• DOLAR 34.327
  • EURO 36.144
  • ALTIN 2827.598
  • ...
Şehrü`l Kur`an Olan Ramazan`ın Bereketiyle Kuşanalım
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ŞEHRÜ`L–KUR`AN OLAN RAMAZAN`IN BEREKETİYLE KUŞANALIM

Bismillahirrahmanirrahim

“Ramazan ayı öyle (bir aydır) ki, insanlara doğru yolu gösterici ve hidâyet ile Furkan`ın (hak ile batılı birbirinden ayıran hükümlerin) apaçık delilleri olarak Kur`an, onda indirildi. Sizden kim o aya erişirse, onda oruç tutsun…” (Bakara: 185)

“Oruç sağlam bir kalkandır.” (Tirmizi)

İslam ümmeti üzerinde kara bulutların dolaştığı, tarihinin en çetin dönemlerinden birini yaşadığı, her tarafta ölümlerin kol gezdiği, zalim idarecilerin mesai yaptığı bir zamanda, vahyin tecelli ettiği Ramazan ayına kavuşmayı heyecanla beklemekteyiz.

Müslümanlar olarak sıkıntılı bir dönemi yaşamaktayız. Müslümanlar, sıkıntılarla boğuştukları, sabırlarının zorlandığı zamanlarda Rablerine daha çok yakarmalı, O`na yaklaştıracak amellere daha çok sarılmalı ve yardım kapılarının açılması için ihlas ve takvaya daha çok yönelmelidirler. Onun için bu bereket dolu ayı en güzel bir şekilde değerlendirmeli, bu aydan hakkıyla istifade etmeliyiz.

Resulullah (s.a.v); “… Kişi, Mümin olarak sabahlar kâfir olarak akşamlar veya Mümin olarak akşamlar ancak kâfir olarak sabahlar…” buyurmaktadır. Bugün Müslüman toplumların imanlarına musallat olan o fitne dolu dönemi yaşadığımıza kanaat ediyoruz. İnsanların imana ve imani değerlere önem vermedikleri, ahiretlerinin hesabını yapmadıkları, İslam düşmanlarının peşine takıldıkları, bunda da hiçbir beis görmedikleri tehlikeli bir süreci yaşamaktayız. İnsanlığı çepeçevre saran ve zifiri karanlık gibi çöken fitne belasından emin olmak, ailelerimizi, yakınlarımızı ve camiamızı bu fitneden emin kılmak için hayırlı işlere daha çok yönelmeli, salih amellerimizi artırmalıyız.

Haramlarla, amellerimizdeki gevşeklik ve İslami sorumluluklarımızdaki ihmalkârlıklarımızla şeytan ve avenesine davetiye çıkarırsak, onun fitnesinden emin olmamız, inanç ve amellerimizi ifsat etmesinden korunmamız çok zor olacaktır. Şeytanın prangalara vurulduğu bu mübarek ayı fırsat bilip kendimize çeki düzen vermemiz, hayırda yarışta daha çok çaba sarf etmemiz ve Rabbimize daha çok yaklaşmaya çalışmamız gerekir.

İslam`dan uzaklaştırılmış bir toplumun, şeytan ve avenesine nasıl rahatlıkla yem olduğunu an be an müşahede etmekteyiz. Bundan ders çıkarıp başta kendimizi, ailemizi ve çevremizi İslami eğitime ve İslami yaşantıya yöneltme konusunda daha çok hassasiyet göstermemiz gerekmektedir. Bir Müslümanın, Kur`an okuması düzgün değilse, okuduğunu anlamak için bir gayret içinde değilse, ahkâmından habersizse bunun bir Müslüman için büyük bir eksiklik olduğu bilinmelidir. Bugün insanlarımıza dinlerini öğretecek, ahireti hatırlatacak, İslami istikamete yöneltecek bacılarımıza ve kardeşlerimize daha çok ihtiyaç vardır.

Bizi çepeçevre saran felaketleri görerek, bunun önüne geçmenin çabası içerisinde olmalıyız. İnsanlarımızın çoğu içinde oldukları felaketin farkında değildirler. Bu bereket ayını vesile kılıp kötülük bataklığında debelenen insanlarımızın ellerinden tutarak onların dünya ve ahiret saadetlerine vesile olmaya gayret sarf etmeliyiz.

Kötülüğün sel gibi her tarafı kuşatıp insanları önüne katarak cehenneme doğru sürüklemesinde mutlaka bizim de ihmalkârlıktan kaynaklanan bir payımızın olduğunu unutmayalım. Eğer sorumluluklarımızın idrakinde olmayıp yapmamız gerekenler konusunda gevşekliğimiz devam ederse –Allah korusun–bu sel, bir gün bizi de önüne katıp götürebilir.

Namazlarımızı eda ederken, erkânına titizlikle riayet etmeye, sünnetleri ihmal etmemeye, tesbihat ve dualarla namazımızı ikmal etmeye çalışmalıyız. Çok ciddi mazeret olmadıkça namazımızı camilerde cemaatle kılmamızın gerektiğini unutmamalıyız. Beş vakit namazımızı mutlaka cemaatle kılmaya ve teravihleri ihmal etmemeye çalışmalıyız. Bu ayı fırsat bilip camilerimizi doldurarak ilahi rahmetin tecellisine vesileler oluşturmaya çalışmalıyız. Camiye ve cemaate en çok bizler ehemmiyet göstermeliyiz. Camilerimiz öksüz kalmamalıdır. Camilerimizi cemaatle, zikir ve tesbihle, ilim ve irfanla mamur hale getirmemiz gerekir.

İftar sofralarımızda başta akrabalarımız olmak üzere, komşularımızı, dostlarımızı, fakirleri ve diğer insanları ağırlamalıyız. Bu tür İslami adetler, insanlarımızla diyalog kurmamız ve gönüllerini İslam`a yöneltmemiz için vesilelerdir. Sıla–i rahimi yerine getirmeye ehemmiyet göstermeli, ihmal ettiklerimiz varsa mutlaka telafi etmeye çalışmalıyız. Günlük olarak yapacağımız tefekkürle yaşantımızın Kur`an ve Sünnetle uyumlu olup olmadığını gözden geçirmeliyiz.

Tabiin döneminde yaşayan Ashaptan biri şöyle diyor: “Bugün sizin çok basit ve ehemmiyetsiz gördüğünüz şeyleri, bizler, Resulullah (s.a.v) döneminde helak edici amellerden sayıyorduk.” Müslümanlar arasında birçok İslami hassasiyet unutulmaya yüz tutmuştur. Onun için faizin ticaretimize ve hayatımıza bulaşıp bulaşmadığına, yalan, hile, aldatma, sözü yerine getirmeme, emanete riayet etmeme, hakka hukuka itina göstermeme, haram lokma gibi cehenneme sürükleyici davranışların hayatımızda olup olmadığına dikkat etmemiz ve bu durumumuzu gözden geçirmemiz gerekir.

İnfak konusunda olabildiğince cömert olalım. Bu konuda örneğimiz, Hz. Ebu Bekir Sıddık olsun. O her şeyini infak etmişti. Resulullah (s.a.v); “Ailene ne bıraktın?” buyurduğunda, “Onlara Allah ve Resulünün sevgisini bıraktım, ey Allah`ın Resulü!” diye cevap vermişti. İnfak ettiğimiz her kuruşun cehenneme karşı bizim için siper olacağını ve zırh olup bizi koruyacağını unutmamalıyız. Resulullah (s.a.v) yeminle teyit ederek infakın malı azaltmadığını beyan buyurmuştur. Bu konuda Şeytanın fakirlikle korkutmasına aldırmamalıyız. İnfak ettikçe mallarımız bereketlenecek, kirlerden arınacak ve Allah`ın izniyle bizi cennete daha çok yaklaştıracaktır.

Kadir gecesi ve diğer bütün geceleri hakkıyla değerlendirmeye, teheccüt namazımızın rekâtlarını bu ayda artırmaya çalışalım. Ramazan Ayı boyunca birçok hayırlı amel kazanmış olarak bayramı karşılamaya gayret sarf edelim. Yine bu hayırlı amelleri alışkanlık haline getirip bundan sonraki hayatımızı bu güzel amellerle tezyin etmeye çalışalım.

Kan, gözyaşı, yıkım, zulüm, fitne gibi belalara giriftar olmuş İslam coğrafyasını da unutmayalım. Bize yakın olan, elimizin ulaşabileceği kardeşlerimize imkanlarımız dahilinde yardımcı olalım. Ümmet arasında vuku bulan ve Müslümanların kanının dökülmesine sebep olan bu fitnenin bir an önce sona ermesi için bolca dua edelim. Gerek ülkemizde gerekse dünyanın diğer yerlerinde tutuklanıp cezaevlerine konulan kardeşlerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları için duacı olalım.

Rabbim hakkıyla bu ayın bereketinden ve rahmetinden istifade etmeyi nasip etsin.

Allah`a emanet olun.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir