değilsen, onlar gibi düşünmüyorsan “Ötekileştirilmen” için yeterli idi.
HDP Şırnak Eski Milletvekili Kaplan`ın satır başları şöyle:
“Antik çağlarda bile böyle bir vandallık yok. Böyle bir barbarlık yok. İnsanlık yerlerde sürüklendi.” diyerek veryansın ediyordu. Bunu söylerken kendi yandaşlarının 7 Ekim 2014 Tarihinde (Kurban Bayramı`nın 4. Günü) Kobani olaylarını bahane ederek Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş, Turan Yavaş ve Hüseyin Dakak`ı daha barbarca PKK`li çeteler tarafından nasıl katledildiğini görmezden geliyordu. PKK`li çetelerin yaptığı bu barbarca katliama karşı adeta üç maymunu oynuyordu eski HDP`li vekil.
Zira Hür Dava Partisi Genel Sekreteri Mehmet Yavuz bir televizyon kanalında, “HDP/PKK kendi Dersimleri ile yüzleşmek zorundadır.” demişti. Yerden göğe kadar da haklıydı. Ama HDP`li Kaplan ve partisi bununla herhalde hiç yüzleşmek istemezlerdi. Çünkü bu katliamın birinci dereceden müsebbibi ve azmettiricileri eş başkanlarının ta kendisi idi.
Ama bu gibi zevatlardan bunu beklemek beyhudedir. Çünkü bu da onların “adaletidir”
90 yılları 2015 ile yılları kıyaslandağında durumun daha vahim olduğunu söylüyordu Bay Kaplan.
Cumhurbaşkanı`na ve Başbakan`a öfke kusuyordu. Kin kusuyordu. Ama malesef Kandil`deki efendilerine toz kondurmuyordu. Tek laf etmiyordu. Hendekleri kazanlardan söz edemedi, onları eleştiremedi, yapılanların yanlış olduğunu söyleyemedi Kaplan. Askeri, polisi ve çocukları katledenlere tek kelime etmedi. Saldırılar sonucu hayatını kaybeden çocuklardan Fırat Simpil, Elif Şimşek ve Diyarbakır`da YDG-H tarafından bomba patlatılarak yaralanmasına neden olan 5 çocuktan hiç ama hiç söz etmedi. Aynı zamanda hukukçu olan Avukat Hasip Kaplan`ın “adaleti” bu olsa gerek.
“Sokağa çıkma yasağı insanları mağdur ediyor. Bu hukuksuzluğun hesabı sorulacak.” Diyen Kaplan`ın unuttuğu bir şey daha vardı. Sokağa çıkma yasağını uygulayarak, halkı mağdur eden güvenlik güçleri kadar, HDP/PKK`li ve gençlik yapılanması olan sözde YDG-H çeteleri de en az onlar kadar suçlu olduğudur. Zira hendekler kazılmazsa bomba ile tuzaklanmazsa, güvenlik güçlerinin o mahallelere, durup dururken müdahalesi hemen hemen imkansızdır. Ya da ihtimal dışıdır diyebiliriz. Yani durduk yere güvenlik güçlerinin mahalle sakinlerine müdahalesi mümkün değildir.
“Ölülerimize hakaret alçaklıktır” diyordu Kaplan. Özellikle bu kelime onları çok, ama çok yakından ilgilendirmektedir. Geçen yıl HDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt`ün “Diyarbakır`da İşid`e destek veren 400 dernek var” diyerek, mütedeyyin insanları hedef göstermişti. İşte bir alçaklık örneği Bay Kaplan.
HDP Eş Başkanı Selehattin Demirtaş ta Vandalları sokağa çağırarak, “Çıkın her tarafı Kobani`ye çevirin” diyerek olayların fitilini ateşlemişti. Buda bir başka alçaklık örneğidir Bay Kaplan.
Ondan sonra olanlar olmuştu. Memleket yangın yerine dönmüştü. Sakallı oldukları için 50 ile 65 yaşındaki insanlar saldırıya uğrayarak hayatlarını kaybetmişlerdi.
Diyarbakır`da 4 tane bir birinden değerli olan Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş ve Hüseyin Dakak`ı 7 Ekim 2014 günü kurban eti dağıtırken Vandalların saldırısına uğramıştı. Sığındığı bir binanın 3. katından önce silahla yaralandılar, sonra bıçaklandılar, daha sonra aşağı atılarak barbarca katledilmişlerdi. Bununla da kalmadılar. O nazenin bedenlerine işkence yaptılar. Taşla kafalarını ezdiler. Benzin döküp yaktılar. Öfkelerini alamamışlardı alçaklar, hainler daha sonra arabayla üzerlerinden geçmişlerdi.
Bu ölü bedenleri tanınmayacak hale getirdiler bu insanlıktan nasibini almamış vahşiler.
Bende 7 Ekim 2014`te yapılanları Kaplan`ın ifadesine ek olarak, “Ölülerimize hakaret, saldırı alçaklıktır” diyorum.
Şimdi bende diyorum ki, şehitlerimize bu alçakça saldırıyı yapanları, onları destekleyenleri, şehitlerimiz üzerine zılgıt çekenleri, öldürün öldürün diye bağıranları, onların arkasında duranları şiddetle kınıyorum. Bize bu acıları yaşatanlara da hakkımızı helal etmiyoruz.
Panzer`in arkasına bağlanarak yerlerde çekilen ceset olayı her ne kadar çirkinse, 6-8 Ekim 2014 günü HDP/PKK`li çeteler tarafından yapılanlar bir o kadar çirkindir, diyoruz. Ama bunu Hasip Kaplan söyleyemez. Çünkü kendi yandaşlarını eleştiremez.
Selam ve dua ile.
Yekta YILMAZ/okur köşesi / doğruhaber