Hüseyin Kaya / Doğruhaber

Hayır, medyada okuduğum haberin başlığı böyle değildi. Başlık “Mersin`deki tahliye oyunu tutmadı” şeklindeydi.

Ak Parti`ye yakın yayın organlarında “Mersin`deki tahliye oyunu tutmadı” manşeti atılarak “Paralelci polisler”in yargıdaki yandaşları aracılığıyla tahliye edilmek istendiği, müdahale edilip bu durumun engellendiği yazıldı.

Daha önceden de Silivri`deki polislerin tahliye edilmesi için yapılan “kamikaze operasyonu” müdahale ile akamete uğratılmış, polisler tahliye edilmediği gibi tahliye etmek isteyen hakimler cezaevine atılmışlardı.

Peki, biz neden “Ankara`daki tahliye oyunu tutmadı” şeklinde başlık attık?

Aslında öyle bir başlık atmak ve attığımız başlığın içinin dolu olmasını dilerdik; ama maalesef değil.

6-8 Ekim vahşetinde neler yaşandığını herkes biliyor. Kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşları vahşetin sınırlarını zorlayan bir yöntemle şehid edildi. Vahşetin failleri yüzlerini gizleme gereği bile duymadan, sokak ortasında bu cinayetleri işlediler. Kadınlar zılgıt çekti, vahşi hayvanlar masum bir hale geldi bu tablo karşısında.

Vahşetin görüntüleri vardı.

Vahşetin tanıkları vardı.

Vahşetten yaralı kurtulan vardı.

Seçim sürecinde cumhurbaşkanı ve başbakan tepe tepe kullandı bu vahşeti ve yaşananları.

Azmettiriciler ortadaydı, failler ortadaydı; ama buna rağmen CHP ve MHP`den ciddi bir tepki bile yükselmedi. Aradan bir süre geçti ve bazı kimseler yakalandı.

İddianame hazırlandı, duruşmalara geçildi. Sanıklar için ağır cezalar isteniyordu.

Sonra davanın sulandırılması gayretine girildi ve birer birer zanlılar tahliye edilmeye başlandı.

Peş peşe tahliye oyunları…

Davanın Ankara`ya alınması da oyunlardan biriydi ve kamuoyunun gözü önünde sahneleniyordu.

Evet, tahliye oyunları tuttu.

Azmettiricilerin vahşete “Kobani kılıfı” oyunu tuttu.

Diyarbakır`daki tahliye oyunları tuttu. Davanın Ankara`ya alınması oyunu tuttu.

Hakkında 5 kez müebbet istenen zanlıların Ankara`daki tahliye oyunu da tuttu.

Şimdi kimse “Paralel polis-Paralel yargı” mazeretine sığınmasın.

Hem polis içinde hem de yargıda paralel yapılanmanın güçlü olduğunu herkes biliyor; ama bu yapının ne Silivri`deki tahliye oyunu ne de Mersin`deki tahliye oyunu tutmadı.

“Ne yaptıysak millet için yaptık” diyen hükümet, tahliye oyununa müdahale etti ve engel oldu, oyunu bozdu.

Hükümet için mağdur durumundakiler kendileriydi ve bu yüzden tüm kurumları harekete geçirerek müdahale ettiler.

6-8 Ekim vahşeti davasının tahliyeleri söz konusu olduğunda ise kimseden ses çıkmadı.

Kimse yargı vesayetinden, kamu vicdanının yaralandığından söz etmedi.

Böyle zamanlarda “yargı bağımsızlığı” hatırlanır nedense.

Sabahat Tuncel daha önceden ceza aldığı ve Yargıtay`ın usulden bozduğu davadan beraat ediyor; ama Adana`daki İslami STK davasında hukuk paspas edilerek cezalar veriliyor.

Memlekette kirli bir oyun oynanıyor ve nedense bu oyunlar hep tutuyor.

Hayırlısıyla birileri bu oyunu bozuncaya kadar da böyle gidecek gibi.