"Polis olaylara müdahale etmede başarısız oldu"
6-8 Ekim Olaylarını ve sonrasında yaşanan insan hakları ihlâllerini raporlaştıran Uluslararası Af Örgütü, polisin olaylara müdahale etmede başarısız olduğunu vurguladı. Raporda ayrıca olayların ardından yargı sisteminin mağdurlara adalet sağlama konusundaki yetersizliğine de dikkat çekildi.
Uluslararası Af Örgütü, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sokağa çıkma çağrısıyla başlayan '6-8 Ekim Olayları'nı ve sonrasında yaşanan insan hakları ihlâllerini mercek altına aldığı raporunu yayımladı.
Bölgeyi ziyaret eden Uluslararası Af Örgütü temsilcilerinin, mağdurlar, mağdur yakınları, devlet kurumları, belediye yetkilileri, siyasi partiler, aktivistler ve STK'lar ile yaptıkları görüşmeler sonucunda hazırlanan 22 sayfalık raporun detayları, bugün Galatasaray'daki Aynalı Geçit Etkinlik Merkezi'nde gerçekleşecek basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu.
"Kobani Protestoları: İnsan Hakları İhlalleri" isimli rapor, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner tarafından basın mensuplarıyla paylaşıldı.
6 Ekim 2014'de başlayan olaylar ve ardından yaşanan saldırılarda 40'dan fazla kişi yaşamını yitirmişti. Ölümler ağırlıklı olarak Diyarbakır, Gaziantep ve Siirt kentlerinde gerçekleşirken, Adana, Batman, Bingöl, İstanbul, İzmir, Mardin, Muş ve Van'da da hayatını kaybedenler olmuştu. Çatışmalar Ekim ayında büyük ölçüde sona ererken, Aralık 2014 ve Ocak 2015'de Şırnak'ın Cizre ilçesinde tekrardan baş göstermişti.
Konuyla ilgili açıklama yapan Andrew Gardner, hazırlanan raporun meydana gelen ölümler ve yaralanmaları engellemekte başarısız olan yetkililerin varlığı, polisin aşırı güç kullanımı ve sonrasında yargı sisteminin mağdurlara adalet sağlama konusundaki yetersizliğini gözler önüne serdiğini belirtti.
Raporda, ölüm veya yaralanmalarla neticelenen vakalar, 'bireylerin korunmasında eksiklik', 'polisin güç ve ateşli silah kullanımı' ve 'ölüm ve yaralanma olaylarının soruşturulmaması' gibi konuları mercek altına alınıyor.
Raporda, aralarında 16 yaşındaki Yasin Börü'nün de bulunduğu 4 gencin Diyarbakır'da katledilmesi ve yaşanan bazı olaylara ayrıntılarıyla yer veriliyor.
Raporun sonuç kısmında, "Kobani gösterileri ve bu gösterilerle bağlantılı şiddet, Türkiye yetkilileri için herhangi bir devletin de oldukça zorlayıcı bulacağı koşullar ortaya çıkarmıştır. Bireylerin korunmasına ilişkin yükümlülüklerden aşırı güç kullanılmamasına, ihlallerin adalet karşısına çıkarılmasına ve hesap verebilirliğe kadar tüm bu alanlarda Türkiye`deki yetkililerin tepkisi yetersiz kalmıştır." denildi.
Olaylardan sonra TBMM'den geçirilen “iç güvenlik paketi”nin eleştirildiği raporda "Sadece gösteriler sırasında değil, aynı zamanda bölgede on yıllardır yetkililerce sürdürülen yanlışları tersine çevirmek ve insan haklarına ilişkin zorlukları ele alan ve onları daha kötü hale getirmeyen politikaları derhal uygulamak gerekmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Polis müdahale etmedi
Devletin bireyleri koruyamamasının yaşam hakkının ihlal edilmesi anlamına gelebileceği belirtilen raporda, Uluslararası Af Örgütü'nün, protestolar kapsamında şiddet içeren olaylar sırasında polisin genelde yeterli düzeyde müdahalede bulunamamasından ve hem protestocuların hem de olay yerinde bulunanların yaşamını ve sağlığını koruyamamasından ötürü endişe duyduğu kaydedildi.
Görüşülen birçok kişinin, Uluslararası Af Örgütü'ne olaylarda polisin müdahale etmek için herhangi bir teşebbüste bulunmadığını anlattığı ifade edilen raporda, bireyleri ve mülkü hedefleyen şiddet içeren belirli durumlara karşı polisin uyarıldığı birçok olayda polisin olay yerine gidemediği ya da gitmeyi reddettiği rapor edildiği belirtildi.
Raporda son olarak gösteriler sırasında kolluk kuvvetlerin tutumu, güç ve ateşli silah kullanımı ve hesap verebilirlik hususunda yetkililere şu tavsiyelerde bulunuldu.
- Kobane ile ilgili gösteriler ve çatışmalara yönelik, kolluk kuvvetleri de dahil olmak üzere kamu yetkililerine tavsiye verme yetkisine sahip, şiddet içeren gösterilerin insan haklarına uygun şekilde kontrol altına alınması ve gerilimi azaltacak daha geniş önlemler alınması konusunda bağımsız bir kamu soruşturması oluşturun;
- Kolluk kuvvetlerinin uluslararası insan hakları hukukuna ve olayların kontrol altına alınmasına ilişkin standartlara, özellikle BM Kolluk Güçleri Görevlilerinin Davranışlarına
İlişkin Kurallara ve BM Kolluk Güçleri Görevlileri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silah
Kullanılması Hakkında Temel İlkeler`e daima uymasını sağlayın. Kolluk kuvvetleri özellikle yaşam, özgürlük, kişisel güvenlik ve fiziksel bütünlük haklarına saygı göstermeli, bu hakları korumalı ve sağlamalıdır;
- Kolluk kuvvetleri ve yetkililer, gerilimi azaltmak, kolluk kuvvetleri ve göstericiler arasındaki gereksiz karşı karşıya gelmekten kaçınmak ve şiddeti önleme yollarını bulmak amacıyla toplanmadan önce ve toplanma sırasında gösteri ve karşıt gösteri yapmayı planlayan gruplarla iletişim ve ilişki kurmalıdır;
- Ayrım yapmaksızın çatışmanın yaşandığı siyasi parti binaları, dernekler ve diğer yerler için gerekli korumayı sağlayın. (Erkan Yavuz - İLKHA)