`Bölgedeki farklı kesimler de çözümde yer almalı`
Son günlerde yaşanan olaylardan sonra askıya alınan çözüm sürecinin doğru yürütülmediğini söyleyen Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, bölgedeki her kesime söz hakkı verilmesi gerektiğini belirtti.
Yaşanan olaylardan sonra askıya alındığı belirtilen çözüm sürecinin doğru yürütülmediğini ifade eden Mazlum Der Eski Genel Başkanı ve Kocaeli Barış Platformu Sözcüsü Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, bölgedeki her kesime söz hakkı verilmesi gerektiğini kaydetti.
Özellikle Suruç`ta yaşanan patlamadan sonra başlayan gerilim dolu günlerin daha ne kadar devam edeceği konusu başta olmak üzere çözüm sürecinin bitip bitmediği, sürecin başlangıcından bu yana nelere mal olduğu, sürecin neden böyle sonuç doğurduğu, bundan sonraki süreçte nasıl bir yol haritası izlenmesi ve kimlerin süreçte muhatap alınması gerektiği ile ilgili İlke Haber Ajansı`nın (İLKHA) sorularını yanıtlayan Mazlum Der Eski Genel Başkanı ve Kocaeli Barış Platformu Sözcüsü Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu önemli açıklamalarda bulundu.
Sayın Gergerlioğlu sizce süreç tamamen bitti mi?
“Şu anda taraflar kontrollü bir şekilde birbirlerine saldırıyorlar”
“Ben sürecin tamamen bittiğini düşünmüyorum. Beşir Atalay bir açıklama yaptı. Sayın Cumhurbaşkanı da ‘Çözüm süreci böyle devam edemez` şeklinde ortada bir laf ettikten sonra Beşir Atalay da ‘Çözüm süreci bitmedi ama durakladı.` dedi. Ben de öyle değerlendiriyorum. İki buçuk yıldır devam eden çözüm sürecinin şu anda bu karşılıklı saldırılarla tamamen bittiğini düşünmüyorum. Büyük bir sorun, dev bir sorun, 90 yıllık bir sorun. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kürtleri inkâr, imha ve asimilasyon politikasının sonucu ortaya çıkmış olan dev bir sorun var. Bunu çözmek için de iki buçuk yıldır masaya oturulmuştu. Bu masaysa oturuş da hemen sonuçlarını veremez, mutlaka bazı sorunlar çıkacaktır, arada aksamalar olacaktır. Bence çözüm süreci bitmiş değil sadece duraklama aşamasında. Çünkü artık Türkiye bu ağırlığı, bu sorunu kaldıramıyor. Bir şekilde çözüm süreci devam edecek. Tarafların da pozisyonunu öyle görüyorum. Şu anda taraflar da kontrollü bir şekilde birbirlerine saldırıyorlar.”
Peki, süreç biterse bunun sonuçları neler olur?
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerle barışmalı. En başından özür dilemeli ve barışmalı. Ve gasp ettiği hakları tamamen iade etmeli. Biz yıllardır söylüyoruz. Bir miktar bu haklar verildi ama bu yeterli şekle gelemedi ve karşılıklı güven oluşamadı. Bundan dolayı çözüm süreci eğer biterse çok büyük karışıklıklar, çok büyük tehlikeler bizi bekler, yani bölgesel büyük karışıklıklar, büyük sorunlar ve daha da artacak toplumsal sorunlar bizi bekler. O yüzden ben sürecin bitmesini kabul edemem. Bu zaten mümkün olacak bir şey değil. Bitmesi durumda çok tehlikeli gelişmeler bizi bekler diye düşünüyorum.”
Süreç başladığından bu yana nelere mal oldu?
“PKK bu süreci tamamen istismar etti”
“İki buçuk yıllık süreç içinde can kaybının genel olarak yaşanmaması, vatandaşların girilemeyen alanlarda, PKK`nın bulunduğu alanlarda, piknik yapmaya başlaması veya vatandaşların artık doğuda kendini biraz daha rahat hissetmesi gibi güzel gelişmeler oldu. Batıda ise çocuklarını askere gönderen anaların babaların en azından sabahlara kadar geçirdiği uykusuz geceler bitti. İnsanlar en azından biraz emniyet ve güven içerisinde oldular. Türkiye`nin silaha harcadığı korkunç masraflar bitti. Olumsuz yönleri de oldu şüphesiz. Yani PKK`nın bu süreci tamamen bölgede bir üstünlük sağlama, bölgede yeni alanlar açma, bölgede bir hâkimiyet kurma olarak algıladığını gördük. Ve var olan süreci bu şekilde götürmek istediğini daha da hâkim olmak istediğini gördük.
“Devlet ile PKK arasında var olan savaşın bitmesiyle Kürt sorunu halledilmez.”
Devletin ise karşı tarafa yeterince bir güven veremediğini gördük. Benim, bunu iki buçuk yıldır özellikle yoğun bir şekilde vurgulamaktan dilim kurudu. Devlet madem böyle bir sürece başlıyor. Sadece Devlet ile PKK arasında var olan savaşın bitmesiyle Kürt sorunu halledilmez.”
Devam eden süreç neden böyle bir sonuç doğurdu?
“Yani bu gibi durumlarda bu sorun nerden çıkmış neden çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nerelerde hata yapmış, olması gerekenler nelerdir, İslami olarak insani olarak neler yapılması gerekir gibi eğitim çalışmalarının yapılmamasını önemli olumsuzluk olarak görüyorum. Bakın bugünlerde çatışmalar ortaya çıktığı zaman yani korkunç bir şekilde böyle insanlar nefret dili kullandığını görüyorum. Bu da devletin bu iki buçuk yıllık süreçte var olan Türk milliyetçiliği konusundaki eğitim eksikliğini gösteriyor. Yani bugünlere hazırlık yapmalıydı devlet. Sadece bu çatışan taraflar silahı bıraksın bu bize yeter anlayışıyla hareket edilmemeliydi. Bunların hepsi çözüm sürecinde alınması gereken tedbirlerin alınmamasından oldu. PKK bir taraftan bu süreci tamamen istismar etti. Orayı bir hâkimiyet alanı olarak görmeye başladı. Devlet ise batıda olabilecekleri düşünmedi.”
Çözüme nasıl devam edilmeli, muhataplar kimler olmalı?
“Çözüm süreci şüphesiz savaşan taraflar asında olur. Barış anlaşmaları yine savaşan taraflar arasında olmalı ama ben şunu da hep söyledim, bu süreç sadece Tayyip Erdoğan ile Öcalan arasında yürümez, yürüyemez. Bunun böyle olmayacağı belliydi. Çatışma çözümlerinin uluslararası bilimsel usulleri vardır. Bu artık üniversitelerde ders olarak okutuluyor. İki taraflı çatışma çözümü masada olur ama farklı kesimler de bu konuyu izlemelidir. İzleme kurulları oluşturulmalıdır.
“Bütün Kürtleri sadece PKK temsil etmiyor.”
Bütün Kürtleri sadece PKK temsil etmiyor. Kürtlerin içinde birçok farklı parti, dernek, cemaat ve benzeri guruplar var. Ve onlar da Kürt sorunundan muzdarip ve konudaki çözümde bir aktör olarak en azından fikri sorulacak bir aktör olarak yer almalılar. Yani artık bu süreci tarafların kaprisleriyle yürütemeyiz. Ben yine de olgun ve makul olmamız gerektiğini söylüyorum. Bugünlerde çok yoğun çatışmalar yaşanıyor maalesef. Yani aklın mantığın değil duyguların, heyecanların galip gelebileceği günler bence ne kadar olumsuz olay yaşansa da daha bir kuş bakışı bakışla olgun ve makul olmak zorundayız. Herkese böyle bir görev düşüyor.”
İLKHA olarak bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ediyorum. (Zeki Aras/Veysi Siyah/Enes Çetin –İLKHA)