• DOLAR 34.65
  • EURO 36.607
  • ALTIN 2938.339
  • ...
Filistinli bebeğin yakılmasının ardından gerilim tırmanıyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

KUDÜS - Yahudi yerleşimcilerce Filistinli bir bebeğin yakılarak öldürülmesinin ardından bölgede tansiyon düşmüyor.

Yerleşimcilerin Perşembe gecesi Batı Şeria'nın Nablus şehrinde, Filistinli bir ailenin evini yakarak Ali Devabişe isimli 18 aylık bir bebeğin ölümüne neden olduğu saldırının ardından çıkan olaylarda 2 Filistinli hayatını kaybetti, onlarcası yaralandı.

Filistin ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açan saldırı, akıllara geçtiğimiz yaz Yahudi yerleşimcilerce kaçırıldıktan sonra canlı canlı yakılan Muhammed Abu Hudayr'ı getirdi. Doğu Kudüs'teki bir caminin önünde sabah namazını beklerken yerleşimcilerce kaçırılan 16 yaşındaki Abu Hudayr, daha sonra ormanlık bir alanda yakılmış olarak bulunmuştu. Yapılan otopside Abu Hudayr'ın canlı olarak yakıldığı tesbit edilmiş, uluslararası toplumdan gelen baskıların ardından yakalanan Yahudi yerleşimciler suçlarını itiraf etmişti.

Abu Hudayr kaçırılmasının ardından Kudüs'te çıkan olaylar haftalarca sürmüştü. İsrail askerleriyle çatışan yüzlerce Filistinli genç yaralanmış, yüzlercesi de gece baskınlarıyla gözaltına alınmıştı.

Binlerce kişi İsrail askerleriyle çatıştı

Filistinlilerin işlediği iddia edilen saldırılarda, genellikle zanlıları öldüren ve evlerini bomba ile havaya uçuran ya da yıkan İsrail'in, suç işleyen birçok Yahudi yerleşimciyi ise geçmişte "akli dengesinin yerinde olmadığı için cezai ehliyetinin bulunmadığı" gerekçesiyle salıvermesi, siyonist yönetime karşı öfkenin daha da artmasına neden oluyor.

Ali Devabişe isimli bebeğin yakılmasını protesto etmek için cuma gününden beri sokaklara dökülen binlerce Filistinli, Batı Şeria'nın Nablus, Cenin, Ramallah ve El Halil gibi birçok şehrinde İsrail askerleriyle çatıştı.

Suçluların yakalanarak cezalandırılması ve bu tür saldırıların önüne geçilmesi talebinde bulunan Filistinlilere gerçek mermi, ses bombası, gaz ve tazyikli suyu ile de müdahale eden İsrail askerleri, son üç günde 2 kişinin ölümüne neden olurken, onlarca kişiyi de yaraladı.

İsrail askerlerinin, cuma günü Gazze sınırında Muhammed el-Mısri (17) isimli bir Filistinliyi vurarak öldürmesi, cumartesi günü de Ramallah'ta düzenlenen gösteriye gerçek mermiyle müdahalesinde Leys el-Halidi'nin (21) hayatını kaybetmesine neden olması, Filistinlilerin öfkesini daha da arttırdı.

İsrail işgal güçleri, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da hemen hergün sürdürdüğü ev baskını ve gözaltı eylemlerine de hız kesmeden devam ediyor.

Aksa'ya yaş sınırlaması

Ayrıca İsrail askerleri, Ali Devabişe'nin yakılarak öldürülmesinin ertesi günü Filistinlilerin protesto gösterilerini önlemek için Mescid-i Aksa'ya 50 yaş altı erkeklerin girmesini yasakladı.

Aksa'nın içerisinde bulunduğu surlarla çevrili "Eski Şehir" bölgesi etrafında kontrol noktaları oluşturan askerler, tek tek kimlik kontrolü yaptı. Bu esnada şehir, polis helikopterleri ve balonlara yerleştirilen kameralarla da aralıksız olarak izlendi. Yüzlerce İsrail askerlerinin yanı sıra atlı polisler ve tomalar da şehrin çeşitli yerlerinde hazır bekletildi. Aksa'ya girmelerine izin verilmeyen Filistinliler cuma namazını cadde ve sokaklarda kılmak zorunda kaldı.

Filistinli grupların tepkisi

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ali Devabişe isimli bebeğin yakılması ve İsrail'in işlediği diğer suçlarla ilgili Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) başvuracaklarını söyledi.

"İsrail, yerleşim faaliyetlerini teşvik ederek, Batı Şeria ve Kudüs'ün her yerinde konut inşasına izin vererek yerleşimcileri bu eylemler konusunda cesaretlendiriyor" diyen Abbas, son saldırı ile "Yahudi yerleşimcilerin suçlarına bir yenisi daha eklendiğini" kaydetti.

İsrail'in işlediği suçlarla ilgili hazırladıkları suç dosyasını UCM'ye göndereceklerini belirten Abbas, "Bir bebeğin yakılarak öldürülmesi çok çirkin bir olay. Bu bir insanlık karşıtı suçtur, savaş suçudur" ifadesini kullandı.

Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal de, Yahudi yerleşimcilerin Nablus'ta Filistinlilere ait evi ateşe vererek bir bebeğin ölümüne yol açtığı olayın sorumlusunun İsrail yönetimi olduğunu belirtti.

Meşal, Yahudi yerleşimciler tarafından yakılarak hayatını kaybeden bebek Ali Devabişe olayına ve son zamanlarda Mescid-i Aksa'ya yönelik tekrar eden saldırılara gereken karşılığın verilmesi ve "direnişi" tırmandırma çağrısında bulundu.

Öte yandan Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın sözcüsü Ebu Ubeyde ise yaptığı yazılı açıklamada, Yahudi yerleşimcilerin Filistinli ailenin evine yönelik saldırısına sessiz kalmayacaklarını kaydetti.

Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı İsmail Heniyye de, İsrail'in tekrarlanan saldırılarını püskürtmek için Filistinli tüm tarafların üzerinde mutabık kalacağı "stratejik formül" geliştirme çağrısında bulundu.

Heniyye, "Tüm Filistinli gruplar ve güçler, İsrail'in tekrar eden saldırılarına karşı koyabilmek ve direnişi güçlü kılmak için milli vizyon ve strateji üzerinde fikir birliğine varmalı" ifadelerini kullandı.

İslami Direniş Hareketi (Hamas), İslami Cihad Hareketi ve El-Ahrar Hareketi de ortak bir açıklama yaparak,  Filistin yönetimine, "İsrail ile arasındaki güvenlik koordinasyonunu bir an önce sonlandırması" çağrısında bulundu.Filistin yönetimi, Oslo anlaşmasına dayanan "güvenlik işbirliği anlaşması" ile zaman zaman İsrail güvenlik güçleri ile istihbarat paylaşımında ve bazı ortak faaliyetlerde bulunuyor. Bu durum, Filistinli diğer direniş guruplarının yoğun tepkisini çekiyor.

Uluslararası toplumdan kınama ve adalet çağrısı

Yahudi yerleşimcilerin 18 aylık Ali Devabişe'yi yakarak öldürmesine uluslararası toplum da sert tepki gösterdi. BM ve AB gibi uluslararası kuruluşlar ile birçok devlet tarafından konuya ilişki yapılan açıklamada, saldırı kınanarak saldırganların biran önce yakalanması çağrısı yapılırken, İsrail'in, işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü yerleşim yerleri inşaa faaliyetleri de eleştirildi.

Birleşimiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun saldırıyı kınayarak, saldırganların bir an önce adaletin önüne çıkarılmasını istedi. Ban, "İsrailli yerleşimcilerin defalarca uyguladığı şiddet eylemlerinden hesap sorulmaması yine vahşi bir olaya neden olmuştur. Buna son verilmeli" diyerek İsrail yönetimine yüklendi.

İsrail ve Filistinli taraflara barış müzakerelerine dönme çağrısında da bulunan Ban, daha fazla can kaybı yaşanmaması için gerginliğin azaltılmasını istedi.

Avrupa Birliği: "Yerleşimci şiddetine toleransımız yok"

Avrupa Birliği'nden (AB) yapılan açıklamada da, Filistinlilere uygulanan yerleşimci şiddetine AB'nin hiç toleransı olmadığı vurgulanarak, "Bu korkunç suçun faillerinin adaletin önüne çıkması için tam ve hızlı bir inceleme yapılması gerekiyor" ifadesi kullanıldı.

AB'nin, İsrail'in yerleşim politikalarına karşı olduğu ve bu politikalarının çözümü tehdit ettiği vurgulanan açıklamada, bölgede hukukun somut bir şekilde uygulanması gerektiğine dikkat çekildi.

Açıklamada ayrıca, bu ve benzer korkunç saldırıların taraflar arası şiddeti artırabileceği ve bölgeyi çözümden uzaklaştıracağı anımsatılarak, taraflara itidal çağrısında bulunuldu.

ABD'den saldırıya ilişkin yapılan açıklamada  "Bu ahlaksız bir terör saldırısını olabilecek en güçlü terimlerle kınıyoruz" ifadesi kullanılırken, diğer birçok dünya devleti de olayı sert bir şekilde kınadı.

Arap Birliği de, olayın şeffaf ve tarafsız bir şekilde soruşturulması için Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde uluslararası bir komite oluşturulmasını talep etti.

Arap Birliği'nin " Filistin ve İşgal Edilmiş Arap Toprakları'ndan" sorumlu birimi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Arap Birliği, acil olarak işgal edilmişFilistin topraklarının ziyaret edilmesi, bu çirkin suçun şeffaf, tarafsız bir şekilde soruşturulması ve sorumluların belirlenmesi için BM bünyesinde uluslararası komite kurulmasını talep ediyor" ifadesine yer verildi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada da, "İsrail'in işgali altındaki Batı Şeria`nın Duma köyünde bir Filistinli aileye karşı gerçekleştirilen ve bir bebeğin ölümüyle sonuçlanan alçakça saldırıyı lanetliyoruz. İsrail`in, vahşi terör saldırısının faillerini bir an önce yakalayarak adalet önüne çıkarmasını bekliyoruz" denildi.

İsrail'den "katiller bulunacak" sözü

İsrailli yöneticiler, uluslararası toplumdan gelen baskılar ve Filsitinlilerin protestoları karşısında "katillerin bulunacağı" sözünü verdi.

Siyonist işgal devleti Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Devabişe bebeğin hayatını kaybetmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Yasal sistem katilleri bulup adaletin önüne çıkaracaktır" dedi.

Adalet talebinde bulunan Filistinlileri uyarmaktan da geri durmayan Rivlin, "Birilerinin kendinini kanunun yerine koyarak şiddet içeren davranışlarda bulunması teröristlere verilmiş bir ödül olacaktır" diye konuştu.

Rivlin, "Kendi halkımdan terörizmi seçenlerden ve insanlığını kaybedenlerden dolayı acı hissediyorum. Onların yolu İsrail devletinin yolu değildir" ifadelerini kullanarak, İsrail yönetimine gelen eleştirileri hafifletmeye çalıştı.

Öte yandan siyonist işgal devleti Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, Yahudi yerleşimcilerin düzenlediği saldırının ardından Filistinliler tarafından gelecek muhtemel tepkilere karşı güvenlik önlemlerinin artırılması talimatı verdi.

"Söz değil eylem" beklentisi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, 'terörizm ve nefret suçlarına karşı sıfır tolerans' politikası izleyeceklerini açıkladı.

Devabişe bebeğin yakılması ve Batı Kudüs'teki "Eşcinsel Onur Yürüyüşü"ne yapılan bıçaklı saldırıya atıfta bulunan Netanyahu, "Yakın zamanda iki iğrenç saldırıya tanıklık ettik. Bu saldırılara karşı bizim politikamız 'sıfır tolerans' olacaktır" dedi. 

Netanyahu, "Hangi taraftan gelirse gelsin nefret, fanatizm ve terörizmle güçlü bir şekilde savaşmaya kararlıyız" ifadesini kullandı.

İsrail muhalefitinden ise Netanyahu'ya "konuşmayı bırakıp eyleme geçmesi" çağrısında bulundu. İsrail ana muhalefet lideri İzak Herzog, "Eğer ben başbakan olsaydım sadece kınamada bulunmakla yetinmezdim. Yumruğumu masaya vurur ve güvenlik güçlerine 'Suçluları bulun' emri verirdim" dedi.

Yahudi yerleşimcilere 'idari tutuklama' yolu açıldı

Öte yandan, İsrail kabinesi aldığı bir kararla, Filistinliler için kullanılan "idari tutuklama" yönteminin Yahudi yerleşimcilere de uygulanmasını onayladı.

İsral kabinesinden dün yapılan yazılı açıklamada, Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria'da, Filistinli bir ailenin evini yakarak 18 aylık bir bebeğin ölümüne neden olduğu saldırının her açıdan "bir terör saldırısı" olarak görüldüğü vurgulandı.

"Kabine, suçluların yakalanması ve benzer olayların önlenmesi için güvenlik güçlerine gerekli tüm adımları atması talimatını vermiştir" denilen açıklamada, bu adımlar arasında "idari tutuklama" uygulamasının da bulunduğu kaydedildi.

İsrail istihbaratı, gizli güvenlik bilgilerine dayanarak "idari tutuklama" adı altında Filistinlileri 1 ila 6 ay alıkoyabiliyor. Tutuklunun İsrail güvenliği için tehlike teşkil ettiğine karar verilmesi halinde askeri hakim, suç isnadında bulunmadan tutukluluk süresini 5 seneye kadar uzatabiliyor.

İsrail'de "şiddet karşıtı" gösteriler

Öte yandan pazar günü Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa'nın da aralarında bulunduğu birçok şehirde "şiddet karşıtı" gösteriler yapıldı. 

Gösterilerde Yahudi yerleşimcilerce Filistinli aileye düzenlenen saldırının yanı sıra perşembe günü Batı Kudüs'teki "Eşcinsel Gurur Yürüyüşü"ne yapılan saldırı da protesto edildi. 

Yahudi yerleşimcilerin yaktığı evde hayatını kaybeden Ali Devabişe isimli Filistinli bebeğin amcası da Tel Aviv'deki gösteriye katıldı. "Şimdi Barış" ismi verilen gösteride bir konuşma yapan amca Nasır Devabişe, "Netanyahu başsağlığında bulundu ama biz Filistin köyleri için koruma istiyoruz" dedi

Acılı amca, "O daha 18 aylıktı. Ali neden öldürüldü? Yerleşimcilere ne yapmıştı?" diye sordu.

Gösteriye katılan eski İsrail işgal devleti Cumhurbaşkanı Şimon Perez de, "Yahudi terörizmi demokrasimizin altını oyuyor, bu ülkeyi üzerine temellendirdiğimiz adaleti zedeliyor" dedi.

Kudüs'teki gösteriye ise işgal devleti Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin de katıldı.

İsrailli yöneticilerin "suçluların bulunarak cezalandırılacağı" yönündeki vaatlerininin bir an önce hayata geçirilmesini isteyen Filistinlileri ise, geçmişte yaşanan benzer olaylara bakarak bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği kaygısını taşıyor. İsrail yönetiminin Filistinlilere uyguladığı "ev yıkma ile zanlıları infaz etme" yöntenini Yahudi yerleşimcilere uygulamaması ve suçluların yakalanmasında işi ağırdan alması ise adalet duygusunu iyice zedeliyor.

Batı Şeria'da Filistinlilere ait evin kundaklanmasının, "Yahudi şeriatının öğretilerini uygulama çabası kapsamında gerçekleştiği" öne sürüldü.

Resmi İsrail Radyosu'nun ismini vermek istemeyen güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde Nablus'un Duma beldesindeki saldırının faillerinin radikal bir Yahudi grubuna bağlı olduğunu ifade edilerek, "Bünyesinde birçok Yahudi yerleşimcinin bulunduğu bu grup, Yahudi şeriatının hükümlerine dayalı teokratik bir sistem kurulması için çalışıyor" denildi.

Söz konusu radikal grubun, şiddet ve terör eylemleri düzenlemeye çalıştığı belirtilen haberde ayrıca Şabak (İç İstihbarat Birimi) ve polis güçlerinin, bu grubun aşırı yönelimleri ile faaliyetlerindeki değişimi fark ettiği, mensuplarının yakalanması için yoğun şekilde çalıştığı kaydedildi.

İsrail makamlarının daha önce bu gruba ilişkin bir açıklma yapmadığı bildirildi.

Yahudi yerleşimcilerin perşembe gecesi Nablus kentinin güneydoğusundaki Duma beldesinde Filistinlilere ait bir evi ateşe vermesi sonucu çıkan yangında Ali Devabişe isimli bir bebek hayatını kaybetmiş, anne ve babası yaralanmıştı. Saldırı, Filistin ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açmıştı. 

Yahudi yerleşimcilerin Perşembe gecesi Nablus kentinin güneydoğusundaki Duma beldesinde Filistinlilere ait bir evi ateşe vermesi sonucu çıkan yangında Ali Devabişe isimli bir bebek hayatını kaybetmiş, anne ve babası yaralanmıştı.

Perşembe günü de Batı Kudüs`te "Eşcinsel Gurur Yürüyüşü" düzenleyen İsrailli gruba bir Ortodoks Yahudi tarafından bıçaklı saldırı yapılmış, 6 kişi yaralanmıştı.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir