• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Uzmanlardan velilere televizyon uyarısı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Televizyonun çocuklar üzerindeki etkilerine dair Eğitim-Bir-Sen Mardin Şube Başkanı Eyüp Değer ile konuştuk. Velileri tatilde olan öğrenciler ile çocukların boş zamanlarında televizyona yönlendirilmeleri konusunda uyaran Değer, dünyaya gözlerini yeni açan bir çocuk, ilk günden itibaren anne-babası dışında televizyonla da bir anlamda iletişime girdiğini hatırlatarak, “Bu açıdan değerlendirildiğinde televizyonun çocuk üzerindeki etkisi daha da önem kazanmaktadır.” dedi.

Çocuğunuzu kitap okumaya yönlendirin

Tatilde öğrencilerin televizyon izleme yerine kitap okumaya, farklı kurslara ve ya yaşıtları ile oyun oynamaya yönlendirilmesi gerektiğini dikkat çeken Değer, “Televizyon, öğrenmeyi kolaylaştırır, görsel hareket çocuğun dikkatini çeker, bilginin daha kolay hatırlanmasını sağlar. Ancak, sürekli televizyon izlemek çocuğu edilgen kılıp yaratıcılığını engelleyebilir. Televizyonu çocuk eğitiminde etkili kılmak ancak yetişkinlerin doğru yönlendirme ve mantıklı sınırlamaları ile mümkündür. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri günümüzde pek çok ülkede tartışılmaktadır. Algılama biçimleri, algıladıklarını benimseme hızları ve hayata geçirme istekleri açısından bakıldığında televizyonun çocuklar üzerindeki etkilerini sadece şiddetle sınırlamak yanlıştır.” diye konuştu.

Velilerin gazete ve kitap okuma alışkanlığı zayıf

Matbaaya Avrupa`dan yaklaşık 500 yıl sonra kavuşan Türkiye'de yaşayanlar olarak yazılı kültürü yaşamadan görsel kültüre geçmesi anlamını taşıdığını belirten Değer, velilerde gazete ve kitap okuma alışkanlığının yeterince yaygın olmamasının temelinde de bu sorun yer aldığını savundu.

Televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri

Değer, televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin birçok uzman tarafından kitaplaştırıldığını hatırlatarak televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine belli başlıklar halinde şu şekilde açıkladı:

“Televizyon çocuklarımız üzerinde en çok davranışlarına,  tüketim toplumu bireyi olmalarına, cinsiyet rol tanımları ve benlik algısına etkisi, anne-baba ile kurulan ilişkiye, şiddet eğilimlerine, okumaya, düşünmeye ve başarıya, kültürel değerlere ve dildeki yozlaşmaya olumsuz yönde büyük bir etkisi var. Yapılan araştırmalar, çocuklardaki “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğunun her geçen gün arttığını göstermektedir. Nedenleri incelendiğinde televizyon ve bilgisayarın önemli bir etken olduğu görülmüştür. Oyalanıyor düşüncesi ile sesimizi çıkartmadığımız çocuklarımız, televizyon ve bilgisayar başında saatlerini geçirmekteler. Böylece, küçük yaştan itibaren hızlı hareket eden objelere odaklanmayı öğrenmekte, bu durum da hareketsiz nesnelere odaklanmalarını olumsuz etkilemektedir.  Reklamlar, kısa süreli ve hareketli oldukları için çocukları cezbetmekte ve dakikalarca gözlerini ayırmadan televizyon izlemelerine neden olmaktadır. Kullanılan sloganlarda mutlu hayatlar vaat edilmekte ve bu hayata ulaşmanın tek yolunun o ürüne sahip olmaktan geçtiği ifade edilmektedir. Pek çok çizgi filmde cinsiyet rol tanımlamaları yer almaktadır. Bu tanımlamalarda çocuklar, kız ya da erkek olarak nasıl olmaları gerektiğine ilişkin oluşturulmuş ideal tipleri görmektedir. Aynaya baktıkları zaman o ideal tipe olan yakınlıkları ya da uzaklıkları ölçüsünde benlik algıları etkilenmektedir. Televizyonda ideal anne-baba rol tanımları da yer almaktadır. Çocuğunun sağlığını ve mutluluğunu düşünerek hangi ürünleri kullanması gerektiğine karar veren, onu mutlu etmek için en sevdiği oyuncağı alan anne ve babalar televizyonda sıklıkla gördüğümüz modellerdir. Araştırmalar, televizyonun tek başına Şiddete yöneltmediğini, ancak özendirdiğini ve arttırdığını göstermektedir. Şiddet, haberlerden filmlere, dizilerden çizgi filmlere dek her an her yerde hayatın bir parçası olarak yer almaktadır. Bu da Şiddetin normalize edilmesine neden olmaktadır. Hatta çizgi filmlerde ‘sempatik şiddet` var bile denebilir.  Televizyondaki programların bazıları, çizgi filmlerin ise neredeyse tamamı yabancı kaynaklıdır. Dolayısıyla çocuklar, kendi kültür değerleri ile değil, başka ülkelerde yaratılan kahramanlar ve farklı değerlerin işlendiği programlarla büyümektedirler. Televizyonun, en önemli ifade ve iletişim aracı olan dilimiz üzerinde de oldukça olumsuz etkileri vardır. Kullanılan sözcük sayısının azlığının yanı sıra yanlış, yabancı özentili ve kısır bir Şekilde kullanılması da buna örnektir. Bilindiği gibi yazılı kültür, insanlara düşünmeyi, yorumlamayı ve sorgulamayı sağlar. Oysa televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar sadece gösterilenleri almakla yetinir olmuşlardır. Bilgiyi özümsemeden, gör-geç tarzında alan çocuğun düşünme ve problem çözme becerileri olumsuz etkilenir. Ayrıca çocuğun aşırı televizyon izlemesi, onu okumaktan, sinema ve tiyatroya gitmekten, hatta çoğu kez oyun oynamaktan bile yoksun bırakmaktadır. Bu durum sosyal ilişkilerinin zayıflamasına neden olmaktadır.” (M. Salih Keskin – İLKHA)




 

Bu haberler de ilginizi çekebilir