Başörtüsü; Ahireti Tercih Edenlerin Süsü
Bugün bir sıkıntı vardı içinde. Başörtüsüyle üniversiteye ilk adımını atacaktı.
HAFTANIN YAZISI
‘Abla’ dediği üniversitelilerin yanına yerleşmişti. Saatlerce nasihat (!) etmişlerdi. ‘Abla’: -Bak kardeşim! Kapıdan girerken başörtünü çantana koyar, çıkınca örtersin, dedi.
Zeyneb: -Ama abla Allah’ın emrini nasıl çiğnerim, dedi.
‘Abla’: -Bizler niçin örtümüzü çıkarıp okuyoruz? Buralar örtü düşmanlarına kalmasın diye. Çocuklarımızı onlar değil de biz eğitelim diye. Aslında biz böyle bir fedakârlığı (!) yaparak çok büyük bir sevap işliyoruz sen bunun farkında değilsin. Saatlerce süren bu konuşmalar canlandı kafasında. Nur Suresi 31.ayet geldi aklına. Sonra, başörtüsü için kıyam eden Sütçü İmam canlandı gözünde... Üniversitenin kapısındaydılar. ‘Abla’sı başörtüsünü çıkarıp içeri girdi. Göz göze geldiler. Zeyneb: -Hayır yapamam, dedi. İkna odasına aldılar Zeynebi.
Masanın karşı tarafında boyalı dudaklarıyla sigara tüttüren bir bayan oturuyordu. Uzun pardesüsü, bembeyaz örtüsü içinde Zeyneb’i görünce sanki cin çarpmışa döndü. Tam iki buçuk saat uğraştılar fakat Zeyneb, her sorularına her ikna(!) sözlerine karşın öyle cevaplar veriyordu ki artık sinirleri iyice gerilmişti. Sarışın kadın yüksek bir ses tonuyla: -Bu okula böyle giremezsin, çık dışarı, deyip kestirip attı.
Zeyneb: -Sizinle Mahkeme-i Kübra’da görüşeceğiz, dedi çıktı. Dışarda ‘abla’sı onu bekliyordu. -Neden, dedi. Hani öğretmen olacaktın, hani hayallerin vardı? Zeynep söylenenleri duymuyordu bile, iç dünyasında muhasebeye girişmişti. ‘abla’sı: -Sen yürü, şuradan bir su alıp geleyim, dedi. Bunu bile duymamıştı Zeynep. Yerdeki takvim yaprağını aldı, okumaya başladı. Öyle dalmıştı ki yola çıktığının farkında bile değildi. Önce acı bir fren sesi duyuldu, ardından insanların bağrışmaları.. Her şey bir kaç saniyede oluvermişti. Kalabalığı yarıp gelen ‘abla’sı Zeyneb’i kanlar içinde buldu.
Başını kaldırdı, Zeyneb’in yüzünde bir tebessüm belirdi, dudaklarından “Rabbimin emrini tercih ettim” kelimeleri döküldü ve zamanın Zeyneb’i tertemiz ruhunu teslim etti. Biraz sonra ‘abla’sının gözü Zeyneb’in elindeki takvim yaprağına takıldı. Aldı, okumaya başladı. ‘’Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler.” (İbrahim-3) Beyninde şimşekler çakmaya başladı. Başörtüsünü aç-kapa ile geçen yılları ve en son Zeyneb’e yaptığı nasihatler(!) bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. Tarifsiz bir sızı hissetti içinde. Yerde yatan Zeyneb’in yüzüne baktı son kez. Başından sızan kanların bembeyaz örtüsünde oluşturduğu lafzını görünce olduğu yere yığıldı ve gözyaşlarına boğuldu.
RAMAZAN ORUÇOĞLU / BURSA - YAŞ: 24