• DOLAR 34.49
  • EURO 36.562
  • ALTIN 2926.972
  • ...
Hür Aday Oğuz: Görevi kötüye kullanmak emanete ihanettir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Van'da yayın yapan Serhad FM'in Hafta Ertesi programına canlı yayın konuğu olarak katılan HÜDA PAR'ın desteklediği bağımsız milletvekili adayı Mehmet Mehdi Oğuz, önemli açıklamalarda bulundu. Seçim ilkeleri ve temaları hakkında konuşan Hür Aday Oğuz, “Görevi kötüye kullanmak emanete ihanettir.” dedi.

“İlkelerimizde İslami ve insani değerleri esas aldık”
Seçim ilkelerini İslami değerlere göre düzenlediklerini ifade eden Oğuz, HÜDA PAR`ın programında yer alanların İslami ilkeler olduğunu söyledi. Söz konusu ilkelerin başta Türkiye olmak üzere bütün İslam coğrafyası için çok önemli ilkeler olduğunu düşündüklerini ifade eden Oğuz, "Bu ilkeleri oluşturarak İslami ve insani değerleri esas aldık. Parti programımızda da şu hususa vurgu yaptık; yeryüzünde insanların yaşadığı bütün sorunların ana kaynağı, insanlığın özünden uzaklaşmasıdır. İnsanlığın, fıtratına kötü niyetle müdahale etmesiyle sorunlar ortaya çıktı. İnsanların bütün sorunlarını incelediğiniz zaman; insanların Allah`ın yaratılış gayesinin dışına çıkmalarıdır. Böylece fıtratlarından yabacılaşmalarıdır.” dedi.

“Sahipsiz olan Van için önceliklerimizi işliyoruz”
Seçim temalarını halkaya benzeterek örnek veren Oğuz, “2015 genel seçimlerine giderken bağımsız Hür Adaylar olarak, parti programının yansıması olan ana ilkelerimi vurguluyoruz. Bu ilkeleri tema olarak işliyoruz. HÜDA PAR başta bölgemiz ve ülkemiz olmak üzere İslam coğrafyası ile birlikte bütün insanlığın dünya huzuru ve ahiret saadetine ilişkin temalarımız var. Bu seçim döneminde öne çıkarmış olduğumuz temaları bir halka olarak işliyoruz. En geniş halkada İslami muhalefet adına önceliklerimizi dile getiriyoruz. Sonraki halkada Türkiye için önceliklerimiz var. Onun içindeki halkada da Kürt meselesinin adalet temelinde çözümü noktasında, Kürdistan için öncelikler konusunu işliyoruz. En iç dairede ise sahipsiz olan Van için önceliklerimizi işliyoruz.” diye konuştu.

Şuana kadar hiçbir anayasa hükmünün insanların inanç değerlerine göre yapılmadığını vurgulayan Oğuz, “Hiçbir anayasa insanların inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü dairesinde, farklı renklerin, farklı kimliklerin ve farklı inançların bir arada yaşayabileceği bir toplumsal mutabakata dayanarak yapılmadı. 1924 Anayasası o dönemdeki tek partinin baskısı sonucu oluşturulan bir anayasadır. Bu Anayasadaki bazı hükümler belki halk için faydalı olabilir. Fakat bazı hükümlerinde zamanla tek partinin dayatmasıyla değiştirildi. Tamamen ideolojik olan anayasa, inanç ve kimlik özgürlüğünü reddeden baskıcı bir anayasaya dönüştü.” ifadelerini kullandı.

“Vekâlet görevini kötüye kullanmak, emanete hıyanettir”
Halk tarafından seçilip Meclise gidenlerin ancak halkın inanç ve değerlerine göre yasa çıkarması gerektiğinin ifade eden Oğuz, “İnsanların inançlarına aykırı bir anayasa çıkarmaması gerekir. Çünkü bu vekilleri seçen, gönderen Müslüman halktır. Eğer bu vekiller Müslüman halkın değerlerine aykırı bir yasa çıkarırlarsa burada vekâlet yetkisini kötüye kullanmış olurlar. Biz bu anlamda diyoruz ki; Hükümet, hüküm yetkisi için halk tarafından seçilenler, halkın temsilcileri olarak bulundukları makamları işgal etmektedirler. Vekâlet makamında oldukları için de vekâleti gerektirdiği şekilde yönetmek ve genel vatandaşın istediği şekilde yönetmek zorundadırlar. Aksine bir davranış vekâlet görevini kötüye kullanmasıdır. Emanete ihanettir” şeklinde konuştu.

“Vekiller dilediği şekilde kanun çıkaramaz”
Halk tarafından seçilmiş milletvekillerinin “istediğim kanunu çıkarabilirim” deyip dilediği şekilde kanun çıkaramayacağını söyleyen Oğuz, “Temsil yetkisini haktan alan bir meclisin de şüphesiz sınırları vardır. Bu meclis hak tarafından seçilmiş, dolayısıyla ‘istediğim kanunu çıkarabilirim` düşüncesini meşru görmüyoruz. Bu meclisi oluşturan vekillerdir. Vekiller asillerden yetki almış. Asillerde halktır. Dolayısıyla böyle bir meclis, miladi konuda herhangi bir sınırlama olmaksızın dilediği şekilde kanun çıkaramaz.” ifadelerini kullandı.

Oğuz, son olarak şunları söyledi: “Laiklik adı altında halkın inancına hakaret anlamına gelecek, onların toplumsal dokusunu yok edecek düzenlemeler yapılmamalıdır. Yine özgürlük kapsamında ‘ben laikim istediğimi yaparım` şeklindeki toplumun temel dokularını yok edecek hareketler olmamalıdır. Herkes laik olmak zorunda değildir. Laik olmayan insanların da inaçlarını zedeleyecek, toplumsal ve aile yapısını dinamitleyerek yasalaştırmaya çalıştırmasını da doğru bulmuyoruz."  (İLKHA)






 

Bu haberler de ilginizi çekebilir