Kanlarla Boyanmış Yol (Doğrugenç / Haftanın Yazısı)
Zalimlerin, zorbaların, din tüccarlarının ve din düşmanlarının tüm yasaklamaları, engellemeleri ve saldırıları bizi yıldıramayacağı gibi bize sebat etmeyi ve direnmeyi öğretmiştir. Aytaç Baran ve Yasin Börü gibi arkadaşlarımızın şehadeti bizim için yenilgi değil, zafere giden yolda bir adım daha ilerlemektir.
Bir yol düşününün; çukurlar, tümsekler, taşlar, toz, toprak... Böyle bir yolda ilerlemek ne kadar zor olur değil mi? Evet, bu yolda öyle bir yoldur ki yola ilk adımını atan insan yaşamış olduğu çevredeki herkesin kendisine düşman kesildiğini ve farklı farklı engellerle bu yoldan vazgeçirilmek için sıkıştırılmaya başlandığını açık bir şekilde görür. El üstünde tutularak yetiştirildiği o yumuşak ve sıcacık yatağı birden dikenlerle dolmaya başlar. Yani girilen yol tüm zorluklar ve olumsuzluklarla döşenmiş bir vaziyette yolcuyu ağırlar. Aslında son zamanlarda da dünyanın dört bir tarafında artış gösteren İslam düşmanlığı yolun engellerle dolu olduğuna açık ve net kanıttır. İslam dini tüm tağuti güçler için ortak bir tehdit unsuru olarak görülmüştür.
Bir yandan Mısır'da Mursi ve arkadaşlarına cunta rejim idam istiyor diğer yandan da Diyarbakır ve İdil'de Musab b. Umeyr misyonunu yüklenen kardeşlerimize mürted örgüt tarafından haince saldırılar gerçekleşiyor. Biri yağlı urgan ile bir diğeri de tehditler ve ölümlerle İslami hareketi ve direnişi engellemeye çalışıyor. Tüm bu batıl güçlerin zihniyeti aynıdır. Farklı kılıklar ve farklı politikalarla aynı işi çıkarmaya çalışıyorlar. Sanki bu dini ortadan kaldırmak için bir seferberlik ilan edilmiş. Yani dünyanın doğusu-batısı, asyası-avrupası ve dört bir tarafında da İslam'a ve davetçilerine koyu bir düşmanlık söz konusudur. Günümüz davetçilerinin bu yönde yaşadığı sıkıntılar ve karşılaştıkları zorluklar Efendimiz(sav)'in, tüm peygamberlerin ve bütün geçmiş davetçilerin de Allah yoluna daveti sırasında çektiği çilelerle bire bir aynıdır. Nasıl ki peygamberimizi söylediği sözlerle üzen bir Kab b. Eşref var idi ise günümüzde de bunun yerini tutan Charlie Hebdo dergisi vardır. Nasıl ki İslam'a olan düşmanlığını Müslüman bir bayanın örtüsüne saldırarak ortaya koyan bir Ben-i Kaynuka var idi ise günümüzde de Ben-i Kaynuka cinsi örtü ve namus düşmanları tüm rezaletleriyle ortadadır. Nasıl ki helak olmaya kadar götüren Lut kavminin hayâsızlıkları var idi ise günümüzde de bu ahlaksızlıkları diriltmek isteyen sapık bir topluluk vardır. Ve burdan anlayacağımız kafirlerin İslam'a karşı koymaları, İslam'ı büyük düşman bellemeleri ve Müslümanlara olan düşmanlıkları maziden beri devamlı tekrar edegelen bir yoldur. Aslında tağuti liderler bu yolla sisli ve bulanık bir ortam oluşturarak halkların ilgisini hakikati araştırmaktan ve gerçekleri görüp düşünmekten başka yöne çekmek isterler. Çünkü halkların hiçbir etki ve zor altında kalmaksızın kendi başlarına hakikati araştırıp gerçekleri anlamaya çalışması tağutlar için tehlike arzeder ve bu mağdur halkı yalanların ve batılların içerisinde nasıl da boğduklarını ortaya çıkarır. Ve bu da saltanatlarına zarar vereceğinden dolayı her daim bu yola başvurarak halkımızı avutmuş ve dolandırmışlardır. Cemil Meriç'in "Aydınların aydınlatamadığı halkı soytarılar aldatır" sözü bu durumu kısaca özetliyor aslında.
Zalimlerin, zorbaların, din tüccarlarının ve din düşmanlarının tüm yasaklamaları, engellemeleri ve saldırıları bizi yıldıramayacağı gibi bize sebat etmeyi ve direnmeyi öğretmiştir. Aytaç Baran ve Yasin Börü gibi arkadaşlarımızın şehadeti bizim için yenilgi değil, zafere giden yolda bir adım daha ilerlemektir.
"Karanlık gecemiz ne kadar uzarsa uzasın
Zalimin zulmü ne kadar sürerse sürsün
Cüceler ve köleler ne kadar azarsa azsın
Kalacak mıyız İslam'a nusretten geri
Hayır! Daima arayacağız İslam'ın
Yarın doğacak olan fecrini"
Hakikatı görüp hakikatten taraf olma duası ile...
Seyfullah Çiftçi / Batman - Yaş: 17
Genç Yazarlar ile HASBİHAL
Batman`dan Seyfullah Çiftçi kardeşimiz, alemlerin Rabbi olan Allah`ın davasına sahip çıkmak elbette basit ve ucuz bir şey değildir, bedel ödemeyi gerektirir. Rabbimiz yüce kitabında iman edenlerin velisi ve dostu olduğunu, iman edenleri zulümat karanlığından nura çıkardığını ifade eder. Bu nurla tanışmış ve bu nurun aydınlığında yol alan bir mü`mini yolundan ne ayırabilir ki? Hele ki beraberinde Rabbin rızası ve dostluğu var ise… İslam davasında yol almanın günümüzdeki zorluklarını çok güzel özetlemişsiniz. Anı ve yaşantılarınızı da paylaştığınız bu tür örnek yeni yazılarınızı bekliyoruz.