• DOLAR 34.607
  • EURO 36.601
  • ALTIN 2942.824
  • ...
Davutoğlu`ndan Süreçle İlgili Önemli Açıklamalar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de meşru silahlı güçler dışında ki var olan bütün silahlı gruplar tasfiye edilene kadar operasyonlar kararlılıkla sürecek" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

AK Parti'nin kurucu değerlerine işaret eden Davutoğlu, sağlam bir ahlak ile tahkim edilmeyen gücün insanı yanıltıcı yönlere sevk edebileceğini belirtti.

Baskıcı 28 Şubat döneminin bütün acıları ve sancıları üzerinde AK Parti'nin kurucu kadrosu ile yola çıktıklarını anlatan Davutoğlu, AK Parti'nin bu güce ulaşması ve bu gücü tahkim ederek millete hizmet etmesinin kolay olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

Davutoğlu, "Kurucular arasında yer alan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü kongreye davet ettiniz ancak ortaya çıkan MYK, MKYK listelerine baktığımızda şöyle bir tespit yapıldı; Sayın Gül'e daha yakın isimler liste dışında kaldı. Kurucu kadroları yeterince parti yönetimine yansıtmama gibi bir durum mu var?" sorusunu yanıtlarken şunları söyledi:

"İsimlerin şuna veya buna yakın olması ise kesinlikle fraksiyonel bir yaklaşım. Şu isimler Abdullah Gül'e yakın, şu isimler Davutoğlu'na, şu isimler Sayın Cumhurbaşkanına, vesaire, bunlar, doğru tasnifler değil. Baktığınızda bu isimlerin geçmişte en zor dönemlerden nasıl omuz omuza çıktıklarına herkes şahittir. Böyle kategorilerle tasnif etmeye kalkarsak işte tam da ben bunu engellemek için 'AK Parti'nin kaderi, Türkiye'nin kaderidir' diyorum. Eğer biz, AK Parti'nin içinde ikinci kaderler oluşturmaya başlarsak, Allah korusun, 'Şunların kaderi, bunların kaderi, diğerlerinin kaderi birbirinden ayrıdır' gibi bir şey oluşturulma çabaları olursa o zaman AK Parti'nin kaderi de etkilenir Türkiye'nin kaderi de etkilenir. Hiçbir şey Türkiye'nin kaderinden o anlamda AK Parti'nin kaderinden azade ve daha önemli değildir."

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ayşe Böhürler'in açıklamalarına ilişkin değerlendirilmesinin sorulması üzerine Davutoğlu, "AK Parti kadroları içinde tabii ki bu tür iç muhasebe niteliği taşıyan açıklamalar olabilir. Bunları dikkatlice gözönüne almayız. Varsa bir eksiklik, ben bütün toplantılarda herkese söylüyorum, 'Burada hiç kimse zihnine sansür koymasın. Herkes düşüncelerini açıklasın' ama iş bitip de yola çıktığımızda orada farklılıklar biter. Orada artık beraberce bir vizyonu, bir eylemi başarıya ulaştırmaktan başta zihnimizde kaygı olmaması lazım" ifadelerini kullandı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
"Ben siyasi yapıda, en önemli birleştirici unsurun aidiyet bilinci olduğu kanaatindeyim. İnsanların oraya ait olduklarını hissetmeleri lazım. 12 Eylül ve 28 Şubat süreçleri aidiyet hissiyatını zayıflatmış, hatta kısmen yok etmiştir. Biz o aidiyet bilincini tekrar kurduk. Türkiye'de bu demokratikleşme adımları atılırken, Irak ve Suriye'de otoritenin ortadan kalkması suretiyle orada biriken silahları vesaireyi, Türkiye'ye değişik illegal yollarla sokup, bazı yerlerde depolama cihetine gidiliyorsa, işte o andan itibaren 'barış, Çözüm Süreci' demek terörü destekleyen çevreler açısından anlamını kaybeder."

"Silahlı Kuvvetler alan hakimiyetini kesinlikle sağlayana kadar her yerde operasyonlar devam edecek. Bu konuda hiç bir tereddüt olmasın. Seçime gidiyoruz, şu olur, bu olur. Seçimler ülke huzuru içindir ve onun için yapılır. Eğer herhangi birileri ülke huzurunu yok edecek şekilde eylem içine girmişlerse ona karşı tedbir almak konusunda hiç bir şeyden kaçınmayız."

"Bir taraftan bizi oyalayarak bir süreç işletmek sonra da ayaklanma çağrıları yapmak bir değil, iki değil. Kobani'de ayaklanma çağrısı yapan Demirtaş'tı. 7 Haziran'dan sonra da yapan Figen Yüksekdağ'dır. Şimdi nasıl bir iyi niyetten bahsedebiliriz? Neyi yapacaklar, neyi görüşecekler? Çok açık ve net söylüyorum, Türkiye'de meşru silahlı güçler dışında ki var olan bütün silahlı gruplar tasfiye edilene kadar bu operasyonlar kararlılıkla sürecek, Çözüm Süreci de halkımızla yürüttüğümüz bir süreçtir, o da yürür."

"Doğu ve Güney Doğu'da yaşayan vatandaşlarımız, gür bir sesle terör örgütüne ve bunu destekleyenlere dönüp; '90'lı yıllarda şikayetçi olduğumuz her şeyi siz yapıyorsunuz. Faili meçhulleri siz yapıyorsunuz. Yol kesmeleri ve orada baskıları siz yapıyorsunuz. Yayla ve mezraları siz barış içinde kullanılabilecek halden çıkartıyorsunuz. Siz haraç topluyorsunuz' diyip, Türkiye'deki demokrasiyi desteklemeli."

"HDP'ye oy veren vatandaşlarımızı tahkir eden ifadeyi doğru bulmam. HDP'ye, CHP'ye, MHP'ye oy veren vatandaşlarımızın herhangi bir şekilde rencide edilmesine sebebiyet verilmesini mazur görmemiz mümkün değil."

"Bizim hasmımız terör örgütüdür. HDP'nin hasım mı rakip mi olacağı terör örgütüne vereceği veya vermeyeceği tepkiyle bağlıdır. HDP siyasi parti olarak davranırsa bizim rakibimizdir, terör örgütünü meşru kılar, destek verir, onun arkasında durursa o zaman bizim değil, milletin hasımı haline gelir. HDP'ye oy veren seçmenler ise ne niyette ve hangi sebeple oy vermiş olursa olsun bizim için kutsaldır."

"Şehit haberi verilmesi olabilecek en ağır sorumluluk alanlarından biridir. Kaymakam ya da vali orada haber veren bir postacı değildir. Onlara yukarıdan konuşma hakkına sahip olan bir yetkili de değildir. Oraya gidip acıyı paylaşmak, acıyı paylaştıktan sonra da 'emriniz, talimatınız nedir' diye sormakla yükümlüdür. Oraya gideceksiniz, yanınızda da kameralar olacak, bunu kabul etmek mümkün değil. Ben gerekli soruşturmanın derhal açılması talimatını verdim."

"İsrail ile bazı görüşmeler oldu ama böyle bir zihniyetle nasıl görüşme, nereye ulaşacak? Yani diyelim belli bir mesafe alıyorsunuz, İsrail, Mescid-i Aksa'yı Müslümanların elinden almaya çalışan, tahrip etmeye çalışan bir İsrail ile herhangi bir şekilde normalleşmemiz mümkün mü? Mavi Marmara'dan kalan tazminat görüşmeleri vardı, tamam onlar belli noktaya geldi. Ama bilinsin ki bizim İsrail ile normalleşmemiz, Kudüs de dahil olmak üzere Filistin'in bütün topraklarının özgürlüğüne kavuşması, Filistinlilerin herhangi diğer halklar gibi kendi ülkelerinde onurlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacak bir barışa kadar çok zor."

AA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir