• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...
`İslam dünyasının yaşadığı süreç geçici bir felç halidir`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M. Erkan Yavuz / İstanbul

Ülkelerindeki baskıcı zorba diktatörlere karşı daha fazla dayanamayan halkın ayaklanması sonucu Ortadoğu coğrafyasında ortaya çıkan ‘Arap Baharı`nın başarısızlıkla sonuçlanmasının arkasındaki uluslararası şer güçleri ve komplolarını konuştuğumuz Rabia Platformu Başkanı Cihangir İşbilir, önemli açıklamalarda bulundu.

İslam dünyasının vahdeti sağlayamadığı ve bundan dolayı da yeterli derecede güçlü olmadığı için uluslararası şer güçlerinin komplolarına kurban gittiğine dikkat çeken İşbilir, bu oyunlarla baş edebilmek için güçlü bir ittifakın sağlanması gerektiğinin altını çizdi.      

Bölge halkları diktatörlere karşı ayaklandı

‘Arap Baharı` ile ortaya çıkan hareketlenmelerin halkların bir özgürlük mücadelesi olduğunu ifade eden İşbilir, “Bu değerlendirmeyi yaparken kendimizi o halkın yerine koyduk. Bölge halkının onurlu bir yaşama, adalete, ittifaka ve özgürlüğe ihtiyacı var. Bölge halkı bu isteklerine karşılık alabilmek için ülkesindeki diktatörlere karşı ayaklandı. Tunus`tan Suriye`ye kadar bölge halkları diktatörlere karşı direndiler. Fakat süreçte ve süreci yönetmede maalesef uluslararası arenada gücüyle, istihbarat teşkilatıyla, parasıyla ve medya ile bu sürece dâhil olan odaklar doğdu ve bu süreci geri döndürmek için önce Mısır darbesini yaptılar. Sonra da Suriye`deki devrimi adeta boğdular. Yemen`deki karşı devrim unsurlarını güçlendirdiler. Uluslararası şer güçlerinin yaptığı bu oyunların başarıya ulaşacağını düşünmüyorum.” dedi.

‘Arap Baharı`nın başarıya ulaşmasını şer güçler engelledi

Diktatörlere karşı ayaklananların İslam ümmeti içinde bir uyanışa vesile olduklarını belirten İşbilir, “Bu hareketlerin er veya geç devrimi gerçekleştireceklerini düşünüyorum. İslam dünyası uluslararası şer güçlerinin ve batı dünyasının nasıl hareket ettiğini görüyor. Bugün İslam dünyasının yaşadığı süreç geçici bir felç halidir. Bu süreç sona erdiğinde devrim hareketlerinin tekrardan hız kazanacağını düşünüyorum. Şu an için bahar içinde bir kışı yaşıyor olsak da, ortaya çıkan devrim ve inkılap şuurunun devam edeceğine inanıyorum. Arap baharına engel olan bir diğer durum da şer güçlerinin ortaya çıkardıkları ‘Terör örgütleri` ve yaptıkları faaliyetlerdir.” şeklinde konuştu.

Bölgede yaşanan hiçbir gelişme birbirinden bağımsız değerlendirilemez

PKK`nin bölgedeki bu dengesizlikten nemalanarak tekrardan harekete geçtiğini söyleyen İşbilir, “Her şeyi Mısır darbesine bağlamak doğru değil ama bölgede genel olarak kodlar bozulduğu için böyle sonuçların doğduğunu görüyoruz. Bugün PKK çevrelerinin beslendiği durum da IŞİD`in yaptığı eylemlerin sonucudur. IŞİD`in saldırılarını bahane edip Türkiye`yi de IŞİD`e destek veriyor gibi göstererek kendi vahşetlerine bir bahane üretiyorlar. Bölgede yaşanan hiçbir gelişme birbirinden bağımsız değerlendirilemez. Yaşanan durumların devrimleri ortadan kaldıracağını düşünmüyorum. Çünkü bu tür inkılaplar çok uzun yıllar da alabilir. Eninde sonunda bu coğrafyanın insanları Türk, Kürt ve Arabıyla İslam dünyasının istikbalinin ittifaka gireceklerini ve uluslararası şer güçlerine karşı harekete geçeceğini düşünüyorum.” diye konuştu.

İslam dünyası yeterince güçlü değil!

İslam dünyasının birçok ülkesinde meşru yönetimlerin iş başında olmadığını belirten İşbilir, “Yine İslam dünyası güçlü bir konumda da değildir. Gerek Türkiye`de ve gerekse de diğer İslam ülkelerinde gücün tüm unsurları oluşmuş değildir. Sadece asker ve ekonomi yetmiyor. Bir ülkenin güçlü olabilmesi için askeri kapasitesinin, teknolojik kapasitesinin ve ekonomik kapasitesinin çok güçlü olması gerekmektedir. Bununla birlikte istihbaratından bürokratına kadar yeterli insanların yetişmesi gerekmektedir. Maalesef bu özellikler İslam dünyasında mevcut değil, şu an İslam ülkeleri olarak karşı karşıya olduğumuz meydan okumalarına karşı cevap verebilecek bir güçte değiliz. Buna Türkiye de dâhildir. Türkiye biraz hareketlenmeye başladı son dönemlerde ama merkezi ve etkin bir aktör olamadı. İran`ın pragmatik tavırları hakeza Suudi Arabistan`ın çok bağımlı politikaları, Türkiye`nin bir anlamda yalnız kalmasına neden oluyor. Bu süreçte sadece Katar Türkiye`nin bazı politikalarını destekledi. İran, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkeler bu konuda daha ilkeli davransalardı bölgedeki oyunları sadece ABD kurmazdı. Ben İran`ın Suriye`de, Suudi Arabistan`ın Mısır`da imtihanı kaybettiğini düşünüyorum. İki ülkede İslam dünyasındaki sempatilerini yitirmiş durumdalar. Bu da ABD ve İsrail`in politikalarına karşı bir bloğun oluşmasına engel oluyor. Türkiye kapasitesinin üzerinde bir söylemle ABD ve İsrail politikalarına karşı durdu. Şu anda bunun bedelini ödetmeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Mursi`ye yönelik darbenin arkasında siyonistler var

Muhammed Mursi yönetimindeki Mısır`ın Filistin ve Gazze`ye çok büyük katkıları olacağını ifade eden İşbilir, “Bunda siyonistlerin hamisi olan ABD ve İngiltere`nin de etkisi vardır. Mursi dönemindeki yönetimin Filistin`e ve özellikle Gazze`ye yönelik yaptığı yatırımlar sayesinde Gazze biraz nefes aldı. Siyonistler son Filistin saldırısında tarihindeki en büyük kayıplarından birini verdi. Türkiye ve Mısır`ın o süreçte aynı dalga boyunda politikalar üretmesi Siyonistlere ciddi anlamda tehdit oluşturdu. ABD`nin Ortadoğu politikaları da genellikle Siyonistleri korumaya yöneliktir. Bu anlamda Mursi yönetiminin devrilmesinde Siyonistlere yönelik tavrının ve Suriye`deki devrimi desteklemesinin çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Siyonistlere yönelik bu tavırların neticesinde Körfez ülkeleri ve ABD Mursi`nin devrilmesine ses çıkarmazken, İran`da Mursi`nin darbe ile devrilmesine sesini çıkarmadı.” dedi.

Mısır orta vadede yeni bir devrimle karşı karşıya kalacak

Mısır`daki darbe yönetiminin baskılarının artması sonucunda ülkedeki karışıklık ve isyanın artacağına dikkat çeken İşbilir, “Fakat şu anda bir seçim takvimi belli olmaya başladı. Bu şartlarda yapılan hiçbir seçim adil ve eşit şartlarda olmayacak ama normalleşmeye doğru gidebileceğini söyleyebiliriz. Şu anda gündemde olan şey darbeci Sisi`nin kredisini tüketmesi halinde bir geçiş hükümetinin kurulacağı söyleniyor. Fakat İhvan`ın yakın zamanda siyaset sahnesine dönmesi pek mümkün görünmüyor. Eğer ki darbe yönetimine verilen destekte bir değişiklik olmazsa, yakın vadede Mısır`da darbe yönetiminin olumsuzluklarının biteceğine dair bir alamet yok. Darbeden dolayı sadece İhvan değil, diğer bütün kesimler de rahatsız olmaya başladı. Bu rahatsızlık Mısır için yeni bir devrim için bir hareketlilik oluşturacağını düşünüyorum. Şu anda darbe yönetimi bir süre daha baskısını artırarak hüküm sürecek gibi görünüyor. Fakat ekonomik sorunlar, siyasi sahadaki onursuzluk yine Mısır`ın orta vadede yeni bir devrimle karşı karşıya kalacağını görüyoruz.” şeklinde konuştu.  




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir