"Kabul olunan Haccın karşılığı cennettir"
Hac ibadetinin fazileti üzerine değerlendirmelerde bulunan Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, Allah katında kabul olunan Hac ibadetinin karşılığının cennet olduğunu belirtti
M.Hüseyin Temel / Mustafa Kaynak -Doğruhaber
Hac ibadetinin fazileti üzerine açıklamalarda bulunan Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Başkanı Enver Kılıçarslan, Hac ibadetinin maddi, manevi ve tefekkür ile yapılan bir ibadet olduğunu dile getirdi. Hac ibadetinin İslam`ın beş şartından biri olduğuna vurgu yapan Kılıçarslan, “Bunlardan ilki kelime-i şehadettir. İnsan bunu dili ile söyleyip kalbi ile tasdik eder. İkinci rükün ise Hatem-ul Enbiya olan Hazret-i Muhammed`e iman etmek, üçüncüsü namaz, dördüncüsü hac, beşincisi ise zekâttır” hatırlatmasında bulundu.
‘RABBİNİZ BİRDİR VE HEPİNİZ KARDEŞSİNİZ`
Hac ibadetinin maddi, manevi ve tefekkür ile yapılan bir ibadet olduğunu dile getiren Kılıçarslan, “ Kişi hacda tavaf eder, şeytanı taşlar ve Arafat`a çıkar. Hac ibadeti aynı zamanda mali bir ibadettir. İnsan malını bu uğurda sarf edip tefekkür eder. Hadis-i şerifte zikrettiği üzere yeryüzüne gönderilmiş 124 bin peygamber içerisinde 2 peygamber dışında tüm peygamberler hac ibadetini eda etmişlerdir. Hatta rivayetlere göre Hz. Âdem hac ibadeti için 40 defa Hindistan`dan Mekke`ye yürüyerek gelmiştir. Bundan dolayı bütün peygamberler hac ibadetini yerine getirmişlerdir. Yani haccın anlamı şudur ki: ‘Ya Rabbi biz bu ihramı giymekle kin, gurur ve kibir libasını, mal, mülk ve evladımızı bir kenara bırakıyor beyaz bir kefen ile Ya Rabbi emrine hazırız, her ne dersen emrine hazırız. Her şeyimizi bir kenara bırakıp gelmişiz. Biz seni Rabbimiz olarak kabul ettik. Sen de bizleri kulların olarak kabul et. Bizler beyaz bir kefen ile siyahıyla beyazıyla, doğusuyla batısıyla, farklı dil, kültür ve coğrafyadan huzuruna gelmişiz` demektir. Allah Hac ibadeti ile yılda bir defa kardeşlik tatbikatı ile tüm Müslümanlara ‘Rabbiniz birdir ve hepiniz kardeşsiniz` mesajını veriyor. Biz de hacca gitmekle ‘Ya Rabbi emrini yerine getirdik` diyoruz” dedi.
HAC İNSANI GÜNAHTAN ARINDIRIR
Hac ibadeti esnasında diline ve şehvetine hâkim kişinin annesinden yeniden doğmuş gibi günahlarından arındığının altını çizen Kılıçarslan devamla, “İslami rükünlerin tamamı bu şekildedir. Günahların kefaretine vesile olur. Allah, insanların günahlardan arınmasını ve temiz bir şekilde Rablerinin huzuruna çıkmasını ister ki kulları cehennem ateşine duçar olmasınlar. Allah`ın bizden istediği İslam`ın bu rükünlerinden biri olan haccı eda edelim ki Allah bizi affetsin. Allah katında kabul olunan haccın karşılığı cennettir. Bundan dolayı Allah ve Peygamber Efendimizin yaptıkları tüm nasihat ve öğütleri yerine getirmemiz gerekir ki kurtuluş kapısı olan cennete erişebilelim” şeklinde devam etti.
RABBİMİZ HAC İBADETİNİ ÖVMÜŞTÜR
Kişinin günahı ne kadar büyük ise ödeyeceği fidyesinin de o derece büyük olduğunu dile getiren Kılıçarslan son olarak, “Bundan dolayı Biz gerek hac, gerek ise diğer ibadetlerimizi ne kadar ciddi yaparsak o kadar kabul edilme durumu olur. Bizim amel defterimizi iyiliklerle; hac, zekât, namaz, kurban ve güzel amellerle doldurmamız gerekir. Allah ve Peygamber Efendimiz hac ibadetini övmüştür. Bu da gösterir ki hac büyük ibadetlerdendir.” İfadelerini kaydetti.
Herkes kestiği kurban ile Allah`ın huzuruna gidecektir
Kurban ibadetinin faziletiüzerine de değerlendirmelerde bulanan Kılıçarslan, kurban ibadetinin İslam dininde mükâfatı fazla olan bir ibadet olduğunu belirtti.
Kurbanın, sözlük anlamıyla ‘Allah`a yakınlık vesilesi` olduğuna dikkat çeken Enver Kılıçarslan, “Dini terim olarak, ‘İbadet maksadıyla belirli vakitte, belirli şartları taşıyan hayvanın, usulünce kesilmesi` demektir. Kurbanın dini bir hüküm oluşu, Kitab, Sünnet ve İcmâ-i ümmet ile sâbittir. Hanefîlerin tercihli görüşüne göre vacib olan Kurban, Şafiî, Malikî ve Hanbelîlere göre müekked (kuvvetli) sünnettir” dedi.
Kurban ibadetinin Hz. Âdem`den oğulları Habil ve Kabil`e, oradan da Hz. İbrahim`e geçtiğini dile getiren Kılıçarslan, “Bir gün Hz. İbrahim haccı tavaf ettikten sonra rüyasında oğlu Hz. İsmail`i kurban ettiğini görür. Hz. İbrahim rüyasını oğlu Hz. İsmail`e anlatınca Hz. İsmail kurban olacağını kabul eder. Şeytan Hz. İbrahim`i bu durumdan vazgeçirmek için üç defa yanına geliyor. Ancak şeytan her gelişinde Hz. İbrahim tarafından taşlanıyor. İşte hac ibadetindeki şeytan taşlama da buradan geliyor. Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail`i kesmek için çağırıyor. Ama bıçak kesmiyor. Arkasını dönen Hz. İbrahim, Allah tarafından oğlu Hz. İsmail`e karşılık boynuzlu bir koç gönderildiğini görür. Allah ayet-i kerimede Hz. İbrahim`e hitaben ‘ Biz oğlun İsmail`e karşılık fidye olarak büyük bir kurban gönderdik` şeklinde buyuruyor. Hz. İbrahim de bu kurbanı kabul ediyor” ifadelerini kullandı.
İBRAHİM GİBİ EVLATLARIMIZI KURBAN ETMEMİZ GEREKİR
Allah`ın kurban kesmeyi emrettiğine vurgu yapan Kılıçarslan, devamla şu ifadeleri kullandı: “ Bizim de Hz. İbrahim gibi evlatlarımızı kurban etmemiz gerekirdi. Ancak Allah Hz. İbrahim`den istediği gibi bizden de kurban kesmemizi istiyor. Peygamber Efendimiz de kendi elleri ile iki kurban kesmiştir. Kurban keserken bunlardan birini kendine diğerini ise İslam ümmeti ile ehli beyte kesmiştir. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifte ‘Kurbanın kanı daha yere dökülmeden kurban sahibi Allah`ın huzurunda makamını alır. Ayrıca kurbanın kanı daha yere dökülmeden Allah kurban sahibinin gelmiş geçmiş bütün günahlarını affeder` buyurmuştur. Bunun üzerine ashap ‘Ey Allah`ın Resulü kurban keserken ki af ve mağfiret yalnızca sana ve ailene midir?` diye sorar. Peygamber Efendimiz ise ‘Hayır bana ve ümmetimedir. Ümmetimden kıyamete kadar kim kurban keserse o kurban sahibinin günahlarının affedilmesine vesile olur` diye cevap verir.”
‘KURBAN KESMEYE GÜCÜ YETİP DE KESMEYENLER CAMİLERİMİZE GELMESİNLER`
Kurban ibadetinin fakirlerin gönlünü hoşnut etmek için olduğuna dikkat çeken Kılıçarslan, “Ama Peygamber Efendimiz ise ‘Kurban kesmeye gücü yetip de kesmeyenler camilerimize gelmesinler` diyerek kurban ibadetinin önemini vurguluyor. İslam`ın iki dini bayramı vardır. Birincisi Ramazan Bayramı, ikincisi ise Kurban Bayramıdır. Ramazan bayramında fakirlerin gönlünü hoş tutmak için fakirlere fitre verilir. Kurban bayramında ise bu gönül hoşnutluğu için kurban kesilir. Gücü yeten herkesin kurban kesmesi gerekir. Nezredilen kurbanın eti kurban sahibi tarafından yenilemez. Zenginlere de verilmez. Mutlaka fakirlere verilmelidir. Sünnet olanını ise nezretmemek gerekir. Mesela biri ‘Ben bayramda bir kurban keseceğim` diyorsa kendisi de etini yiyebilir. Çünkü Peygamber Efendimiz, ‘Kurbanın etinden yiyin, komşu ve fakirlere de verin` şeklinde buyuruyor. Uzaktaki fakirlere de kurban eti verilebilir. Kurban ibadetinin mükâfatı o kadar büyük ki kurbanlığın her bir tüyü bir sevaptır. Hatta kurbanın ayak, boynuz işkembesi insana şahitlik eder” dedi.
EN BÜYÜK SADAKA İNSANIN GENÇLİĞİNDE YAPTIĞI KURBAN SADAKASIDIR
Kurban ibadetinin İslam`da çok önemli bir yeri olduğunun altını çizen Kılıçarslan, “ Peygamber Efendimiz ‘Sadaka belaları def eder` şeklinde buyuruyor. Başka bir hadiste ise ‘Sadaka ömrü uzatır` şeklinde buyuruyor. Bundan dolayı en büyük sadaka odur ki insan gençliğinde yaptığı kurban sadakasıdır. Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed`in kurban konusunda harcamaları olduğu gibi diğer bütün peygamberler de kurban kesmiş ve ilgili harcamayı yapmışlardır. Bundan dolayı bizim kurban bayramında kurban kesmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KURBAN KUSURSUZ OLMALIDIR
Kurban kesmenin bütün peygamberlerin sünneti olduğunu söyleyen Kılıçarslan, “ Bir evin fertlerinden birinin kurban kesmesi ile evin içerisindeki bütün fertlerin üzerindeki sünnet kalkar. İmam Hanefi`ye göre eğer vacip olsa da birinin bunu yapması evin içerisindeki diğer fertlerin üzerindeki vacibiyet kalkar. Eğer kurban edilecek hayvan küçükbaş ise insan iki kişinin yerine kesemez ancak birini sevaba ortak edebilir. Kesilecek hayvan büyük baş ise yedi kişi ortak olabilir. Kurban insanı Allah`a yakınlaştırdığı ve kurban insana sunulan bir hediye olduğu için kusursuz olmalıdır. Kurbanlık kör, sakat, yaşlı, hasta, zayıf olmamalıdır. Çünkü bu hediye insanı Allah`ın huzuruna götürür. Ne kadar kusursuz olursa o kadar kabul olma durumu artar. Çünkü kıyamet gününde herkes kestiği kurban ile Allah`ın huzuruna gidecektir. Allah cümlemize nasip etsin” diye konuştu.