• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Hungtihton`un Tetikçileri
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Yasin Demir / doğruhaber
 
Medeniyetler çatışmasının haçlı cephesinde HUNGTİHTON’UN TETİKÇİLERİ
Her güncel olgunun bir tarihi arka planı ve her tarihi olayın da bir güncel uzantısı vardır. Bu bağlamda. Samuel Hunghington’un bir teoriymiş gibi gündem ettiği “Medeniyetler Çatışması” aslında bir tez değil, günümüzde yürürlükte olan bir realitedir. Haçlı seferlerinin ve savaşlarının günümüzdeki uzantısıdır.

Nitekim George Bush’un Afganistan işgali arefesinde “Bu operasyon bir Haçlı seferidir yanımızda olmayanlar, karşımızdadır” tanımlaması, zaten cari olan bir çatışmanın yeniden hatırlatılması ve durum tespitiydi.

Irak, Afganistan için uydurulan bahaneler, İran için de ısıtılırken Medeniyetler çatışması senaryosunun asıl fiili adımı, kaşla göz arasında, aslında Sudan’da atıldı. Müslüman bir ülke olan Sudan’dan parça kopartılarak üzerinde Hıristiyan bir ülke kuruldu. Zaten söz konusu tezde de Sudan’daki kırılgan yapı, önemli bir fay hattı olarak işleniyordu. Gözler Ortadoğu’ya kilitlenmişken, Afrika’da ciddi projeler işletilmektedir. Nijerya’daki gibi.

Medeniyetler çatışmasının açılımı “Haç” ve “Hilal’in” çatışması şeklindedir. Bu çatışma, özünde Kudüs merkezlidir.
Selahaddin-i Eyyubi’nin, Kudüs’ü fethi ile, haçlı örgütlenmesi ve öfkesi zirve yaptı. Bu öfkeyi ve ihtirası yüzyıllar sonra, İngiliz Orduları Komutanı Hynman Allanbey’in 1917’de Kudüs’te “Kalk Selahaddin, biz yine geldik” sözünde net olarak görebiliyoruz. Aynı şekilde 1920’de Şam’ı teslim alan Fransız General Garo da ayağının tozu ile Selahaddin’in türbesine gider ve; “Ey Selahaddin, Haçlı seferi şimdi bitti. İşte biz döndük...” diyerek, davanın ne olduğunu dillendiriyor. (Muhterem Abdulkadir Turan Hoca’nın Selahaddin-i Eyyubi’nin biyografisi şeklindeki ‘Selahaddin’ isimli çalışması, aslında yine Kudüs odaklı Medeniyetler çatışmasının tarihi arka planı olan Haç ve Hilal’in savaşının gerçek mahiyetini ortaya koymaktadır. Aynı şekilde de, İslam cephesinin (!) neredeyse bugünkü İslam aleminin yapısı ile birebir örtüşen durumu, bu eseri konunun ilgilileri ve muhatapları dolayısıyla gayretkeş müslümanlar için daha da önemli kılmaktadır. Okunması elzem bir çalışmadır)

Tabi burada vurgulamak istediğimiz esas konu, bu çatışmanın asıl tırmandırıcı ve tahrikçilerinin, söylenenin ve bilinenin aksine “İslam” değil, İslam karşıtı cephe olduğunu gün yüzüne çıkarmaktır. Bu kirli ittifak, “hem ayağına basıp, hem feryat etme” siyaseti güttüğünden, Müslümanları, daha doğrusu İslam’ı suçlu gösterip kendilerini de mağdur konumuna koyma rolünü çok iyi beceriyorlar. Bu siyaset ve eylemleri ile aynı zamanda kendi yandaşlarını da bu mücadelede, birlik halinde ve aktif tutabiliyorlar.

Bu amaçla direk Kur’an-ı Kerim’i, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) ’i İslam’ın mukaddesatını, Şer’i Mübin’i hedef alan eylem ya da söylemlerle bir yandan Müslümanları tahkir (hakaret) ve tahrik ederek çatışma çıkarıyorlar, öte yandan da Müslümanları saldırgan ve tehdit olarak gösterip, taraftarlarını belli bir cephede konumlandırıyorlar.

Gerek tarihte, gerekse de güncel olarak vuku bulan aşağıda sıralanan hadiseler maksadı izaha kavuşturur inşallah.

- Rivayet odur ki; Selahaddin-i Eyyubi’nin Kudüs fethinden sonra affettiği Kudüs patriği, sığındığı Sur şehri kalesinde bir resim yapar. “...Resimde bir bedevi Hz. İsa’yı dövüyor. Patrik resmi alır ve Haçlı kalabalıklarının önüne çıkar. Kışkırtıcı vaazlar eşliğinde resmi gösterir ve kendisine merakla bakan halka;

“İşte, Müslümanların peygamberi Muhammed, İsa’mızı dövüyor, onu yaralamış, öldürüyor, Rabbiniz İsa’nın yardımına koşun,” diye bağırıyordu (1)

Ne ilginçtir ki Eylül 2005 yılında Danimarkalı karikatürist Kurt Vestegaard çirkin bir şekilde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(sav)’i sarığı ve üzeri bombalı bir Arap olarak tasvir edecek, 11 Eylül olayları ile ilişkilendirerek saldırgan bir pozisyonda tasvir ve tahkir edecek...

Bu rezaleti ülkesinden ki ifade özgürlüğü olarak savunan Danimarka Başbakanı Rassmussen, bir kaç yıl sonra, günümüz Haçlı Kuvvetler Birliği olan ve halen Irak, Afganistan, Libya, Somali gibi ülkelerde işgalci pozisyonda bulunan NATO’nun başına getirilecektir.

- ABD’li çizer Molly Norris ise, Müslümanların bu konudaki hassasiyetini fırsat bilip her 20 Mayıs’ın Hz. Muhammed’in karikatürleri günü ilan edilmesini önermişti. Daha sonra bu fikri, Facebookta bir karikatür yarışmasına esin kaynağı olacaktı. Nisan 2011 de Pakistan’ın bu nedenle internete yasak getirmesi ve İslami tepkiler onlara geri adım attırdı.

- Ekim 2010 yılında da, yine Haçlı zihniyetli, İslam kindarı ve düşmanı Ernosto Rojaş Abbate isimli bir Fransız, Strasburg’daki evinde, kaydettiği videoda, yüzüne “şeytan maskesi” takmış vaziyette, önce Kur’an-ı Kerim sayfalarını yırtarak kağıttan uçaklar yapıyor. Sonra 11 Eylül olaylarını hatırlatmak amacı ile bu kağıttan uçakları (Kur’an sayfalarını) ikiz kulelere benzettiği bir makete fırlatıyor. Videonun sonunda da maket ve Kur’an-ı Kerim nüshalarını ateşe verip üzerine idrarını yapıyor. Bu videoyu internete veriyor. Fransız mahkemeleri ise bu olayda İslam’a hakaret OLMADIĞI hükmünü verip şahsı (!) beraat ettiriyorlar.

- Benzer şekilde 2011 yılında da Fransız Mizah Dergisi “Charlie Hebdo” bir sayısını İslam’a ve Hz. Muhammed (sav) ’e hakarete ayırıyor. Dergi bu sayıyı “ŞERİAT HEBDO ismi ile yayınlıyor. Güya Hz. Muhammed’i de “Misafir editör” olarak işliyor, kapakta Peygamber Efendimizi (sav) (haşa) aşağılayan bir karikatüre yer veriliyor. “Madam Şeriat” isimli bir kadın eki veriyor. O sayıda Şer’i Mübin’i (şeriatı) çarpıtan yazılar yayınlıyor. Bu küstahlığa ses çıkarmayan AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), derginin Paris bürosuna yönelik protestoya ise çok sert tepki gösteriyor. (Türkiye’de hem AGİT hem de NATO üyesi olarak bu haçlı organizasyonlarındaki, rol ve görevini huzur-u kalp ile ifa ediyor. Ne ilginç bir tevafuktur ki, Selahaddin’i Eyyubi’nin Kudüs’ü Fethinden sonra Avrupa’da Kudüs’ü kurtarma amaçlı toplanan yüzbinlerle ifade edilen haçlı ordusu, Selahaddin’in üzerine yürürken, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Aslan’ın topraklarından geçiyor. Kılıç Aslan, haçlı ordusuna müdahale etmediği gibi, sadece Selahaddin’e özür dileme ve Haçlıları haber verme mahiyetinde bir mektup yazıyor. Yine ne ilginçtir ki, Alman Kralı Frederik’in komutasındaki bu ordu, bugünkü ABD üssü olan “İNCİRLİK ”dolaylarında konuşlanıyor. Tabi o gün Adana dolayları, bir Ermeni krallığı şeklindedir. Daha da ilginci şu- dur ki, Selahaddin-i Eyyubi bütün zamanlardaki gibi, 13 bin kişilik çekirdek ordusu ile bir çok cephede, haçlı sürülerine karşı didinirken, kendisinin de bağlı olduğu Abbasi halifesinden defalarca asker istemesine rağmen, Halife asker göndermiyor. Çirkin olanı ise, Selahaddin’le çekişme halinde ve aynı zamanda İslam Halifesine bağlı olan bazı beyliklerin bozuntu idarecileri ise el altında Selahaddin’in aleyhine Haçlılarla işbirliği anlaşmaları yapıyorlar. Ne hazindir ki bugün de ABD’nin birçok askeri üsleri İslam memleketlerinde konuşludur. Yapılan anlaşmalar çerçevesinde diğer İslam ülkelerine veya Müslümanlara yönelik operasyonlara karşı çıkılmamaktadır. Hatta istenirse destek bile verilir. Türkiye’nin NATO bünyesinde Afganistan’a, Somali’ye, Libya’ya asker göndermesi gibi. Körfez ülkeleri v.s gibi...)

Tabi bu tahrik ve tahkirler (hakaretler) sadece karikatürler ile olmuyor. Tarihteki gibi diğer medya organları da devreye giriyor. Kur’an-ı Kerim’de hedef alınıyor.

Rasulullah (s.a.v.) zamanında meşhur Yahudi şair Ka’b’ul Eşref gibi. Ka’ab Rasulullah Efendimizi (s.a.v.) (haşa) hicveden şiirler yazardı. Nihayet Rasulullah Efendimizin (s.a.v.) görevlendirdiği Muhammed b. Mesleme bu işe bir son verdi.

Aynı şekilde, Haçlı seferlerinin azgınlık dönemlerinde, İtalyanların sefil ruhlu şairi Dante “Divinia Comedia” (İlahi Komedi) isimli bir kitap (şiir) yazacak İslam Peygamberini (s.a.v.) haşa sapıklık ve sapkınlıkla töhmetlendirecektir.

1990’lara gelindiğinde ise, Hint asıllı İngiliz yazar, satılık ruhlu Salman Rüşdi, Dante’den esinlenerek, İlahi Komedia ile aynı mahiyette İslam Peygamberini (s.a.v.) eşlerini, Kur’an-ı Kerim ayetlerini hedef alan “Şeytan Ayetleri” isimli bir kitap yazacaktır. İslam alemini tahrik amaçlı...

İngiliz yazarın bu girişimi öylesine bir çalışma değildir. Zira bu hesaplı bir İngiliz provokasyonudur. Bakın;
19. y.y’ın sonlarında, İngiliz parlamentosunda, İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone, kürsüye çıkar elindeki Kur’an-ı Kerim’i göstererek şunları söyler.

“Bu kitap Müslümanların elinde oldukça biz onlara gerçek anlamda egemen olamayız. Ne yapıp etmeli; ya Kur’an-ı ortadan kaldırmalıyız ya da onları Kur’an’dan soğutmalıyız.

2011 yılında ise Hollandalı Fanatik Sağcı Siyasetçi Geert Wilders “..İslam doğası gereği vahşi bir dindir. Bu yüzden Kur’an(-ı Kerim) yasaklanmalıdır” çağrısında bulunuyorken, Hollanda yargısı da bunu ifade hürriyeti olarak değerlendirdi.

Aynı tarihlerde Belçika’da ırkçı Flaman Menfaati Partisi liderlerinden Filip Dewin’ter de bir gösterici kitlesi ile, Lier kentinde bulunan bir İslam Kültür Merkezine “Avrupa’nın İslamlaşmasını Durdurun” sloganı ile bir yürüyüş düzenlemiş ve şu bildirimde bulunmuştu. “Bizler Osmanlı ve İslamiyet ile savaşan atalarımızın yolundayız...” (Haçlılar kastediliyor)
Alman Sosyal Demokrat Partisi üyesi Thilo Sarrazin, “Almanya Kendini Yok ediyor” isimli bir kitap yazmış. Kitabında Almanya’daki Müslüman göçmenleri, çözümlenmesi gereken bir sorun olarak ele almıştır. Burada da esasında sorun olarak görülen göçmenlerin inancı olan İslam’dır.

Almanya’daki ırkçı Neonazi saldırıları, özellikle de 1993 teki Solingen kentinde 5 Müslümanın evlerinde diri diri yakılması, yine 2009’da Dresten eyalet Mahkemesinde Alexsander Wiens isimli bir Neonazi katilinin, sırf İslam kimliği ve tesettüründen dolayı Mısırlı Merve el- Şerbi’ni isimli kadını mahkeme heyetinin ve ailesinin gözleri önünde bıçaklayarak öldürmesi, Thilo Sarrazin’lerin zihniyeti sonucu değil midir?

Allah düşmanı İngiliz yazar John Niven’de “Tanrı Algıları” isimli kitabından sonra (haşa) Hz. Muhammed (s.a.v.) ile ilgili de elinde bir taslak çalışmasının olduğunu, metni yazan arkadaşlarının bile çok korktuklarını, yayıncının tereddüdü yüzünden henüz yayınlanmadığını söylemiş. (2011)

Temmuz 2011’de Almanya’da bir camii ve Müslümanlara ait 6 bina ırkçı sağcılar tarafından kundaklandı.
Yine Temmuz 2011’de (Almanya’dan bir gün önce) Avusturya’da bir cami ve İslam Kültür Merkezinin önüne kesilmiş domuz başı bırakılmıştı.

Yine Temmuz 2011’de İngiltere’nin South Shields sahil kentinde , John White isimli 20 yıllık bir kilise müdavimi, kentteki cami kapısına bir domuz budu astı.

- Öyle ki temmuz ayında Norveç’te bir gençlik kampını basıp 76 kişiyi katleden aşırı sağcı İslam düşmanı, mason Anders Behring Breivik mahkeme ifadesinde; bu katliamdaki dehşetle İslamcı militanların Avrupa da yapacakları katliamların dehşetini gözler önüne sermek istedim” diyecek kadar İslam düşmanlığının ne boyutta olduğunu da göstermiş olacaktı..!
Tabi tüm bunları sadece münferit bazı olaylar olarak görmek de yanlış. Aslında bunlar genel Batı siyasetinin çuvala sığmayan mızrak uçlarıdır.
- Mesela Avrupa’daki şoven - sağ partilerin pek dışarıya yansımayan “MALTA KONGRELERİ” vardır. (Malta Şövalyelerini çağrıştırıyorlar. Bu aslında Irkçı Haider’in de bir özlemiydi.)

2010 da İtalya’da gizlice bir araya gelip birleşme kararı alan Avrupa’nın sağ ırkçı partileri, 2011 de ise Malta’da bir araya gelerek tek çatı altında birleşmeye karar veriyorlar. Bu partiler;

Avusturya özgürlük partisi, Belçika Vlaam Belong, İtalya Kuzey Ligi (İtalya’daki sağ partiler, İtalya Kuzey ligi ismi ile birleşmişler) Danimarka Ulusal Cephe Partisi gibi partilerdir. Bu birleşme de Avusturyalı Irkçı lider Heine Christian Strache başı çekti. Temel birleşme noktaları ise; İslam’ın Avrupa’da yayılmasının önüne geçmek ve Türkiye’nin AB’ye girişini önlemek. (Türkiye’nin AB’ye girişi onlara göre İslam’ın yayılımı amaçlıdır.)
 
- Avrupa’daki Hükümetlerin de İslam’a karşı aldıkları yasal önlemler vardır. İslami Tesettür, cami, minare, ezan, görünür alanda namaz kılmak, İslami usul- kesim gibi Avrupa’da İslami şiar sayılan pek çok duruma karşı yasal önlemler alınıyor.
 
- Nedense bu alanda Yahudi asıllı bir Macar göçmeni olan Fransa Devlet başkanı Nicolas Sarkozy başı çekiyor. Hungtinton’un en cesur tetikçisi ve en hırslı Haçlı şövalyesi Sarkozy.. (Fransa’da 6 milyon müslüman var)

Fransa’da Sarkozy döneminde Müslümanlara yönelik bir dizi ayrımcı önlem alındı ve bunlar Avrupa’da yerleştirilmeye çalışılıyor. Buna göre;

Tesettür amaçlı peçe, kadınlara yasaklandı. Dışarıda peçe takana para cezası var.

Okullarda kız öğrencilere zorunlu havuz uygulaması başlatıldı. (yüzme dersi mayolu zorunlu)

Domuz etine hayır denilmeyecek (vajeteryanlar hariç).
 

Başörtülü anne, çocuklarını muhafaza amaçlı okul gezilerine katılamaz.

Kadın hastaların, erkek doktorda tedavi görmeme istekleri kabul edilmeyecek.

Camiler yetersiz kalsa bile açık alanda namaz kılınmayacak.

Cinsel içerikli dersler zorunlu olacak.

(Tam bir Kur’an’ı kapat kadını aç siyaseti) bu yasaklar üzerine Sarkozy şu açıklamayı yapıyor “… İslam’dan zarar gören bir Fransız toplumunu kesinlikle kabul edemeyiz. Sınır koyacağız …(!) Biz Laik bir toplumuz. Laik bir ülkede EZANIN YERİ YOKTUR. BİR FRANSA İSLAMI OLMALIDIR… AMA FRANSA’DA İSLAM OLAMAZ…(Nasıl olacaksa)!?!?

Marsilya’da cami inşasına izin verilmedi. Nice şehrinde ise 11 yıldır Müslümanların cami olarak kullandığı bir bina, şehri yenileme bahanesi ile belediye tarafından istimlak edildi. Akıbeti meçhul..

- İsviçre referandumla ülkede minare yasağı uygulaması getirdi. Durumu Avrupa insan Hakları mahkemesine götüren Müslümanlar hayal kırıklığına uğradı. Çünkü AİHM’de İsviçre’yi halkı buldu. Minare yasağını onadı.

- Hollanda Don Bacco Koleji (Katolik) başörtüsü yasağı koydu. Harlem mahkemesi başörtüsü yasağını haklı buldu. Onadı.
- Hollanda “Hayvan Hakları Partisi (!) İslami usul -kesim yasağı için yasa tasarısı hazırlıyor.

- Hollanda da bir kurum tarafından Müslümanlar sürü içindeki kara koyunlar olarak afişe edilip açık alanda asılmıştı.
- Fransız yazar ve gazeteci Salvan Estibal’ın senaryosunu yazdığı kurgusal filmde (Yahudi-Müslüman ilişkileri bağlamında) Müslümanların kutsal saydığı yerlerde kuzu postu giydirilmiş domuzlar gezdiriliyor.

- Tüm bunların üzerine yine en alçakçasını ve aşağılığını siyonistler yaptı. İşgalci, siyonist DALLAL şirketi, piyasaya sürdüğü peçete ve tuvalet kağıtlarının üzerine, Tuğra stilinde, kaçan bir deve kuşu figüründe “BESMELE’yi” Arapça harflerle işledi. Daha sonra bu peçete ve tuvalet kâğıtlarını anlaşmalı olduğu lokantalara dağıttı.

Bunlara ilaveten, asıl Haçlı zihniyeti, kendini askeri alanda, askeri icraatlarda, NATO operasyonlarında gösteriyor.
- Afganistan ve Irak Operasyonlarını Haçlı seferi olarak ilan eden Başkan Bush’a ilk cevap ABD savunma bakanlığına askeri mühimmat üreten Michigan merkezli Trijicon adlı şirketten geldi. ABD askerlerinin piyade tüfeklerine takılan 800 bin adet dürbünün üzerine “İncil ayetleri” ile ilgili şifreli numaralar konuldu. JN8:12 (Yuhanna İncili, 8. Bölüm, 12. Ayet) / 2 COR 4:6 (2. Kariptililer, 4. Bölüm, 6 Ayet) gibi…

- İşgale ABD ile ortak katılan İngiliz ordusu ise, Afganistan’a gönderilecek askerlerin eğitimi için, atış poligonlarına cami maketleri yaptırdı. Atış talimleri cami maketleri üzerinde gerçekleştirildi. İğrenç skandal, Kuzey Yorkshire kentinde patlak verdi. Camilerin yeşil kubbeli olmasına da dikkat edilmiş.

- Hollanda askerleri’ de ABD, İngiliz ve diğer haçlı seferine katılan ülke askerleri gibi, Afganistan da zevk amaçlı yaptıkları işkence ve iğrençliklerin görüntülerini internet üzerinden yayınlamakta bir beis görmüyorlardı.

Bu liste daha da uzatılabilir. Burada önemli olan batılıların İslam’a ve Müslümanlara karşı taşıdıkları niyet, hissiyat ve halet-i ruhiyedir. Müslümanlar birbirilerini suçlayıp, birbirlerini tahrip edeceklerine, batıdaki haçlı ruhunun asla değişmediğini görmeliler. Batının İslam coğrafyasına yönelik siyasetinin ana kodlarını iyi okuyup analiz etmeliler. En önemlisi de ALLAH’ın (c.c) şu buyruğunu; “Müminler ancak kardeştirler” ile Resulullah(SAV) “Küfür tek millettir.” Hadisini iyi idrak etmelidirler. Allah’a (c.c) emanetsiniz .

-Not: (1) :Abdulkadir Turan, Selahaddin ( biyografik Roman) kitabı
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir