Faruk Beşer`den ZORLU Holding`in Eşcinsel Konserine Tepki!
Marmara İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Beşer, Zorlu Holding`in Ramazan ayı içerisinde İstanbul`da yapılmak istenen eşcinsel konserine tepki gösterdi.
İşte Faruk Beşer'in facebook sayfasında tepkilerini dile getiridği makalesi...
ZORLU Bir Sınavla Karşı Karşıya(yız)
Doğru Haber Gazetesi konu hakkındaki fikrimi sorunca vakıf oldum. 27 Haziranda homoseksüellerden oluşan bir müzik topluluğu ‘Zorlu Performans Sanatları Merkezi`nde konser verecekmiş. Grubun en önemli özelliği, sadece gay`lerden oluşması. Müziği bir araç olarak kullanıp bu özelliklerinin normal olduğunu anlatmaya çalışıyorlarmış.
Dünya çapında konserler veren koro, internet ve televizyon kayıtlarıyla da on binlerce kişiye ulaşıp kendi reklamlarını yapıyorlarmış. Toplumsal konular dedikleri gaylik hakkında bilinç oluşturmayı hedefliyorlarmış. Konser verdikleri şehirlerde HIV/AIDS tedavisi gören bazı kişileri de konserlerine davet edip onlara da moral veriyorlarmış. Gaylik algısının pozitif/olumlu yönde değişmesine yardımcı olmaya çalıştıklarını söyleyen grup İstanbul`da verecekleri konser için: “Bu hem Türkiye`ye hem de Müslüman bir ülkeye yapacağımız ilk icra olacak. Bu yüzden buna çok önem veriyoruz” demişler imiş. Zamanlamanın Ramazana denk getirilmesi de ayrı bir tesadüf (!).
Bilindiği gibi cinsel sapkınlıkların İslam`a göre en iğrenç olanlarından biri bu hastalıktır. Bunun tabii ve normal görülmesi ise bundan da daha büyük bir hastalıktır. Çünkü bu durum bu sapkınlığın yaygınlaştığına ve artık kanıksandığına işaret eder. Bir fiil ne kadar çirkin olursa olsun, yaygınlaşırsa normal görülmeye başlar. Onun için böyle şeyler hakkında ‘şuyuu vukuundan beter` denir.
Bu sapma tarihte ilk kez Hz. Lût`un (sa) peygamber olarak gönderildiği kavim içinde yaygınlaştığı için bazılar buna lûtilik demişler. Bu isimlendirme de çirkindir ve yanlıştır, çünkü böyle isimlenirse fiil Lût`a nispet edilerek anlatılmış olur. Oysa fiil onun gönderildiği kavmin fiilidir. Onun için işi bilenler buna lûtilik değil, ‘Lût kavminin ameli` derler. Olay Kuranı Kerim`de şöyle anlatılır:
“Lût Kavmi de uyarıları yalan saydı. Onların üzerlerine de taşı toprağı savuran bir rüzgâr saldık. Lût`a uyanlar ise bundan zarar görmediler, onları kendi katımızdan bir nimetle bir seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri biz böyle ödüllendiririz. Oysa Lût onları bizim cezamızla uyarmıştı, ama onlar şüphe edip uyarılara karşı çıktılar. Bir de ondan, konuklarını kendi zevklerine teslim etmesini istediler de gözlerini kör ediverdik onların. Hadi tadın azabımı ve uyarılarımı diye. Derken kararı verilmiş bir azap bir sabah erkenden onlara geliverdi. Hadi tadın azabımı ve uyarılarımı, diye. Vallahi, biz Kuran`ı uyarı için çok kolaylaştırdık; yok mu bir ders alan?” (Kamer 34-40).
Bu olaya Kuranı Kerim`de birkaç yerde daha değinilir. Tefsirciler de şu bilgileri verirler:
Lût Kavminden önce hiç yaşanmayan bu sapık ilişkileri sebebiyle onlar cezayı hak edince Allah birkaç meleği yakışıklı gençler suretinde Lût`a gönderdi. Onun bu ilişkilere dadanan kavmi bu gençleri görünce onların kendilerine verilmesini istediler. Hz. Lût onlara yalvardı ve bu isteklerinden vazgeçmelerini rica etti. Ama onlar dinlemeyip zorla Hz. Lût`un evine girmeye çalışınca hepsinin gözleri silme kör oldu. Melekler Hz. Lût`a ailesini alıp bölgeden uzaklaşmasını söylediler. Onlar çıkıp gidince de Allah`ın azabı geride kalanların hepsini kuşattı.
Buna “kararı verilmiş bir azap” denmesi, sabit hale gelmiş ve hep böyle devam edecek anlamına gelebilir. Yani böyle homoseksüel ilişkilerin arttığı her topluma buna benzer belaların gelebileceğine işaret edilmiş olur.
Kısaca böyle bir sapmanın bireysel ve gizli bir eylem olmasıyla, yaygınlaşıp normal görülmesi ve duyurulması arasında çok büyük farklar vardır. Hem İslam`a, hem de kültürünü ondan alan Türk toplumuna göre bu fiil çirkindir, ahlaka aykırıdır. Bilindiği gibi ‘kamu ahlakına mugayir` fiiller bütün hukuk sistemlerine göre suç sayılır. Kimsenin özel zevki takibe konu edilmez. Ama çirkin bir fiilin aleniyete dönüştürülmesi suç teşkil eder.
Ayrıca bu konser ilanının bir meydan okuma olduğu da açıktır. Öyle sanıyorum ki, biz bu konseri hem mekân olarak hem zaman olarak İslam`ın kalbinde icra ederiz, böylece galibiyetimizi kanıtlarız ve sizin hükümetinizin Avrupa Birliğine girme isteğindeki sadakatini da test etmiş oluruz demek istiyorlar.
Bu sapkın topluluğa ev sahipliği yapanların ZORLU ismini kullanmaları ise ayrı bir skandal sayılmalıdır. Bu ülkenin milli bir değeri olduğunu sandığımız bu grubun, halkın muhtemel hukuki tepkisini de hesaba katarak böyle bir suiistimale imkân vermeyeceğini beklemek hakkımızdır.
Marmara İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Beşer