Hz. Muhammed`in (sav) Ramazanın son 10 gününde yapılmasını tavsiye ederek devam ettiği ve günümüzde unutulmaya yüz tutmuş sünnetler arasında yer alan itikâf hakkında İlke Haber Ajansı`na açıklamalarda bulunan Batman İl Müftü Yardımcısı Muhammed Yusuf Yaşar, itikâfın Ramazan ayını daha bereketli yaptığını vurguladı.

Peygamberimizin ömrünün sonuna kadar hiç terk etmediği sünnetlerden bir tanesinin İtikâf ibadeti olduğunu hatırlatan Yaşar, “İbadet yoğunluğunun artık zirveye ulaştığı bu noktada itikâf ibadeti de, Ramazan ayında yapılan ibadetlerin zirve noktalarından bir tanesidir.” dedi.

İtikâfın, sadece ibadet için Allah rızasını kazanma niyetiyle bir kişinin mescitte beklemesi anlamına geldiğini söyleyen Yaşar, “İtikâf ibadeti, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail (as) zamanında da ircaa edilmiştir. Kur`an-ı Kerim`de Rabbimiz Hz. İbrahim ve Hz. İsmail`e (as); ‘Evimi tavaf edenler için, itikâfta olanlar için, rükû ve secde edenler için temizleyin, diye İbrahim ve İsmail`e görev verdim` buyurarak o dönemde de itikâf ibadetinin yapıldığını bizlere ifade buyurmuştur. İtikâfın ne zaman başlayacağı, ne şekilde itikâfa girileceği, hükmünün ne olduğu, kaç çeşit itikâfın olduğu, itikâfta dikkat edilmesi gereken hususların neler olduğu ve itikâfı bozan şeylerin Peygamberimizin uygulamasında biraz daha kurumsallaştığını görebiliyoruz.” şeklinde konuştu.

İtikâfın, ayeti kerimelerle Allah`ın tavsiye buyurduğu ve diğer peygamberlerin de uygulaya geldiği bir ibadet olduğuna dikkat çeken Yaşar, “Ramazan ayının son 10 gününde Peygamberimiz itikâfı hayatının sonuna kadar ifa etmiştir. Genelde mezheplerin tamamında sünnet kabul edilmiştir ama Şafii Mezhebine göre sünnet-i müekkede kabul edilmiştir.” diye konuştu.

“İtikaf, yarın sabah namazıyla başlıyor”

Yarından itibaren itikâfın başlayacağını hatırlatan Yaşar, “İtikâf başlangıcı sabah namazıyla olmalı, bitişi de bayram namazıyla bitmelidir. İtikafa girecekler yarın sabah namazını mutlaka camide niyet etmiş olarak hazır bulunmaları, sabah namazı kıldıktan sonra da mutlaka camiden ayrılmamaları icap eder. İtikafta olan bir kişi gerekmedikçe dışarıya çıkmamaya, camiyi terk etmemeye gayret etmelidir. Bir kişi abdest ya da gusül almak için cami dışına çıkabilir. Fakat bu ihtiyacını görür görmez, üzerinden bir namaz vakti geçmeden itikafa girdiği camiye geri dönmelidir. İtikâfta olan bir kişinin canının tehlikeye girmesi söz konusu olursa (bulunduğu caminin yıkılma tehlikesi olması) gibi bu durumda da itikâfta bulunduğu camiden çıkmasında herhangi bir zarar yoktur.” dedi.

“Kişi sadece ibadete has edilmiş bir 10 gün geçirmeye dikkat etmelidir”

İtikafta olan bir kişinin, sahur ve iftarını camide yapmasının herhangi bir sakıncasının olmadığını vurgulayan Yaşar, “Kişi itikafta camide uyuyabilir. Fakat bunu yaparken çok yemek yememeye, çok uyumamaya, dünya kelamıyla mümkün olduğu kadar konuşmamaya ve sadece ibadete has edilmiş bir 10 gün geçirmeye dikkat etmelidir. İtikafa girmiş bir Müslümanın namaz kılmak, Kur`an-ı Kerim okumak, tövbe istiğfar çekmek, hadisi şeriflerle meşgul olmak, tüm peygamberlerin hayatlarını okumak ve İslam hukukuyla alakalı ilmihal bilgilerini tazelemek itikafta yapması gereken önemli hususlardandır.” ifadelerini kullandı.

 “Peygamberimiz erkeklerin mutlaka mescitlerde, hanımların da evlerinde itikâfa girmelerini tavsiye etmiştir.” diyen Yaşar, itikâfı bozan hususlarla ilgili ise şunları söyledi: “Kişi itikâfta kesinlikle hanımıyla mahrem görüşmelerde bulunmamalıdır. Şer`i ve zaruri bir mazeret olmaksızın mescitten dışarı çıkmak itikâfı bozar. Bizler Ramazanlarımızın daha coşkun, feyzi ve bereketi daha fazla olsun istiyorsak mutlaka itikâf ibadetini gerçekleştirmemiz gerekir. Peygamberimiz, iki ferdi ibadet hakkında özel vurgusu var; bunlardan birisi itikâf, diğeri de tespih namazıdır.”    (M.Fatih Akgül-İLKHA)