İzmir`deki "paralel devlet yapılanması" davası
İzmir`de görev yaptıkları dönemde, "gerçeğe aykırı belgeler düzenleyerek başka isim ve IMEI numaraları üzerinden alınan mahkeme kararlarıyla usulsüz dinleme yaptıkları" iddia edilen 26 emniyet personeli hakkında açılan davanın üçüncü duruşması yapıldı.
İZMİR - İzmir'de görev yaptıkları dönemde "yasa dışı dinleme" iddialarına ilişkin 26 emniyet mensubu hakkında açılan davada 247 sayfalık iddianamenin okunması tamamlandı.
İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, haklarında 10 ila 961 yıl arasında hapis cezası istenen tutuksuz sanıkların 17`si ve avukatları katıldı.
Sanık Burak Cemal Yılmaz, savunmasında iddianamede yer alan talep formlarındaki isimleri tanımadığını, evrağın aslını, ıslak imzalı nüshasını görmeleri gerektiğini söyledi.
Evraklarda parafının olduğu yönünde iddiaların bulunduğunu belirten Yılmaz, savunmasına şu sözlerle devam etti:
“Bu evrakların istihbarat şubede kurgulandığını, uydurulduğunu düşünüyorum. Bu evraklar üretildi. Sorgu hakimliğine verdiğimiz ifade silinmiş. Silinen verilerin getirilmesini talep ediyorum. İfademizin silinmesi adil yargılanma hakkımızın gasbedilmesidir. İddianamedeki 92 başlıktan 70'i örgütlere yönelik yapılan operasyonlar. Bunlara karşı deşifre olduk. Meslekten ihraç kararı verildi, silahıma el konuldu. Bu organize suç örgütlerinin hedefi haline geldik. Burada yargılanan insanlardan birine bir şey olursa bunun hesabını kim verecek? Bize bu kumpası kuranlar hakkımızda lehte delil olacak olan log kayıtlarını imha etmişler. Hepsini silmişler. Lehimizdeki log kayıtlarının silinmesi bu konudaki art niyeti ortaya koyuyor. Biz sürekli 'yok'un ispatını yapmaya çalışıyoruz. İstihbarat şubesinde çalıştığımız dönemde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Hukuk önünde hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Meslekten ihracıma neden olan evraklarda sadece parafım var. O evrakları hazırlayan memurlar hiç ceza almadı ama ben ihraç edildim. Evrakların asıllarının getirilmesini istiyoruz, çünkü üzerlerindeki imzalar sahte.”
Sanık avukatlarından Ali Aksoy, iddianamenin çok kötü ve içi boş bir iddianame olmasının ötesinde, tekrarlarla dolu olduğunu savundu.
Müvekkilinin savunmasında sorgudaki ifadesinin ve belge asıllarının getirilmesini istediğini belirten Aksoy, müvekkillerinin suçlandığı evrakların getirilmeden davanın açılması, iddianamenin kabul edilmesinin doğru ve yasal olmadığını söyledi.
Bazı sanık avukatları da dosyanın yine aynı suçlardan 32 emniyet mensubunun yargılandığı ve bu davadaki 19 sanığın da yer aldığı ilk dava dosyasıyla birleştirilmesi talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı Hamdi Çiftçi, talepleri değerlendirmek üzere duruşmayı 12 Ekim`e erteledi.
Olay
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca "yasa dışı dinleme" iddialarına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 26 emniyet personeli hakkında gözaltı talimatı verilmiş, 27 Ocak'ta İzmir merkezli 13 ilde eş zamanlı operasyon düzenlenmişti. Operasyonda 24 kişi gözaltına alınmış, eski Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan ile eski Elazığ Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Karakayalı hakkında da yakalama kararı çıkartılmıştı.
Emniyetteki işlemlerinin ardından, adliyeye sevk edilen 24 kişiden 10'u savcılıkta, 12'si mahkeme tarafından serbest bırakılırken, emniyet müdürü Memduh Tosun ile eski istihbarat şube müdür yardımcısı Taner Aydın tutuklanmıştı.
Tosun ile Aydın, avukatların üst mahkemeye yaptıkları itiraz sonrası serbest bırakılmış, Okan ile Karakayalı hakkındaki yakalama kararı da kaldırılmıştı.
Cumhuriyet Savcısı Okan Bato'nun hazırladığı iddianamede, müfettişler tarafından İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde yapılan denetimlerde, 2009 ile 2013 yılları arasında gerçeğe aykırı belgeler düzenlenerek başka isim ve IMEI numaraları üzerinden alınan mahkeme kararları ile çoğunluğu Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, üniversite rektörleri, akademisyen, eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, üst düzey emniyet mensupları ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 92 kişinin dinlendiği belirtildi.
İddianamede sanıkların, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, kurulan örgüte üye olmak", "suç örgütü faaliyetleri kapsamında kamu görevlilerinin resmi belgede sahteciliği", "iftira", "suç uydurmak", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" suçlarını işledikleri ifade edildi.
(AA)