• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...
Haklı olmak yetmez!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Besmele, Selam, Hamd ve Dua İle…

Eğer sorun sadece haklı olmak ve olmamaksa bilinmelidir ki; Hz Ali (r.a) kendi davasında haklı idi. Hakeza Hz. Hasan ve Hüseyn (r.a) de öyle…

Şayet sorun, problem sadece haklılık davası ise; ben de kendi davamda haklıyım. Üstelik mazlum ve masumum… ama haklı oluşum mazlum ve masum oluşum, her hangi bir kıymet ifade etmiyor! Devlet, beni canlı canlı betondan bir tabuta gömmüş ve beni böylece katletmek istiyor. İmdatlarıma kimse cevap vermiyor ve vermeye cesaret edemiyor.

Dert sadece haklı olmaksa; aha İslam haktır.  Gerisi de batıldır. Bu durum da; hakkın, adaleti yani İslam`ın, başta ülkemiz olmak üzere âlemi cihana hâkim olması gerekir.

İçerisinde yaşamış olduğumuz toplumun % 99`u Müslümandır. Bugün bir referandum yapılsa ve sorulsa: Tercihiniz İslam mı, yoksa diğerleri mi? Halkımızın ezici bir çoğunluğunun şeriatı tercih edeceği muhakkak.

Aynen Türklerde olduğu gibi; Kürd halkının % 99`u Müslümandır ve Allah`ın bir nimeti olarak; birçok, İslam kavim ve kabilesi gibi son derece dindardır. Diğer kardeşleri gibi; kalpleri, iman ve İslam`dan yana atmaktadır. Durum böyle iken; neden, niçin? İslam bölgemize, ülkemize hâkim değil veya hâkim olamamakta?

Rivayetlere göre Hz Hüseyin (r.a) Irak`tan gelmekte olan şair Ferezdak`a rastladı. Hz. Hüseyin ona: “Irak halkını ne ile geride bıraktın” diye sordu. Ferezdak, onları “kalpleri seninle ama kılıçları senin üzerine çevrilmiş olduğu halde geride bıraktım” der.

Bu durumu bin yıl öncesine, Hz Hüseyin`e münhasır olduğunu zanneden varsa bilmelidir ki bu büyük bir yanlış ve yanılgıdır. Büyük bir aldanıştır. Gerek ülkemizde, gerekse tüm İslam coğrafyasında; Müslüman ahali İslam davetçilerini ve mücahitlerinin seviyor, kalpleri gönülleri onlarla... Ancak silahları onlara dönük, zindanların kapıları onlar için açık bırakılmış, malları, mülkleri, paraları, İslam`a karşı savaşanların hizmetine sunulmuş tıpkı kendi bedenleri gibi…

Mısır`da 16`sında genç kıza ateş eden keskin nişancı, varil bombalarıyla çoluk çocuk demeden katleden Esad`çı pilot bizleri ölüme mahkum eden Türk polisi Hâkimi de...
Barbar, çağdaş Moğollar olan PKK`ya araç veren, sivil uzantılarına oy veren Kürd`ün de kalbi İslam`dan ve İslam idaresinden yana ancak maalesef silahı, parası, enerjisi, kendi dininin, din kardeşinin aleyhinde bulunmakta...

Güler misin, ağlar mısın cinsinden olan bu durumu Selefi / Vahhabi kardeşlerimiz gibi tekfircilik yaparak işin içinden çıkıp aşamayız. Bu doğru bir teşhis ve tespitte olmaz olamaz da.

Ahali; namazında, niyazında, orucunu tutar, zekâtını verir, imkanları dahilinde haccını yapar, ve en önemlisi; Allah için sevgi ve buğza da sahip, yaptığı işin yanlışlığının farkında; kendini yermekte, kınamakta!...

Şimdi ne olacak, sorun problem nedir, hatalı kimdir? Bu aşağılık durumdan nasıl halas olacağız, ne yapmalı ne etmeli? Gibi soruların sosyolojik, psikolojik gibi çeşitli ilim dallarıyla, uzun, uzadıya ciltlerle dolu kitaplarla soruların cevapları verilebilir de. Herkes kendi meşrep, mizaç ve mesleğine göre kişisel olarak birtakım cevaplar ve çözümler de bulabilir, getirebilir.

Buna göre problem haklılık, haksızlık davası değil sorun problem; zayıf ve güçsüz oluşumuzdur. Yani mesele güç meselesidir.

Sıradan insan yani ahali; Müslüman davetçilerinde, mücahitlerinde güç kuvvet göremiyor veya Müslümanlar kısaca söylersek; ahaliye, kendi tebaasına güven telkin etmiyor veya edemiyor… Bunu göremeyen ahali güvenlik sorunu yaşıyor; güvenlik bunalımı yaşayan ahali; yerli-yersiz, geçerli-geçersiz, doğru-yanlış bilinçli veya bilinçsizce, güvenli liman arayışına giriyor… İşte tam burada felaketler, rezaletler meydana geliyor. “ Sürüden ayrılanı kurt, cemaatten ayrılanı şeytan kapar” hadisinde geçtiği gibi; güvenli liman bulacağım derken bir-bir veya grup-grup düşüyor, Kemalist, Apo`cu, Sisi`ci, Esed`çi vs. şeytanların kucağına. Mezkûr şeytanlar da akla hayale geldik-gelmedik bütün rezaletleri, felaketleri, katliamları, vahşetleri istedikleri zaman istedikleri gibi işliyor, zevkten dört köşe olmuş şekildeler, maazallah…

Buradaki hatayı, kusuru, ayıbı her samimi Müslümanın kendi nefsinde araması ve bulması gerek “Sana iyilikten ne isabet ettiyse Allah`tan. Sana kötülükten ne isabet ettiyse nefsindendir.” (Nisa 79)

Ben, bizler yeterince güçlü, kuvvetli, donanımlı olamadığımız için; kendi şahsımızda, kendi dinimizi küçük düşürdüğümüz gibi kendi din kardeşlerimizi koruyamayıp, köpeklerin kucağına itmiş; insî ve cinni şeytanların hizmet eri yapmışızdır. Rabbim hepimizi afv-u mağfiret eylesin. (Amin)

Bana göre başarı ve başarısızlık sırrı burada saklıdır. Kendimizi yenilemez, gücü kuvveti elde edemezsek; kardeşlerimizi, halkımızı, Müslüman ahali için güvenli liman oluşturmazsak; biz daha çok dövülür sövülürüz...

Unutmamak lazım “Güçlü kuvvetli Mü`min, Allah ininde zayıf Mümin`den daha hayırlı ve daha sevimlidir.” Bütün velilere göre; tevfik soyu gayretle beraberdir.”

İnsaf ehline bunlar yeter.

Tek başına haklı olmak yetmez

Güçlü olmak gerek

Vesselam

Abdüsselam Tutal
F Tipi Cezaevi Bolu

Bu haberler de ilginizi çekebilir