Efendimiz Muhammed Mustafa`ya Bağlılığımız Asr-ı Saadeti Andırsın
Nisanur Dergisi`nin Mayıs 2015 sayısı başyazısı... Onun (SAV) hanımı kadar cesur ve girişken olunuz! Peygambere sahip çıkmak ve Onun sünnetini korumak söz konusu olduğunda hiç kimsenin çekincesi ve endişesi olmasın. Hakkı sahiplenmede kendinizi birinci sorumlu ve hak sahibi olarak görün.
Nisanur Dergisi / Başyazı
Bismillahirrahmanirrahim.
“Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de Ona salat edin ve tam bir teslimiyetle Ona selam verin.” (Ahzab / 56)
Peygamber aleyhisselatu vesselamı anmanın, yaşamanın ve Onun insanlığın efendisi olduğunu tekrar tekrar ilan etmenin günü, zamanı yoktur. Müminler için adı her anıldığında Ona salat ve selam göndermek, Onun hususiyetlerinin her gün milyon kere ilamıdır.
Kutlu Doğum etkinlikleri, Peygamberini yâd eden milyonların bir araya gelmesi, bunu gür bir sedayla dile getirmesi; Ona (SAV) gösterdikleri hürmeti, küfrün ve nifakın yüzüne bir şamar gibi indirmesidir. Ona hakaret etme, kıymetini azaltma, kutsiyetine halel getirme, şanını düşürme gibi bir alçaklığa kalkışmaları bu organizasyonların sebebi olmuş ve binleri, on binleri, yüz binleri bir araya getirmiştir.
Kardeşlerimizin bu alandaki çalışmaları, gayretleri Hz. Muhammed Mustafa (SAV)`ya bağlılığın en somut delilidir. Ev ev dolaşmalar, Efendimizin kusursuzluğunu en içten kelimelerle ifade etmeler ve meydanlar bunun şahididir.
Uzun bir zaman Müslüman halkımız, Resulullah`tan uzaklaştırılmaya çalışılmışsa bile, bir tebessüm ya da bir hediye eşliğindeki bir davetle bu çağrıya yürek dolusu muhabbet ve hürmetle icabet etmişlerdir. Öyle ki;
Hiçbir dünyevi kaygı olmaksızın icabet etmişlerdir.
Hiçbir korkunun zoru olmaksızın icabet etmişlerdir.
Hiçbir dalalet tellalına iltifat etmeden icabet etmişlerdir.
Yolların en salimini ve kavisini tercih ederek icabet etmişlerdir.
Aşkla, şevkle, gözyaşları içinde icabet etmişlerdir.
Hiçbir ‘acaba` ve ‘niçin` şüphesini akıllarından geçirmeden icabet etmişlerdir.
Aklın ve vicdanın yolunun bir olduğunu görerek icabet etmişlerdir.
Yakmadan, yıkmadan, korkmadan ve kardeşlerini korkutmadan icabet etmişlerdir.
Küçücük bebekleriyle onları bu yola adayış ilahilerini söyleyerek icabet etmişlerdir.
İçleri rahat, hak yolda oldukları bilinci ve sevinciyle icabet etmişlerdir.
Peygamber aleyhisselatu vesselam, insanlığın –erkek ve kadın– müşterekleri üzerinden muhabbete ve irtibata en layığı olmakla beraber, ümmetin aziz kadınlarının teveccühüne birkaç vecihle daha layıktır. Yaratılışın hakikatine uygun ve kendisini mesrur edecek istikameti kadına sunarak, adalet veçhiyle izzet ve değerini ortaya koymuştur. Yıllardır okuyarak ve dinleyerek bildiklerinizi tekrar etmeye niyetimiz yok. Fakat buradan yola çıkarak varmak istediğimiz bir nokta var ki; o da ona ittibâ, bağlılık ve sadakatin yollarından bir kaçıdır.
Onun vesilesi ile tanıdığımız ve yine Ona olan bağlılıkları ile zihinlerimize ve tarihimize kazınmış öyle mübarek hanımlar var ki; karakterleri, ahlakları, irfanları ve yaptıklarıyla malumdurlar. Ümmetin kadınlarına birer örnek ve yol ışığıdırlar. Hz. Hatice`nin asil duruşu, dünyevi işlerde mahareti, uhrevi işlerde sadakati, evlatlarına anneliği, kocasına yol arkadaşlığı, davasına hizmeti ve faaliyetleri peygamberin (SAV) onayından geçmiştir. Hazreti Peygamber (SAV)`in hayatının sonuna kadar Onu hayırla yâd etmesi, Onun üstünlüğünü ifade etmesi ve zaman zaman hanımlarının şaşkınlıklarına rağmen bunu vurgulamaktaki tekid ve ısrarını, belki bir erkek olarak ancak sözle ifade edebileceği kadına has hususiyetlerin numunesini, bir kadın olan Hz. Hatice (R.Anha) üzerinden sergileme çabası olarak algılayabiliriz. Biliyorsunuz ki peygamberin sünneti Onun sözleri, amelleri ve tasdik ettikleridir. O halde;
Onun (SAV) hanımı kadar cesur ve girişken olunuz! Peygambere sahip çıkmak ve Onun sünnetini korumak söz konusu olduğunda hiç kimsenin çekincesi ve endişesi olmasın. Hakkı sahiplenmede kendinizi birinci sorumlu ve hak sahibi olarak görün.
Efendimiz (SAV) Hz. Hatice annemize geldiğinde tek idi ve ne yapacağını Ona söyleyen ve telkin eden başka kimse yoktu. Hz. Hatice tereddütsüz bir şekilde Ona kol kanat gerdi, yanından hiç ayrılmayacağını söz ve pratiği ile ortaya koydu. Korku ve tepki görmeyi umursamadan Varaka`ya gitti ve Hz. Peygamber (SAV)`in durumunu arz etti. Bu şekilde Onun eminliğini başkalarına da tasdik ettirmiştir.
Onun (SAV) ilk yol arkadaşı Hz. Hatice gibi ileri görüşlü olalım! Nasıl bir davaya hizmet ettiğimizi; bu hizmetin bizi, ailemizi ve kardeşlerimizi nereye eriştireceğini hesap edebilelim.
Hz. Hatice, Hz. Peygamber`in vahiyden bahsetmesiyle beraber bunun bir peygamberlik müjdesi, insanlığa önderlik edeceği zamanların bidayeti olarak algılamış; ona düşen vazifeyi tespit etmeye, neler yapabileceğini belirlemeye çalışmıştı. Bizler de annemiz Hz. Hatice gibi basiret ve ferasetle istikbali görerek hizmetlerimize yön verelim. Her türlü hasetten, dedikodudan, gıybetten, gösterişten arınmış bir şekilde çalışmaya devam edelim.
Hz. Peygamberin en dar günlerindeki yoldaşı Hz. Hatice misali maddi ve manevi bütün varlığımızı davamız için, İslam`a ve Müslümanlara hizmet için ortaya koyalım.
Peygamber (SAV)`e nasıl tabi olunur? Sadık bir ümmet ferdi ne yapmalıdır?
“Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de Ona salat edin ve tam bir teslimiyetle Ona selam verin.” (Ahzab / 56)
Peygamber aleyhisselatu vesselamı anmanın, yaşamanın ve Onun insanlığın efendisi olduğunu tekrar tekrar ilan etmenin günü, zamanı yoktur. Müminler için adı her anıldığında Ona salat ve selam göndermek, Onun hususiyetlerinin her gün milyon kere ilamıdır.
Kutlu Doğum etkinlikleri, Peygamberini yâd eden milyonların bir araya gelmesi, bunu gür bir sedayla dile getirmesi; Ona (SAV) gösterdikleri hürmeti, küfrün ve nifakın yüzüne bir şamar gibi indirmesidir. Ona hakaret etme, kıymetini azaltma, kutsiyetine halel getirme, şanını düşürme gibi bir alçaklığa kalkışmaları bu organizasyonların sebebi olmuş ve binleri, on binleri, yüz binleri bir araya getirmiştir.
Kardeşlerimizin bu alandaki çalışmaları, gayretleri Hz. Muhammed Mustafa (SAV)`ya bağlılığın en somut delilidir. Ev ev dolaşmalar, Efendimizin kusursuzluğunu en içten kelimelerle ifade etmeler ve meydanlar bunun şahididir.
Uzun bir zaman Müslüman halkımız, Resulullah`tan uzaklaştırılmaya çalışılmışsa bile, bir tebessüm ya da bir hediye eşliğindeki bir davetle bu çağrıya yürek dolusu muhabbet ve hürmetle icabet etmişlerdir. Öyle ki;
Hiçbir dünyevi kaygı olmaksızın icabet etmişlerdir.
Hiçbir korkunun zoru olmaksızın icabet etmişlerdir.
Hiçbir dalalet tellalına iltifat etmeden icabet etmişlerdir.
Yolların en salimini ve kavisini tercih ederek icabet etmişlerdir.
Aşkla, şevkle, gözyaşları içinde icabet etmişlerdir.
Hiçbir ‘acaba` ve ‘niçin` şüphesini akıllarından geçirmeden icabet etmişlerdir.
Aklın ve vicdanın yolunun bir olduğunu görerek icabet etmişlerdir.
Yakmadan, yıkmadan, korkmadan ve kardeşlerini korkutmadan icabet etmişlerdir.
Küçücük bebekleriyle onları bu yola adayış ilahilerini söyleyerek icabet etmişlerdir.
İçleri rahat, hak yolda oldukları bilinci ve sevinciyle icabet etmişlerdir.
Peygamber aleyhisselatu vesselam, insanlığın –erkek ve kadın– müşterekleri üzerinden muhabbete ve irtibata en layığı olmakla beraber, ümmetin aziz kadınlarının teveccühüne birkaç vecihle daha layıktır. Yaratılışın hakikatine uygun ve kendisini mesrur edecek istikameti kadına sunarak, adalet veçhiyle izzet ve değerini ortaya koymuştur. Yıllardır okuyarak ve dinleyerek bildiklerinizi tekrar etmeye niyetimiz yok. Fakat buradan yola çıkarak varmak istediğimiz bir nokta var ki; o da ona ittibâ, bağlılık ve sadakatin yollarından bir kaçıdır.
Onun vesilesi ile tanıdığımız ve yine Ona olan bağlılıkları ile zihinlerimize ve tarihimize kazınmış öyle mübarek hanımlar var ki; karakterleri, ahlakları, irfanları ve yaptıklarıyla malumdurlar. Ümmetin kadınlarına birer örnek ve yol ışığıdırlar. Hz. Hatice`nin asil duruşu, dünyevi işlerde mahareti, uhrevi işlerde sadakati, evlatlarına anneliği, kocasına yol arkadaşlığı, davasına hizmeti ve faaliyetleri peygamberin (SAV) onayından geçmiştir. Hazreti Peygamber (SAV)`in hayatının sonuna kadar Onu hayırla yâd etmesi, Onun üstünlüğünü ifade etmesi ve zaman zaman hanımlarının şaşkınlıklarına rağmen bunu vurgulamaktaki tekid ve ısrarını, belki bir erkek olarak ancak sözle ifade edebileceği kadına has hususiyetlerin numunesini, bir kadın olan Hz. Hatice (R.Anha) üzerinden sergileme çabası olarak algılayabiliriz. Biliyorsunuz ki peygamberin sünneti Onun sözleri, amelleri ve tasdik ettikleridir. O halde;
Onun (SAV) hanımı kadar cesur ve girişken olunuz! Peygambere sahip çıkmak ve Onun sünnetini korumak söz konusu olduğunda hiç kimsenin çekincesi ve endişesi olmasın. Hakkı sahiplenmede kendinizi birinci sorumlu ve hak sahibi olarak görün.
Efendimiz (SAV) Hz. Hatice annemize geldiğinde tek idi ve ne yapacağını Ona söyleyen ve telkin eden başka kimse yoktu. Hz. Hatice tereddütsüz bir şekilde Ona kol kanat gerdi, yanından hiç ayrılmayacağını söz ve pratiği ile ortaya koydu. Korku ve tepki görmeyi umursamadan Varaka`ya gitti ve Hz. Peygamber (SAV)`in durumunu arz etti. Bu şekilde Onun eminliğini başkalarına da tasdik ettirmiştir.
Onun (SAV) ilk yol arkadaşı Hz. Hatice gibi ileri görüşlü olalım! Nasıl bir davaya hizmet ettiğimizi; bu hizmetin bizi, ailemizi ve kardeşlerimizi nereye eriştireceğini hesap edebilelim.
Hz. Hatice, Hz. Peygamber`in vahiyden bahsetmesiyle beraber bunun bir peygamberlik müjdesi, insanlığa önderlik edeceği zamanların bidayeti olarak algılamış; ona düşen vazifeyi tespit etmeye, neler yapabileceğini belirlemeye çalışmıştı. Bizler de annemiz Hz. Hatice gibi basiret ve ferasetle istikbali görerek hizmetlerimize yön verelim. Her türlü hasetten, dedikodudan, gıybetten, gösterişten arınmış bir şekilde çalışmaya devam edelim.
Hz. Peygamberin en dar günlerindeki yoldaşı Hz. Hatice misali maddi ve manevi bütün varlığımızı davamız için, İslam`a ve Müslümanlara hizmet için ortaya koyalım.
Peygamber (SAV)`e nasıl tabi olunur? Sadık bir ümmet ferdi ne yapmalıdır?