İslami STK üyelerine verilen ceza Elazığ`da lanetlendi
Adana`da İslami STK üyelerine verilen 115 yıllık cezayı kınayan Elazığ İhya Der, yetkililere seslenerek bu hukuksuzluğu bir an önce giderilmesini istedi.
Elazığ Yeni İhya Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği (Yeni İhya-Der), Adana 5'inci Ağır Ceza mahkemesinin Sivil Toplum Kuruluşu yöneticilerinden 24 kişiye ceza vermesine tepki göstermek amacıyla bir basın açıklaması düzenledi.
Cuma namazı sonrasında Elazığ öğretmenevi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, STK üyelerine ceza verilmesi kınandı.
Tekbirlerin getirildiği açıklamada, “Zalimler İçin Yaşasın Cehennem” sloganları atılırken “Müslümanlara Yapılan Her Türlü Haksız ve Zalim Uygulamaları Lanetliyoruz, Filistin İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılmak Terör Suçuymuş…, Ey Adalet Sen Ne Zaman İhya Olacaksın, Merhamet Değil Adalet İstiyoruz, Zulme Sessiz Kalan Dilsiz Şeytandır…” yazılı pankartlar taşındı.
Basın açıklamasını okuyan Yeni İhya-Der Başkan Yardımcısı Zülfü Öztürk, bir toplumu ayakta tutan temel unsurlardan birinin adalet olduğunu belirterek, kişiye, zümreye, sınıfa, makam ve mevkiye göre hukuk oluşturulamayacağı vurguladı.
Bir ülkede adaletin siyasi çıkarlara göre politize edilmesi durumunda o ülkede kaos ve anarşi eksik olmayacağını ifade eden Öztürk, "Bu ülkede bir türlü gerçek bir hukuk ve gerçek bir adalet göremeyecek miyiz? Hep olağanüstü mahkemeler, kişilere ve güçlülere göre verilen kararlarla mı hayatımızı sürdüreceğiz. İstiklal mahkemeleri, DGM`ler, Özel Yetkili mahkemeler ve en son Ağır Ceza mahkemeleri. Mahkeme adları ne kadar değişirse değişsin zihniyet hep aynı zihniyet olarak devam etmektedir. Basit nedenlerle vatandaşı suçlu gösterip devlet düşmanı olarak ilan etmek ağır cezalarla cezalandırıp yıllarca demir parmaklıklar arasına atmak. Bilahare adamı varsa berat ettirmek yoksa hapishanenin küflü duvarları arasında ölüme terk etmek. Maalesef ülkemizdeki tablo budur. Dün birkaç kez idama mahkûm edilen Balyoz, Ergenekon vb. davaların sanıkları bugün yanlış yapıldı deyip beraat ettirilebiliyor.
Hukuk, adalet temeli üzerine inşa edilmediği sürece gerçek adaleti beklemek hayal olacaktır. Hep yanlı mahkeme, yanlı yargıçları görmeye devam edeceğiz. Verilen kararlar da her zaman şüphe uyandıracak bundan da en çok mazlum ve kimsesizler zarar görecektir." dedi.
“Tamamen yasal ve izinli yapılan faaliyetler suç delili olarak gösterildi”
Dün Elazığ'da İhya-Der üzerinde sergilenen seviyesiz tiyatronun bugün de Adana Umut-Der üzerinde uygulamaya konulduğunu dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "2009 yılında Elazığ İhya-Der`e isnat edilen suçlar ve kurulan kumpas ne idiyse Adana'da İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına isnat edilen suçlar ve kumpaslar da aynıdır. Yasal faaliyetleri tamamen mülki amirlerin bilgisi dâhilinde yapılan etkinlikler suç delili olarak gösterilip bu ağır cezalar verildi. Bu suçlar: derneklerde Kur'an dersi vermek, Kutlu Doğum etkinliği düzenlemek, Filistin ve dünyadaki mazlumları destekleyen mitingler düzenlemek, basın açıklaması yapmak, şehit edilen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazı kılmak vb. faaliyetlerde bulunmak. Aynı suçlamalardan dolayı Elazığ İhya-Der dosyasından da halen Müslümanlar demir parmaklıklar arkasında gün saymaktadır. Her halde bunlar az geldi de Adana`daki Müslümanlar da bunlara ilave edildi."
"Cumhuriyet kurulduğundan beri kumpassız hiçbir günü olmamıştır"
Hükümet yetkililerine seslenen ve hep kumpastan dem vurulmaması gerektiğini belirten Öztürk, "Bu ülkede Cumhuriyet kurulduğundan beri zaten kumpassız hiçbir günü olmamıştır. Hep olağanüstü haller ve darbelerle idare edilen bir ülke kumpassız olur mu? Herkesin kendi hukukunu, kendi hakimini oluşturmak için çaba gösterdiği bir sistemde kumpas olmaz mı? Kumpasın peşine düşüp suçlu aramaya gerek yoktur. Gerçekten bu konuda samimi ve dürüstseniz; devlet içerisindeki derin, paralel yatay, dikey güçlere ulaşmak istiyorsunuz buyurun size Elazığ ihya-Der, Adıyaman Vahdet-Der, İstanbul Mustazaf-Der ve Adana Umut-Der dosyaları. Bunlara bakmanız yeterlidir. Bu dosyalar incelendiğinde nasıl düzmece iddianamelerin hazırlandığını, yalan dolan iftiraların yapıldığını, evlere iş yerlerine CD'ler ve sahte belgelerin nasıl konulduğunu açıkça göreceksiniz. O zaman kirli planlarla hukuku ve adaleti ele geçirmenin nasıl yapıldığına şahit olacaksınız. Ama üzülerek belirtmek zorundayız ki hükümete olan güvenimiz sarsılmıştır. Son günlerde mahkemelerin yetkileri ve tahliye edilen paralel yapı sanıkları üzerinde yapılan tartışmanın geldiği nokta gözler önündedir. Bunun yanında Adana'da yapılan hukuksuzluktan hükümet yetkililerinin tek bir söz etmeyişleri endişemizin haklılığını ortaya koymaktadır." şeklinde konuştu.
Güçlerin kendi aralarındaki kirli savaşın faturasının mazlum ve Mustazaf halka çıkarılmaması gerektiğini vurgulayan Öztürk, "Bizler zulüm ve haksızlık kimden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın ne pahasına olursa olsun karşı çıkacağız. Zulme uğrayan kim olursa olsun diline, rengine, ırkına, kavmine, milliyetine ve cinsiyetine bakmaksızın karşı duracağız. Yetkiyi elinde bulunduranların bu hukuksuzluğu bir an önce gidermelerini bekliyoruz." dedi. (İLKHA)