Geçmişten günümüze Mardin (2)
İnanç ve kültür turizminin önemli merkezleri arasında yer alan Mardin`in geçmişten günümüze tarihini araştırmaya devam ediyoruz.
Tarihi ve mimari dokusuyla açık hava müzesi görünümünde olan Mardin`i tarihini irdelemeye devam ediyoruz. Bu hafta bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin`in sit alanlarını araştırdık. İşte sit alanlarından bazıları…
Dara Harabeleri: Mezopotamya'nın Efes'i kabul edilen ve M.Ö.530-M.Ö.570'te İran hükümdarı ünlü Darayuvaşi (Darxis) tarafından kurulduğu belirtilen Dara harabeleri, Mardin`in güneydoğusunda, Nusaybin'e 30 kilometre uzaklıkta, Mardin-Nusaybin karayolu üzerindeki Oğuz Köyü'ndedir. Dara Kent Kalıntıları, kayalar içinde oyulmuş çevresi 8-10 kilometreyi bulan geniş bir alana yayılmıştır. Buralarda mağara evler vardır. Kalıntılardan çıkan taşların kentin diğer bölümünde kullanıldığı görülmektedir. Mağaraların doğusunda yer alan kaya mezarları Kuruçay'la sınırlanmaktadır.
Marin Harabeleri: Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzey doğusundadır. Harabelerde Roma dönemine ait Kiliseler, sarnıçlar ve üzüm mağaraları mevcuttur.
Fıtvar Harabeleri: Derik`e 13 km. uzaklıkta Roma dönemi kültür mirasını önemli kalıntılarını ihtiva eden, antik bir harabedir.
Akbağ Harabeleri: Şehir merkezinden 13 km. uzaklıkta Akbağ Köyündedir.
Zorava Harabeleri: Büyük bir ilim ve ticaret merkezi olan harabe Derik İlçesine 18 km. uzaklıktadır. Roma dönemine ait çok sayıda ev eşyası kalıntılarıyla antik, yaşanmış bir medeniyetin günümüze bıraktığı bir harabedir.
Beşikkaya Harabeleri: Yaşanmış medeniyetlerin günümüze bıraktığı eserlerin otantik yapıda önemli bir harabedir.
Telbısım Harabeleri: Derik`in 1 km. güneyinde yer alan bu antik kent, Tepebağ Köyünde otantik yapıda beklediği önemli bir harabedir.
Ramanus Harabeleri: Nusaybin`in 40 km. doğusunda olan antik kent Kasribelak Köyünde bir harabedir.
Kefertut Harabeleri: Kızıltepe`ye bağlı Koçlu Köyündedir.
Mor Yakup Kilisesi, Girnevaz Höyüğü, Nisibis Höyüğü Herbube Harabeleri, Kızıltepe Höyüğü ve Dargeçit Gözetleme Kulesi sit alanlarından sadece bir kaçı… (M. Salih Keskin – İLKHA)