Yüzbinler `şehadet`ine şahitlik etti!
Yıldız Araz; Mü`mine bir hayat sürdü, İslami bir düğünle gelin oldu Resulullah`ın Kutlu Doğum`u yolunda can verdi Yüzbinler Şehadetine şahitlik etti Diyarbakır`da düzenlenen `Eşsiz Önder Hz. Muhammed`` Kutlu Doğum etkinliğine Batman`dan katılmak için yola çıkan Peygamber Sevdalısı Yıldız Araz (36), bulunduğu aracın şarampole yuvarlanması sonucu hayatını kaybetti. Gazetemize konuşan Yıldız Araz`ın eşi Feremez Araz, Ağabeyi Kenan Göçmüş, annesi Ayşete Göçmüş ve kaynanası Nazliye Araz, Yıldız hanımı anlattılar...
Muhammed Said Aksoy / Doğruhaber Batman
Diyarbakır`da 19 Nisan`da düzenlenecek olan Kutlu Doğuma katılmak için yola çıkan ve içerisinde bulunduğu aracın Diyarbakır yolunda şarampole yuvarlanması sonucu hayatını kaybeden Yıldız Araz`ın yakınları onu anlattı.
“EŞİMİN KUTLU DOĞUM YOLUNDA ŞEHİD OLMASI RABBİMİN BU DÜNYADAKİ BANA HEDİYESİYDİ”
Eşi Yıldız ile ilgili anılarını anlatan Feremez Araz: “21 yıllık evliliğim boyunca tek bir gün dahi dünya malına meyil etmedi. Evliliğimizin ilk gününde kolundaki bilezikleri çıkartıp bunları takmam, yüzük yeter, demişti. 18 ay cezaevinde ve hemen sonrasında 15 ay askerde kendisinden uzak kalmama rağmen hiçbir zaman herhangi bir şikâyeti olmamıştı. Eşimin Kutlu doğum yolunda şehid olması Rabbi'min bu dünyadaki bana hediyesiydi. Üzülüyoruz ama ahirete inanıyoruz. Son 1 ay ise bu 21 yılın en güzel meyvesiydi. Sürekli Kutlu Doğum programlarını izler, İnşallah bu kutlu Resul`ün yolunda canımı veririm diyordu. Son gün Cumartesi günü beni arayıp çocuklarla beraber bizi pikniğe götür, dedi. Piknikte son günüymüş gibi bizlerle fotoğraf çekti ve teker teker vedalaştı. Hayatımda hiçbir zaman gel de fotoğraf çekelim, dediğini duymamıştım. Ertesi gün kendisi kutlu bir yolculukta hakkın rahmetine kavuştu.”
“ŞEHİD OLURSAM ARKAMDAN AĞLAMAYIN”
Son zamanlarda Kutlu Doğum etkinliklerine karşı muhabbetinin arttığını ve etkinlikleri kaçırmamaya çalıştığını ifade eden Yıldız Araz`ın annesi Ayşete Göçmüş: “Kutlu Doğuma gittiği günlerde sürekli şehid olacağını söylüyordu. Çocukları ona sen nasıl şehid olacaksın, nerden biliyorsun ki? Çocukları küçük oldukları için ona, sadece erkekler şehid olur, diyorlardı. O, Hz. Sümeyye ve Hz. Zeynep de şehid olmuşlar. Ben de şehid olacağım, şehid olursam arkamdan ağlamayın, diyordu. Kızları, anne niçin böyle söylüyorsun, biz ağlamaz mıyız? Seni hiç unutmayız, dediler. O da wallahi ben şehid olacağım, diyordu.”
“ÇOKCA KUR`AN OKUR, TESETTÜRÜNE ÖNEM VERİRDİ”
Peygamber Aşığı Yıldız`ın sürekli Kur`an okuyan, zikri dilinden düşürmeyen, namazına önem veren, çocuklarını İslam terbiyesiyle yetiştirmeye çalışan ve İslami ahlakla ahlaklanmış bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen Kaynanası Nazliye Araz: “Kendisi çok az konuşurdu. Biz 20 kelime konuşsaydık, onun ağzından 1 kelime çıkmazdı. Sukünet ehliydi. Sürekli ziyaretime gelir, evin bütün işlerini yapardı. Komşuları ve yakın akrabaları tarafından sevilen birisiydi. Kimseye rahatsızlık verdiği duyulmamış ve görülmemişti. Fesatlık, gıybet, kibir ve kıskançlık gibi şeyler onda hiç yoktu. Bizlere sürekli Allah`tan, Peygamberinden, sahabelerden söz ederdi. Öğrendiği şeyleri gelip bize anlatırdı. Çokca Kur`an okur ve tesettürüne çok önem verirdi. Batman`da bulunduğu mahalledeki camiye gider, sohbet eder, ders alır ve ders verirdi.”
“İSLAMİ DAVAYLA TANIŞMASI HAYATINDA DÖNÜM NOKTASI OLDU!”
Ağabeyi Kenan Göçmüş ise: “Ben, 1988-1989 yılları arasında İslami davayla tanışınca, çevrenin baskısı ve şer odaklarının Müslüman camia hakkındaki iftiraları nedeniyle sıkıntı çekerken, aile içinde ve akraba çevresinde ilk desteği bu kız kardeşim vermişti. Ben Lise`ye giderken kız kardeşimi de yetiştirebilmek için ortaokula kaydettim. Müslüman bacılarla tanışınca, kısa sürede örtüye büründü ve hızla İslami eserler okumaya başladı. Hem okuyordu, hem de ortaokuldaki arkadaşlarına dağıtıyordu. İslami davayla tanıştı ve İslami davayla tanışması hayatında bir dönüm noktası oldu! Evlendikten sonra Yıldız olan ismini bırakıp Zeynep ismini kullanmaya başladı. Evliliği ve düğünü Kozluk`ta İslami usullere göre olan ilk düğünlerden biri olmuştu ki bu da nadir insanlara nasip olur. Bu evlilik merasimiyle birçok insanın şu ifadesine şahit oldum: ‘Yahu harama girmeden, kadın erkek karışımı olmadan ve helal dairesi dâhilinde düğün yapılabilirmiş.`”
YÜZBİNLERCE İNSAN BİRDEN BU İNSANA ŞEHİDE İFADESİNİ KULLANDI VE BUNA ŞAHİTLİK EDİYOR
Bölgedeki dindar ailelerin yaşadığı çile ve sıkıntıları kardeşinin de yaşadığını anlatan Göçmüş, “Buna rağmen hiçbir zaman İslami yaşantıdan, İslami ahlaktan, İslami terbiyesinden taviz vermeden bu yaşantısını sonuna kadar devam ettirdi. Durumları iyi olduğu zaman kibirlenmedi, gururlanmadı. Eli açık, kanaatkâr ve yardımseverdi. Durumları kötü olduğu zaman, ekonomik anlamda çok sıkıntı çektikleri vakit lokmasını, akrabalarıyla ve Kocasının yeğenleriyle paylaşmasını bilen bir insandı. Her daim çevrede, mahallede örtüsüyle ahlakıyla tanınan bir kişilik oluşmuştu. Kız kardeşim son zamanlarda gerçekten farklı bir değişim göstermeye başlamıştı. Kutlu Doğum programlarına azami ölçüde katılmaya çalışır, çocuklarını alır Kutlu Doğumlara götürürdü. Allah`u Teala`nın kalbine verdiği ilham olsa gerek, ben şehid olacağım, şeklinde ifadesi olmuştu ki bu bütün çocuklarının ağzında sabit olan bir söz. Kardeşim, Kutlu bir yola, kutlu bir mekâna gidiyordu. Yüzbinlerce insanın akın ettiği Peygamber sevgisini ispat edeceği bir programa katılıyordu. Bu bizim bir övünç kaynağımız. Arkada 5 çocuk bırakması hasebiyle tabiî ki üzülüyoruz. Ama böyle bir ölümün de doğrusu her insana nasip olmayacağını biliyoruz. Yüzbinlerce insan birden bu insana şehide ifadesini kullandı ve buna şahitlik ediyor. Binlerce insan Fatihalarıyla, Yasinleri ve hatimleriyle buna eşlik ediyorlar. Gece saat 11.00`da defnettiğimiz zaman ilçede nadir rastlanabilecek cenaze defin işleminden birisi gerçekleşti. Bu onun ailesinin şahsiyeti ve İslami kimliğinden olsa gerek.”