Şükrü Gündüz  Doğruhaber

Fatih Çarşamba`da uzun yıllardır terzilik yapan, esnaflarla aynı zamanda bir peygamber mesleği olan terziliği ve İslami giyime olan rağbeti konuştuk. Aslında bir peygamber mesleği olan terzilik, peygamberlerin davetini insanlar üstünde ete kemiğe büründürüyor. İnsanların giyimi aynı zamanda insanın yaşam tarzını da şekillendiriyor. İnsanlar sürekli güzel elbise modelleri peşinde koşuyor. Ama elbisenin nasıl bir emekle ve dikişlerin milim milim işlenmesiyle bir araya geldiğine dikkat etmiyor.

MESLEK SAHİBİ OLMAYAN PEYGAMBER YOK
Uzun yıllardır bu mesleği yapan terziler çırak bulmakta zorlanıyor. Çünkü birçok insan çocuğumu okula göndereceğim diye terzilik ve benzeri meslekleri öğrenmesi için çocuklarını çıraklığa göndermiyor. Böyle düşünüyorsanız çocuğunuza en büyük zararı siz verebilirsiniz. Bütün peygamberlerin bile bir mesleği vardır. Peygamberlerin, terzilikten, marangozluğa, demir ustalığından tutun çobanlığa kadar mutlaka bir meslekleri vardı. Okul okuyup bir meslek öğrenmeyen çocuklar, okulları bitince bir işe giremeyince vasıfsız bir insan olarak ortada kalıyor. Görüştüğümüz terziler bir hayat tecrübesi olarak anne-babalara o işi yapmasa bile çocuklarına mutlaka bir meslek öğretmeleri tavsiyesinde bulundu.

BİRÇOK YERDEN GELEN MÜŞTERİLERİMİZ VAR
26 yıldır terzilik yapan Mustafa Özkılıç, Türkiye`nin birçok ilinden Avrupa`dan bile müşterileri olduğunu söylüyor. Özkılıç, “İlkokuldan sonra çalışmaya başladım. Diyarbakır`dan çalışmak için İstanbul` a geldim. Burada tanıdıklar vasıtasıyla bir konfeksiyon atölyesinde çalışmaya başladım. Daha çok dindar kesime hitap ediyoruz. Dünyanın dört bir yanından gelen müşterilerimiz oluyor. Türkiye`de, Şırnak`tan, Edirne`ye kadar müşterilerimiz var. Yine Avrupa`da İsveç`ten tutun Almanya`ya kadar müşterilerimiz var. Sünnete uygun olarak giyinmeye önem veren kişiler buraya mutlaka uğruyor. Yabancı olarak gelenlerin dilini bilmesek de onlarla anlaşıyoruz” diye konuştu.

SÜNNETE UYGUN GİYİNMEK İNSANIN AYIPLARINI ÖRTÜYOR
Terziliğin bir peygamber mesleği olduğunu söyleyen Özkılıç, onun için peygamberlerin tavsiye ettiği giyim şeklini tavsiye ediyoruz diyerek şöyle konuştu: “Müslüman sünnete uygun giyinmelidir. Onun için dar elbiseler giymemesi gerekiyor. Giyenler yanlış yapıyor. Dışarda herkes giyinmiş bir şekilde geziyor. Kimse çıplak gezmiyor. Ama giyinip de çıplak olan çok insan var. Bizim mesleğimiz bir peygamber mesleği olduğu için, peygamberlerin emrettiği giyim şeklini tavsiye ediyoruz. Sünnete uygun olan elbiselerde insanın vücut hatları belli olmuyor, insanların ayıplarını örtüyor”

GİYİM ŞEKLİ İNSANIN İÇİNİ DIŞINA YANSITIYOR
Giyinmenin sadece zevk ile alakalı bir durum olmadığını belirten Özkılıç, “İslam`a uygun kıyafetleri tercih edenler, içim Müslüman ise dışım da Müslüman olmalı diyerek sünnete uygun giyiniyorlar” dedi. Özkılıç, “26 yıldır bu mesleği yapıyorum. Mesleğimizde her kişilikten insanla muhatap oluyoruz. Kimi insanlar geliyor resmen insanın sabrını zorluyor, insan böylece sabrı öğreniyor. Her insanla aynı şekilde muhatap olmuyoruz. Kimi deli doludur. Kimi mütevâzidir. Kimisi de çok alıngandır. İnsanın içi dışına yansıyor. İnsan bir pamuk gibidir. Ters bir kelime onu incitir. Çünkü çok mütevâzidir” şeklinde konuştu.

GENÇLER VASIFSIZ OLARAK ORTADA KALIYOR
Çırak bulmakta zorlandıklarını söyleyen Özkılıç, ailelere, çocuklarını okula göndermekle beraber bir meslek öğretmeleri tavsiyesinde bulunarak şöyle konuştu: “Gençler bu mesleğe yönelmiyor. Okuyup profesör, doktor, öğretmen olacak diye düşünenler var. Çocuk okuyup bir iş sahibi olamayınca yirmi yaşında hiçbir mesleği olmadan ortada kalıyor. O yaştan sonra çocuk vasıfsız bir işçi olarak çalışıyor. Çünkü çocuk o yaştan sonra gelip çıraklık yapıp bir meslek sahibi olamıyor”

PADİŞAHLIĞI BIRAKIP AYAKKABICILIK YAPMADILAR
“Osmanlı padişahlarında fırıncı, hattat ve marangoz olan vardı. Onlar padişahlığı bırakıp o mesleği yapmadılar” diyen Özkılıç, “Aileler çocuklarını okula göndersin ama eskiden olduğu gibi çırak olarak bir yere verip bir meslek sahibi olmasını sağlasınlar. Çocuk okuyup bir meslek sahibi olduğunda bile öğrendiği işin ona bir zararı yok” diye konuştu.

BİR USTANIN ELİNDEN YETİŞMEK GEREKİYOR
20 yıldır bu mesleği yaptığını söyleyen Abdulvahap Gürler de terzilik mesleğine çıraklıktan başladığını söyledi. Gürler, “Terzilik mesleği çekirdekten yetişme ile olur. Bir ustanın elinden yetişmek gerekiyor. Terzinin yanında çıraklık yapılınca ölçerek-biçerek-keserek bu iş öğrenilir. Terzilikte ve insan hayatında ölçü çok önemlidir” dedi.

İSLAMİ KESİME HİTAP EDİYORUZ
Daha çok İslami kesime hitap ettiklerini söyleyen Gürler, “Daha çok cübbe, şalvar ve bol pantolon dikiyoruz. Hazır elbiseler dar olduğu için birçok kişi pantolon diktiriyor. Eskiden iki üç pileli pantolonlar vardı. Şimdi böyle pantolonlar üretilmiyor. Medreselerde okuyan öğrencilerin kıyafetlerini dikiyoruz.  Ciddi bir rağbet var. Terzilere İslami camia hariç rağbet daha az diyebilirim. İnsanlar genellikle hazır giyime yönelmiş durumda” diye konuştu.

TERZİLİK İNSAN FITRATINA HİTAP EDİYOR
Giyimin insanların yaşam tarzını da değiştirdiğini ifade eden Gürler, “Giyim bir yaşam tarzıdır. Örneğin bazı müşterilerimiz geliyor, kot pantolonu çıkarıp geniş pantolon alıyor. Sadece pantolonu değiştirmekle kalmıyor. Yaşamı da değişiyor. Klasik ve dar kesim pantolon isteyen müşteriler olunca huzursuz oluyorum. Terzilik aynı zamanda bir fıtrat mesleğidir. Fıtrata hitap ediyor” şeklinde konuştu.

BİZDE MÜŞTERİ MEMNUNİYETSİZLİĞİ DİYE BİR ŞEY YOK
“Terzilikte müşteri memnuniyetsizliği diye bir şey yok” diyen Gürler, “Farklı tip insanlarla karşılaşıyoruz. Kimi müşteri bol olsun istediğiniz gibi dikin derken, kimi müşterilerimiz de simetri hastalığı. Paça istediğinden bir milim bile dar olunca bu niye dar oldu diyor. Dışarda hazır ve dar elbise giyenler bile, evde giymek için geniş pantolon ve şalvar diktiriyor. Günlük hayatında rahat giyinmek istiyorlar ama çevrenin etkisiyle ve işteki konumlarını buna engel olarak görüyorlar” ifadelerini kullandı.

TERZİLİK FITRAT MESLEĞİDİR
Terziliğin fıtrat mesleği olduğunu söyleyen ve insanlar ile hayvanlar arasındaki farklarının giyinmeleri olduğunu belirten Özkılıç, “Hayvanlara elbise dikilmez, ama insanlara dikilir. Herkes giyinmek zorundadır. Terzilik bana, nasıl muhatap olacağımı öğretti. İnsanlarla nasıl geçinileceğini ve iyiliği öğretti. Maddi olarak da benim mesleğim beni kimseye muhtaç etmediği gibi gerektiğinde birilerine destek olup yardımcı olabiliyorum” dedi.

HAZIR GİYİM İNSANLARI TEKTİPLEŞTİRİYOR
Hazır giyimin insanları tektipleştirdiğini ifade eden Özkılıç, “Ama terzilik öyle değil. Terzilik insanları daha özelleştiriyor. Terziye gelen bir insan kendisini daha özel hissediyor. Terziden kendisine elbise diken, benim giydiğim elbisenin aynısını kimse giyemez diyebiliyor. Ama hazır giyimde en pahalı markayı giyinen kişinin aldığı elbiseyi başkası da alıp giyebiliyor. Kendini seven ve özen gösterenler, kendilerine özel elbise diktirip giyinmeyi seviyor. Birçok kişinin özel terzileri var” ifadelerini kullandı.

PEYGAMBERLER GİYİNİN DİYE UYARIYOR TERZİLER GİYDİRİYOR
“Peygamberler insanları uyarıp günah işlemelerine engel olmuş. Terziler de insan vücudunun ayıbını örtüyor” diyen Özkılıç, “Peygamberler insanları uyarırken, terziler de insanları giydiriyor. Bize gelen müşterilerimizden bazıları ben hazır olarak satılan dar elbiselerden bıktım bu elbiseler benim yaşantımı kısıtlıyor diyor. Geniş elbise giyince ben şimdi yeni giyinmeye başladım. ‘Oh be ne rahat deyip` dışarı giden müşterilerimiz var” dedi.

MESLEK SAHİBİ OLMAYAN ÇOCUKLAR ANNE-BABAYA İSYAN EDİYOR
Bir işte çalışıp hayatın zorluğunu öğrenmeyen çocukların anne-babalarına isyan ettiğini söyleyen Özkılıç, “Gençlik bir meslek sahibi olmadığı için bozuldu. Çocuk çıraklık yaparak bir işi öğrenince hayatın zorluğunu, disiplinli olmayı ve sorumluluk sahibi olmayı öğreniyor. Bir işi yanlış yaptığında bir ceremesi olduğunu, bir işi düzgün yaptığında ise bir mükâfatı olduğunu öğreniyor. Çırak bir işi doğru yapınca ustasından takdir alıyor. Ama yanlış yapınca azar işitiyor. Şimdiki gençler okulu bitirinceye kadar başkasının eli altında bir iş yapmadıkları için sorumluluk nedir bilmiyor. Çocuk okulu bitirip bir işe giremeyince, daha kolay nasıl para kazanırım düşüncesine kapılıyor ve yanlış yollara düşüyor. Çocuk hayatın zorluğunu öğrenmediği için anne-baba üstüne gidince de çocuk onlara isyan ediyor. Çocuk boyun eğmeyi öğrenmediği için ailesine karşı dik kafalı oluyor” şeklinde konuştu.

Eğer çocuğunuza hala bir meslek öğretmemişseniz bu haberimizi mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü sadece okula devam edip okulu bitince bir işe giremeyen çocuklar vasıfsız bir insan olarak hayata atılmak zorunda kalıyor. Çocuğunuzun vasıfsız bir insan olarak ortada kalmaması ve yanlış yollara girmemesi için bir meslek öğrenmesine yardımcı olun. Çocuğunuz bir meslek sahibi olursa o meslek altın bir bilezik gibi yanında durur, lazım olunca kullanır.

ÇOCUĞUNUZA BİR MESLEK ÖĞRETİN ALTIN BİLEZİK OLARAK KALSIN
Ailelerin çocuklarını mutlaka bir mesleğe yönlendirmesi gerektiğini ifade eden Gürler, “Çocuklar bir meslek sahibi olmayınca vasıfsız işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Çocuğu korumak için bu tür meslekleri çocukların öğrenmesi gerekiyor. Çırak yetişmiyor. Eskiden bize çırak getirirlerdi. ‘eti senin, kemiği benim` diye bırakırlardı. Para önemli değil yeter ki bir meslek öğrensin deniliyordu. Şimdi çocuğu getirmeden ‘kaç para vereceksiniz` diyorlar. Terzilik ya da başka bir meslek altın bir bilezik gibidir.  Terzilik mesleği eskimeyen bir meslektir. Sürekli terziye ihtiyaç var. Hazır giyimden pantolon alan birisi yine terziye gelip paçalarını yaptırmak zorunda kalıyor” diye konuştu.

TERZİLİK GÜZEL BİR MESLEK VE BİR ALTIN BİLEZİKTİR
Terzilik mesleğinin insana hayatı öğrettiğini ve hayat tecrübesi kazandırdığını belirten Gürler, “Terzilik mesleği insana sabırlı olmayı, insanlara karşı sabretmeyi ve onları ikna etmeyi öğretiyor. Terzilik hayata karşı onurlu bir duruştur. Terzilik güzel bir meslek ve bir altın bileziktir. İnsanı aç bırakmaz” dedi.