• DOLAR 34.654
  • EURO 36.472
  • ALTIN 2929.319
  • ...
Erdoğan: Ada`ya gitmelerinin ne anlamı var?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İstanbul'da bayram namazı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın PKK'ya silah bırakma çağrısını ve çözüm sürecini değerlendirdi. Demirtaş'ın, örgütün silah bırakmasını PKK'nın İmralı'daki cezaevinde olan lideri Abdullah Öcalan'a havale etmesine tepki gösterdi. "Milletvekillerinin İmralı'ya gitmesinin anlamı ne?" diye sordu. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"‘Silahı bırakın dememizle bırakılmaz` yaklaşımı ayrı bir konu. Bunu Ada`ya havale etmek o da ayrı bir konu. Bir taraftan sırtını oraya dayayacaksın, bir taraftan ‘Bunu İmralı çözer` diyeceksin. O zaman milletvekillerinin Ada`ya gitmesinin ne anlamı var? Herhalde turistik ziyaret yapmıyorlar. Samimiyet arıyorum. 6-7-8 Ekim tarihlerini unutmam mümkün değil. 50 kişinin ölümü var. Ölen Kürt, öldüren Kürt. Eline saz ver, cici çocuk diye meydana çıkart. Samimi olmamız lazım."

"Doğuda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz"

"Bayramı bayram gibi yaşamak istiyoruz ama ne yazık ki ülkemizin doğusunda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz. Hâlâ bölücü terör örgütü ne yazık ki tırları yakabiliyor, sivil vatandaşları minibüsleri tarayabiliyor. Bölgede bir Silvan barajı tehdit altında. Orası bombalanmak suretiyle burayı adeta bir askeri baraj gibi ifade ederek ki bölgede önemli bir işlevi olacak bu barajı adeta yıkmak ve engellemek gibi bir gayret de var. İş makinaları yakılıyor. Termik santraller yakılıyor."

"İstihbari olarak biliyoruz"

"Bu şartlar altında parlamentoda temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının elinden geleni yapması lazım. Organik bağımız yok diyor. Olmayacak tabii. Ama olduğu ortada. Organik olmasa da inorganik bağın var. Bölgede dolaşınca biliyoruz, istihbari olarak bunu biliyoruz. Bir bölgede silme bir partiye oy çıkıyorsa bu düşündürücüdür. Demek burada silahlarla tehditler var. Bunlar bizzat yaşandı. Tabii önümüzdeki süreç, arkasına bu gücü alıp siyaset yapanlar çok daha hassas olmak zorunda. Demokratik parlamenter sistem içinde bu işi yürütmek istiyorlarsa buna inanmaları lazım. Türk milleti bu konuda hassasiyeti ortaya koydu. Sabrın da bir sonu var. Aydınlık yarınların Türkiyesi bizim için çok önemli. Bunun, birlik, beraberlik, kardeşlik içerisinde olması lazım. Biz özellikle Cumhurbaşkanı olarak, Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün Türk'e ülkemizdeki Abhazasının, Gürcüsünün, Lazının, Arnavutunun, kim varsa 78 milyonuyla biz, kardeşlik bağları içerisinde birbirine kenetlenmiş bir Türkiye'yi imar etmek durumundayız."

"Herkes, kendi değerler silsilesi içerisinde bir siyaset yürütebilir ama bunu ülkenin şartları olarak ortaya süremez. Yani, 'Ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir' diyemez. Siz eğer demokrasiyi bir uzlaşma şekli olarak görüyorsanız siz de şartlarınızı söyleyeceksiniz ama karşı taraf da şartlarını söyleyecek ve bu şartların bir bileşkesi ortaya çıkacak. Bu siyasi bileşke üzerinden de adımınızı atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten ortaya o zaman bir senfoni çıkmaz. Bir kakofoni çıkar. Ama biz senfoni arıyoruz. Bunun tadını alalım."

"Dolmabahçe mutabakatını kabul etmiyorum"

28 Şubat`ta Dolmabahçe Sarayı`nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve HDP heyetinin yaptığı görüşme sonrası Abdullah Öcalan`ın PKK`ya silah bırakma çağrısı okunmuştu. Açıklamada hem Öcalan`ın silah bırakma çağrısı hem de üzerinde müzakerelerin yapılacağı 10 madde duyurulmuştu. Erdoğan bu görüntüyü daha önce yanlış bulduğunu söylemişti, görüşünü tekrarladı.

"Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Niye? Çünkü ortada bir hükümet vardır, diğer tarafta grubu olan bir siyasi parti vardır. Burada neyin mutabakatını, kimle, ne için sağlıyorsun? Öyle bir şey olmaz. Yani eğer Ada ile ilgili bir çalışmaysa bu, böyle bir şey asla olmaz. Burada ülkemizin geleceğine yönelik atılacak bir adımsa bu mutabakatın yeri parlamentodur. Parlamentoda diğer siyasi partiler de hükümet de müşterek çalışmasını yapmak suretiyle orada kalkar, 'Türkiye mutabakatı' gibi böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar. Bu parlamentodan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz. Böyle bir şey düşünülemez. O fotoğraf karesi doğru bir şey değildir."

"STK'larla da bazı görüşmeler yapacak"

Erdoğan, ilk turu biten koalisyon görüşmeleriyle ilgili de açıklama yaptı. 63. hükümeti kurma görevini verdiği Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun 3 siyasi partiyle görüşmenin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya geleceğini söyledi.

"Ülkemizin birliğine beraberliğine kastedenler, bunu hazmedemeyenler var. Böyle bir atmosferde 7 Haziran seçimleri sonrası malum sanıktan çıkan netice sebebiyle en fazla oyu almış olan yüzde 41 gibi bir oya ulaşmış olan AK Parti Genel Başkanı`na hükümeti kurma görevini verdim. Sayın Başbakan parlamentoda grubu olan 3 siyasi partinin genel başkanını ziyaret etti. Bu görüşmelerden sonra sanırım yetkili kurullarında da değerlendirme yapacaklar. Bundan sonra ikinci bir tur, hangi siyasi partilerle yapacak, göreceğiz. Bunun sonunda kendilerinin de bana ifade ettiği şekilde STK`larla da bazı görüşmeler yapacağını yani işin temelini sağlam bir zemine oturtmanın gayreti içinde olduğunu ve koalisyon şartlarını zorlayacağını ifade ettiler. Neticede koalisyon oluşmuyorsa kapısı çalınacak mercii milli iradedir. En isabetli yol da bu olacaktır."

Ruhani ile görüştü

Ve İran ile Batı arasında anlaşmaya varılan nükleer müzakereler. Erdoğan, İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile bayram vesilesiyle telefonda görüştüklerini anlattı.

"Olumlu bir gelişme. Dün akşam Sayın Ruhani ile de bir telefon görüşmesi yaptık. Bayramlaşma sebebiyle. Bunu da görüştük. Kendileri bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu ifade ettiler. Yaptırımların kalkacağı ve İran`ın ABD`de ciddi bir parası var. Bu paranın ödenmesi söz konusu. Bu da önemli. Kendilerinin çok umutlu olduklarını ve kararlı bir şekilde bu işin yürüyeceğini bana ifade ettiler. Bölge barışı ve İran ile ilişkilerimiz için bu çok önemlidir."

Kaynak: Al Jazeera

Bu haberler de ilginizi çekebilir