Bu soruyu daha önce birkaç kez cevaplamıştık. Ama üniversiteye hazırlananlarımız, yeni konularla karşılaştıkça, lisede okuyanlarımız için yazılar üst üste geldikçe okuma etkinliğimizi yeniden anlamdırma ihtiyacı hissediyoruz.

Neden okuyoruz? Neden okumalıyız? Özellikle kimi bilimler, bizim ne işimize yarayacak?

Buyurun, şu cevapları birlikte düşünelim.

 

Çünkü veba hastalığından hayattan ayrılan Sahabelerin sayısı savaşlarda şehid olanlardan kat kat fazladır.

Her biri yerleştiği yurtta örnek bir İslam nesline vesile olacak sahabe evlatları o hastalıkla tükendi. Çok az sahabenin nesli, sonraki çağlara kaldı.

 

Çünkü Abbasi günlerinde Müslümanlar tıpta ve diğer bilimlerde Süryani, Rum, Yahudi doktorlara muhtaç oldular. Onların çevirdiği veya yazdığı eserler, İslam dünyasında uyuşturucu hatta saptırıcı bir entellik üretti. Müslümanları fitneye sürükledi, Allah yolunda savaştan alıkoydu, bugün bile pek çok sapkın fikrin altında o günün fitnesi pek çok sapkın fikrin altında o günün fitnesi var. O fitne, öyle büyüktü ki Müslümanları neredeyse beşeri ilimlerden uzaklaştırdı.

 

Çünkü Nureddin  Zengi ve Selahaddin-i Eyyübi döneminde Müslümanlar, hastanelerinde çalıştırmak üzere doktorları ta Endülüs Yahudileri arasından ithal ettiler. O gün onların Müslümanlar arasında fitne çıkarma imkanları, cesaretleri yoktu. Ama Endülüs Yahudi’si İbn-i Meynun, Müslümanları, tedavi ederek kazandığı parayla Yahudileri örgütledi ve belki bugüne kadar gelen bir belanın üretilmesine katkıda bulundu.

 

Çünkü Osmanlı aynı dertle saraya Endülüslü Yahudi doktorları, sonraki dönemlerde de Avrupa’da eğitim almış Ermeni ve Rum doktorları çalıştırdı. Müslümanların çocuklarının zihnini onlar bozdu.

Osmanlılarda Fransızca eğitim veren ve hocalarının neredeyse hepsi ya yabancı ya da azınlıklardan olan Mekteb-i Tıbbıye İslam dünyasındaki modern fitnenin en önemli kaynağıdır.

Boş kalan kalbi nasıl şeytan doldurduysa boş kalan her alanı da kafirler doldurdu ve Müslümanlar oradan darbe yedi.

 

Çünkü 17.yüzyıldan itibaren İslam dünyası Batı karşısında teknoloji konusunda geri kaldığından kendisini savunamadı. O savaşta imanımız var, silahımız yoktu.

 

Müslümanlar, tank ve topların karşısına kimi yerlerde tüfekle bile çıkamadı.

 

Çünkü biz coğrafyayı bilmediğimizden dünyanın Kimi yerlerinde Müslümanların varlığından bile haberdar olamadık.

 

Çünkü biz tarih bilmediğimizden İslam düşmanları tarih bilgilerini aleyhimizde kullandı, nice gencimiz basit bir tarih saptırmasından dolayı dinsizleşti.

 

Çünkü daha düne kadar kimi hocalarımız her nereden duymuşlarsa “Dünya yerde sabit olan düz bir tepsiye benziyor.” Dediği için pek çok gencimizin İslami kaynaklara güveni kırıldı.

 

Çünkü  bilim, İslam düşmanlarının elindeyse Müslümanlar için felaket; Müslümanların elindeyse bütün insanlık için nimettir.

 

Çünkü sahte bilgi sihirbazların ipi, gerçek bilgi Asayı Musa gibidir.

Allah(c.c) yardımcınız olsun...