Aşura Orucu
On Muharrem birçok peygamberin hayatında önemli olayların gerçekleştiği bir gündür.
Doğruhaber/Haber Merkezi
On Muharrem birçok peygamberin hayatında önemli olayların gerçekleştiği bir gündür. Tarihin en büyük dönüm noktalarından biri olması hasebiyle büyük öneme sahip olan bugün gerek Arap kavimleri gerekse de İsrailoğulları tarafından kutsanmış ve bugüne özgü oruç tutulmuş, çeşitli merasimler yapılmıştır. İsrailoğulları bugünde Allah’a şükretmek amacıyla oruç tutmuşlardır. Zira Hz. Musa ve kavmi bugünde Firavundan kurtulmuştur. Hz. Âdem’in tövbesi bugünde kabul edilmesi, Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağında durması, Hz. İbrahim’in ateşe atılıp mucizevari kurtulması bugünde olduğu için ehl-i kitap ve Araplar tarafından bugüne özel önem verilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) de aşura orucu tutmuş ve tutmayı tavsiye etmiştir. Ramazan orucu farz olmadan önce bu orucu tutmaya devam eden Peygamber Efendimiz (sav) “Aşûra günü oruç tutun, Yahudilere muhalefet edin: Aşûradan bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutun” demek suretiyle müminlerin hayatları boyunca bu orucu sünnet olarak tutmaları gerektiği üzerinde durmuştur.
Peygamber Efendimiz (sav)’e aşûra günü tutulan orucun kıymeti soruldu; O da: “Geçmiş bir senenin günahlarına kefaret olur” buyurmuştur. (Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî)
Aşura orucunun Kerbela’da Hz. Hüseyin ve yarenlerinin şehid düşmeleriyle hiçbir alakası yoktur. Aşura orucunun bu feci olayla irtibatlandırılması yanlıştır. Yukarıda verdiğimiz Hadis-i Şerifler ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünneti olan bu orucu daha sonra vuku bulan Kerbela hadisesine bağlamak elbette doğru değildir. Böyle bir niyetle oruç tutmak bid’at olur.
Buharî’nin bir rivayetinde, Hz. Aişe radiyallahu anha’nın şöyle dediği zikredilmiştir: “Kureyş, câhiliye devrinde Aşûra orucu tutuyordu. Bunu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) da tutuyordu. Medine’ye (hicrete) gelince, Aşûra’yı tuttu ve oradaki Müslümanlara da tutmalarını emretti. Ramazan orucu farz edilince, Aşûra orucu tutmak isteğe bırakıldı. Dileyen tuttu dileyen tutmadı.”
Onlar bunu, Hz. İbrahim aleyhisselam’ın şeraitinden almış olabilirler. Nitekim onlar, Kabe’ye de tâzimde bulunuyorlardı.
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medine’ye gelince, yahudileri Aşûra günü oruç tutar gördü. Onlara:
“Bu da ne? diye sordu. “Bu, büyük (ve hayırlı) bir gündür. Allah, o günde Musa ve kavmini düşmanlarından kurtardı. Firavun ve kavmini de suda boğdu. Şükür olarak Hz. Musa o gün oruç tuttu” dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
“Ben Musa’ya sizden daha layıkım” buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını emretti.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Bu iki rivayet zahiren tenekkuz etmiş görünse bile aslında Araplar ve Yahudiler farklı sebeplerle bugün oruç tutmuşlardır. Araplar Hz. İbrahim’den dolayı Aşura orucuna ehemmiyet vermişlerken Yahudiler Hz. Musa’dan dolayı bu orucu tutmuşlardır. İbnu Hacer der ki: “Her hâl u kârda, Efendimiz aleyhissalatu vesselam, Aşûra’yı Yahudilere uymak için tutmuş değildir. Zira o günün orucunu eskiden beri tutuyordu.”