Kanal A'da Mehmet Toprak'ın modaratörlüğünü yaptığı “Sınır İhlali” programının bu haftaki konukları Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Bayram Zilan ile Araştırmacı yazar Fırat Erez oldu.

Öcalan: MİT bizi kullandı, biz de MİT`i kullandık

Bir soru üzerine PKK`nın bilindik siyasi örgütlerden ciddi bir farkının olduğunu söyleyen Erez, “PKK başından beri bölgesel hakimiyet üzerine çalışıyor. İdeolojisinin ilk paydasının Stalinist bir Kürt ulus devleti olduğu düşünüldüğünde çok şaşırtıcı gelmeye bilir, ama o kadar bir pragmatik, güç odaklı bir hareket tarzı var ki, son tahlilde bu pragmatizm Öcalan`ın şu sözleriyle karşılık buluyor. Kendisine MİT sorulduğu zaman,  bundan 10 yıl önceki koşullar için, ‘MİT bizi kullandı, biz de MİT`i kullandık` diyor. Nasıl bir ilişkiler ağı içinde yer almak için kurulmuş bir örgütten bahsediyoruz. Bu ciddi soru işaretleri doğuruyor. İlk kuruluşundan bu yana eylem tarzına baktığımızda, bütün silahlar bölgesel feodal aşiretlere dönük. Doğal olarak doğunun o zamanki koşulları dikkate alındığında bir anlamda kişiler kendi güvenliklerini, aşiretler ve aileler bazında kendileri sağlamak zorundalar” ifadelerini kullandı.

“PKK suikast yoluyla rakiplerini tasfiye etti”

PKK`nın ilk saldırısını aşiretlere yaptığını, hemen sonra da bölgedeki irili ufaklı sol örgütlerine yöneldiğini aktaran Erez, PKK'nın bölgede çatışmadığı örgüt kalmadığına vurgu yaparak, “Bunların arasında sonradan gerillalarını kendi safına aldığı örgütler de var, TİKKO gibi.. Tek tek bu örgütleri baskı yoluyla, suikastlar yoluyla Kürt bölgesinden tasfiye ediyor ve devletin hemen altındaki güç konumuna yükseliyor. Paralel devlet kavramını erken kullanıldığını düşünüyorum. Gülen Cemaatine belki şöyle denilebilirdi; ‘Paralel istihbarat örgütü` Paralel devlet varsa ülkede o PKK`dir” analizinde bulundu.

“Hizbullah müthiş bir sabır gösterdi”

Hizbullah Cemaati'ni de analiz eden Erez, Hizbullah'ın kurucu rehberi Hüseyin Velioğlu'nun İstanbul Beykoz'da şehid edilmesi sonrasındaki süreçte cemaatin dernekleşme alanında çalışmalara yöneldiğini belirterek, “2000`den sonra görebildiğimiz kadarıyla silahlı mücadeleden tamamen uzaklaştılar. Bizim bugün gördüğümüz şeyleri, bölgenin asıl sakinleri olarak kendileri de fark ettiler. Tamamen pasif bir mücadele, pasif örgütlenme yoluna gittiler. Bu anlamda haklarının teslim edilmesi gerektiğini düşünüyorum; müthiş bir sabır gösterdiler. Ben de çok sonradan öğrendim, halen birçok insan bilmiyor. Hani doğuda olan her olayda PKK`nin her gösteri yürüyüşünde, üçtaş güvenlik güçlerine atılıyorsa bir tanesi de Hizbullah çatısına atılmış. Muhakkak taciz edilmişler, ama öldürmeler bitmiş. Bölgeden sürülmeye çalışmaklar, katliam girişimleri karşılıklı olarak sonlanmış. Sonunda bu çatışmalardan bir tanesi Hakkari`de Ubeydullah Durna kaleşnikofla vurularak öldürülmüş ve halen katili bulunmuş değil. Benzer bir olay daha yaşanıyor, sonrasında 6-8 Ekim olayları…

"IŞİD`le Hizbullah`ın hiçbir ilişkisinin olmadığını gayet farkındalar"

Bence PKK için asıl mesele Hizbullah'ın kullanışlığı. Yani bir savaş similasyonuna ihtiyaç var, 4 ayrı ülkede örgütlenmiş bir PKK var. PKK bazı yerlerde savaşırken, bazı yerlerde anlaşma yoluna gidiyor, bazı yerlerde ateşkesle meseleyi hallediyor. Sonuçta tek bir akıl yönetmek zorunda ve bu aklı bu ülkelerde geçişken çalışıyor. En büyük lojistik destek aldığı ülke Türkiye ve savaş bir şekilde Türkiye`ye taşınmak zorunda.  Ki kaynaklar onları (PKK) besleye bilsinler. Kendileri de IŞİD`le Hizbullah`ın hiçbir ilişkisinin olmadığını gayet farkındalar. Bırakın ilişkiyi IŞİD onları tekfir ediyor, onlar da bizim kadar biliyorlar. Ama şimdi bu tekfir kelimesini dahi bilmeyen onlarca insan gazetelerde yazıp, televizyonlara çıkıp konuşuyor ve onlar için IŞİD ile Hizbullah veya HÜDA PAR arasında hiçbir fark yok. Geçen gün öldürülen Aytaç Baran`ın ölümüyle ilgili MİT`i veya Konter Gerillayı parmaklarıyla gösterenlerin dünyadan haberleri yok. Yani Hizbullah nedir, tekfir ne demektir?” şeklinde önemli konulara temas etti.

Hürseda Haber