Fırat`ın doğusundaki özel hukuk
Bölgede son yaşanan olaylara katılan ve yapılan baskınlarda suçüstü yakalanan PKK`lilerin çıkarıldıkları mahkemelerce serbest bırakılması, bölgede sık sık dillendirilen `Paralel Yargı` iddialarını güçlendiriyor.
Siirt`te yol keserek kimlik soran, hendek kazan ve ellerindeki silahlarıyla beraber yakalanan, sonrasında evlerinde yapılan aramalarda da çok sayıda Molotof bombası, silah ve kamuflaj yelekleri bulunan PKK`lilerin Siirt`te çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakılmaları Türkiye`deki hukuk sistemini, çarpıklıkları, gizli odakları ve “Paralel Yargı” iddialarını bir kez daha gündeme getirdi.
Siirt`te yaşanan hukuk skandalının benzerleri bölgenin farklı illerinde olduğu gibi Batman`da yaşandı. Gözaltına alınan ve PKK`nin şehir örgütlenmesinde yer aldıkları iddia edilen 15 kişiden 4`ünün savcılıkta 11`inin ise mahkemede serbest bırakılması karanlık dehlizlerde kirli ilişkiler mi kuruldu sorularını akıllara getirdi.
Bu yaşanan hukuk skandallarına kamuoyundan tepki gelirken özellikle merkez medya, candaş medya, paralel medya diye adlandırılan basın kuruluşlarının özellikle bu konuyu gündeme getirmek istememeleri dikkat çekiyor.
Kimi basın kurumlarının 7 Haziran seçimlerinden önce gizli kapaklı ve daha sonra aleni bir şekilde PKK`nin sivil alandaki temsilcileriyle geliştirdikleri ilişkilerin de bu yayın politikasında etkili olduğu belirtiliyor.
Mesnetsiz suçlamalarla, fabrikasyon delillerle, sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin cezaevlerine konulduğu bir ülkede vuku bulan hukuk garabetleri hakkında Adalet Bakanlığının sessiz tutumu ise şaşkınlıkla izleniyor.
Adalet dağıtması beklenen kurumlarda yaşanan çifte standart, kanunların tersyüz edilmesi nevzuhur olaylar değil. Ama özellikle emniyet ve yargıda gerçekleştirilen “Paralel Yapı” operasyonlarından sonra Fırat`ın doğusuna sürülen emniyet ve yargı mensuplarının gelinen noktada önemli rol üstlendikleri iddia ediliyor.
İslami sivil toplum kuruluşlarına yönelik kurulan komplolar, emniyet içerisine çöreklenmiş karanlık odakların ürettiği suç unsurlarıyla mahkûm edilen mütedeyyin kişilerin yaşadığı mağduriyetler hafızalarda tazeliğini koruyorken, toplumda kaos oluşturanların adliye binalarından ellerini kollarını sallayarak çıkmaları ışıksız odalarda ne gibi işbirliklerin kurulduğuna ışık tutuyor. Kamuoyu, gelinen bu son süreçte kirli ve karanlık odakların dayanışmasını artık daha net görüyor.
Adalet kurumlarındaki zihni çarpıklıktan kaynaklanan hukuksuzlukları, yakın geçmişte Mustazaf-Der`in kapatılmasına yönelik üretilen komplo ile bölgede etkinlik gösteren ve büyük bir tabana hitap eden İslami STK`ların illegal hukuk yöntemleriyle nasıl muhasara altına alınıp mahkûmiyet kararları verildiğini değerlendiren Mustazaflar Cemiyeti Genel Başkanı A. Gani Orhan, dikkat çekici ifadelerde bulundu.
“Kurt kuzuyu yemeyi bir kere aklına koymuştu”
Komploların çok bariz bir şekilde düzenlendiğini ve bu komploların herkes tarafından görülebilmesi için çok çaba sarf ettiklerini söyleyen Orhan, “Ancak kurt kuzuyu yemeyi bir kere aklına koymuştu. STK`ları suçluymuş gibi göstermek için çok derin ve kirli bir ilişki ağı kurulmuş, polis ve yargının oluşturduğu ortak bir komplo ile amaçlanan hedefe ulaşılmıştı.” dedi.
İslami sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları her türlü etkinliğin yasal izinler çerçevesinde düzenlendiğini belirten Orhan, suç teşkil etmeyen etkinliklerin ‘maharetli polisler` eliyle nasıl bir suç unsuru haline getirildiğine şahit olduklarını söyledi.
Orhan, suç ihdas edilerek kurulan komploların en bariz örneğini Mustazaf Der`in kapatılması sürecinde ve Ankara ile başlayarak Adıyaman Vahdet-Der ve Elazığ İhya-Der`e uzanan mesnetsiz suçlamalarda, mahkûmiyetlerde gördüklerini belirtti.
Bölgede kaos çıkaranlar adliyelerden salınırken, düzenledikleri etkinliklerle milyonların gönlünde taht kuran İslami STK`lara yönelik toplum içerisinde olumsuz bir algı oluşturulma çabasına dikkat çeken Organ, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanları katlettikleri silahları ile yakalananlar serbest bırakılıyor”
“İhtiyaç sahibi aileler için kermes etkinlikleri, Gazze`ye saldıran İsrail`i kınamak için yapılan basın açıklamaları, Kutlu Doğum programları ve benzeri organizasyonlar düzenledikleri için İslami STK yönetici ve üyeleri kimi malum hâkimler tarafından cezalara çarptırıldı, yüzyılı aşan cezalara mahkûm edildiler. Onlara soracak olursanız adaletin gereğini yerine getiriyorlar. Oysa elinde pankartlarla değil, dikkatinizi çekiyorum! İnsanları katlettikleri silahları ile yakalanan, örgüt adına yollara hendek kazan, evlerinde bombalarla yakalanan insanlar, bugün bu hâkimler tarafından serbest bırakılıyor. Bu mudur adalet? Bunu sormak ve her vicdan sahibinin insafına havale etmek istiyorum.”
“Bu kişilerin mahkeme ve savcılar tarafından bırakılmalarını kamuoyu sorguluyor”
Gerek Siirt gerekse de Batman`da gündeme gelen ve suçüstü yakalanmalarına rağmen hâkim ve savcılar tarafından salıverilen PKK`lilerin durumlarına dikkat çeken Orhan, serbest bırakılan kişiler hakkında şu soruların cevap bulması gerektiğini söyledi: “Salıverilen PKK`lilerin tutuklanmaları için gerekli tüm hukuki deliller mevcut olmasına rağmen mahkeme ve savcılar tarafından bu kişilerin bırakılmalarının sebebini kamuoyu sorguluyor. Bu durum Adaletin gereği mi? Hâkim ve savcıların hoşgörüsü mü? yoksa seçim süreci ile başlayan ve paralel ile PKK/HDP arasında yapılan anlaşmamanın bir gereği mi? Bu sorular cevabını bulmalı.”
Siirt`te suçüstü yakalanıp mahkemeye sevk edilen PKK`lilerin salıverilmesiyle ilgili konuşan Orhan, yakalanan ancak işledikleri eylemlerin suç kapsamında olmadığı değerlendirilerek serbest bırakılan kişilerin işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Bu şahısların, Yeni Mahalle eski Devlet Hastanesi civarında kimlik kontrolü yaptıkları MOBESE kameralarıyla tespit edildi. Ancak bu onların suçlu olarak kabul edilmesine yetmedi.
Hendek kazıp silahlarıyla beraber yakalananlar serbest
PKK`nin üst düzey yöneticilerinden Y.K ve B.K silahlı eylem hazırlığındayken onlara yardım ve yataklık ettiği belirtilen ve bunlardan aldığı talimatları doğrultusunda kenar mahallelere hendek kazan M.A, üzerindeki silahlarla birlikte yakalandı. Ancak suçlu olarak kabul görülmeleri için bu da yeterli görülmedi.
Silah ve Molotof bombalarıyla yakalananlar serbest
Sokak olaylarını tertip ettiği ve olaylarda kullanılmak üzere bulunduğu ev de çok sayıda Molotof bombası ve bunların yapımında kullanılan malzeme, sokak olaylarında kullanılmak üzere bir adet silah ve PKK üyelerince kullanılmak üzere hazırlanan 130 adet kamuflaj yelekle yakalanan M.B. de suçlu olarak kabul edilmedi ve salıverildi.
PKK`li olmakla suçlanan H.K, savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklanma talebi ile sevk edildiği mahkemece serbest bırakıldı. Açık bir şekilde suç teşkil eden durumları olmasına rağmen suçlu olarak kabul görmedi.
Çocukları ailelerinden alıp dağa kaçıranlar serbest
Çocukları kaçırılan ailelerin şikâyeti ve ihbarı üzerine Conkbayır Mahallesi`nde yapılan operasyonlarda, HDP`li Siirt Belediyesi Meclis Üyesi Şemsettin Aykaç ve Mehmet Emin Koyuncu örgütün dağ kadrosuna eleman kazandırdıkları suçlamasıyla tutuklandı. Ailelerin çocuklarını örgüte teslim etmek üzere kaçırdıkları şeklindeki ifadelerine rağmen Sebahat Arslan (22) ve Cemil Teknik (29) ise serbest bırakıldı. Yaptıkları ve ifadeleri suç kapsamında değerlendirilmedi, suçlu olarak kabul görmediler.
Yol kontrolü yapanlar serbest
Siirt`in Eruh ilçesi yolunda MOBESE kamera görüntülerinde ellerinde Molotoflarla yol kesip kimlik kontrolü yapan şahısların görülmesi üzerine yapılan operasyonda yakalanan yüzü maskeli 5 PKK`li de mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Suçlu olarak kabul görmedi.”
“Malum hâkimler bu insanlara gidin başka eylemlerde bulunun ruhsatı veriyor”
Verdiği bu örneklerin akla ziyan değerlendirmeler olduğunu ve bir hukukçu olarak bu durum karşısında söyleyecek söz bulamadığını belirten Orhan, tüm bu insanların suçlu olmadığına kanaat eden malum hâkimlerin, bu insanlara adeta gidin başka eylemlerde bulunun ruhsatı verdiklerini ve bu tavırlarıyla bundan sonra işlenecek suçlara zemin hazırladıklarını söyledi.
“Tüm bunlar hukuk adına işlenmiş cinayetlerdir”
Yaşanan hukuksuzlukların izahatını birilerinin yapması gerektiğini belirten Orhan, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Az önce saydığım bariz suçları suç saymayan malum hukuk, 90`lı yıllarda bu topraklarda camiye gidip Kur`an dersi vererek insanların ıslahı için çalışan Müslümanları müebbet hapislere mahkûm ettiler. Bilgisayar ortamında ihdas edilmiş komplo ve bilgisayar çıktıları üzerinden on binlerce insan mağdur edildi, edilmeye de devam ediyor. Günlerce işkenceler altında, zorla imzalattırılan ifadeler üzerinden insanlar mahkûm edildi. Hiçbir şekilde suç teşkil etmeyen ifadeler ve yalan yanlış beyanlar ile Müslümanların evleri basıldı, insanlar zan ve töhmet altında bırakıldı. Bunların bir izahı olmalı. Tüm bunlar, hukuk adına işlenmiş cinayetlerdir. Bunların böyle değerlendirilmesi gerekir.” dedi. (İLKHA)