• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Batı`nın Yemen tuzağı…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özcan / Analiz

Batı'nın, İslam ülkelerine yönelik kirli hesapları, işgal, katliam ve türlü zulümleri, geçmişle birlikte günümüzde de farklı boyutlarıyla devam ediyor. Bölgeye yönelik çıkar hesaplar, madeni zenginliklerin sömürülmesi ve İslam ümmetinin birliğinin engellenmesine yönelik faaliyetler batının olmazsa olmaz işleri arasında. Batının kancasına takılan son halka Yemen…

Suudi Arabistan'ın öncülüğünde düzenlenen saldırıya destek veren ülkeler Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Sudan, Fas, Pakistan, Mısır ve Ürdün. Saldırıyı yapan ülkeleri yakından incelediğimizde özellikle Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Bahreyn gibi diktatörlük ve krallıkla yönetilen ülkelerin sicillerinin pek de temiz olmadığını rahatlıkla görebiliriz.

Bilinmelidir ki; Suudi`nin başını çektiği bu Körfez ülkeleri, hâlâ gündemimizden düşürmediğimiz, İhvan`a kan kusturan Mısır cuntasını finanse ediyor. İsrail işgali altındaki Filistin`de siyonist Yahudilerin Mescid-i Aksa`yı kirletirken ses çıkarmayan, Gazze bombalanırken görmezden gelen Suudi ve diğer körfez ülkeleri batıdan izin almış olmalılar ki Yemen`e cüratkar bir şekilde saldırı başlatabiliyor.

Diğer yandan Yemen konusunda en dikkat çekici yanı görmemek olmaz. Beşinci yılına giren Suriye iç savaşına yaklaşık üç yüz bin insanın hayatını kaybetmesine rağmen zalim Esad rejimine direk müdahale etmeyen Suudi ve Körfez ülkeleri, ne oldu da Yemen`e hava saldırısı başlatabildiler?

Batıdan izin almaları gerekmiyor muydu? Gerekiyordu elbette ve aynen de öyle oldu, gerekli izinler alındı. Bakın Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi Adil Cubeyr, saldırılar sonrası ne diyor; ‘Operasyon, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Tüzüğüne uygun yapıldı… Amerika Operasyona lojistik ve istihbarat desteği sunuyor.` Yani batıdan gerekli izinler alınmıştır.

Oysa Suriye için Birleşmiş Milletler kararı bir türlü çıkmak bilmedi. Yemen`e saldıran bu körfez ülkeleri Suriye`de gayri resmi şekilde muhalifleri destekliyordu. Neden Suriye için de şu ana kadar bir hava saldırısı başlatmadılar?..

Çünkü Suriye, 300 bin insanın hayatını kaybetmesine rağmen batının istediği şekilde mezhebe dayalı küresel bir savaşın başlayacağı bir kıvama gelemedi de ondan…

İran`ın Yemen`de Husileri neden en direk bir şekilde desteklediği sorgulanabilir, tartışılabilir, hatta İran uyarılmalıdır. Ancak ABD`nin lojistik destek ve istihbarat desteği sunduğu bu saldırıların asıl planlayıcısı olduğu gerçeğini görme basireti de sergilenmelidir.

Hatırlayın; Husiler başkenti ele geçirmeleri sonrası Amerika ve İngiltere, büyükelçiliklerini kapatmış ve apar topar ülkeyi terketmişlerdi. Amerika`nın neredeyse her gün İHA`larla bombaladığı Yemen topraklarından öyle apar topar ayrılması pek de hayra alamet sayılamazdı. Amerikan politikasında hiç olmayacak bir prestij kaybına neden olan bu duruma müsaade edilir miydi? Cevabı duyar gibiyim; elbette hayır.

Ama batıdan bu kaçışa dair bir ses çıkmadı. Hatta bu kaçışa İslam ülkeleri olarak sevindik bile. Ama bir gazeteci refleksiyle aklımıza sorular da takılmıyor değildi. Mesela, Amerika ve İngiltere, elçiliklerinin kapatılması ve çalışanlarının Yemen`den kaçırılırcasına ülkeyi terketmeleri ‘Batı, Yemen`i işgale mi hazırlanıyor` şeklinde soruları da aklımıza getirmişti.

Ancak Yemen`e saldırı sonrası gelişmelerin öncesi ve sonrası değerlendirildiğinde, İran`ın Husileri desteklemesini görmezlikten gelen Batının, aslında İran`ı içinden çıkılamaz bir şekilde Yemen`e çekme niyetinde olduğu tuzağı rahatlıkla sezilebilir.

Batının daha ilk günden alt zeminini hazırladığı Yemen`e yönelik saldırıların arkasındaki amacı, Yemen`in de Irak ya da Suriye gibi olması. Hatta daha da ötesi Irak ve Suriye`de bu kadar insanın ölmesine rağmen başlamayan mezhepsel alt zeminli İslam ülkeleri arası bir küresel savaş hedefleniyor.

Yapılması gereken öncelikli hedef; Körfez ülkelerinin, batının talimatıyla Yemen`e yaptıkları saldırıları derhal durdurmaları! İran`ın da, Suriye ve Irak`ta sahada savaşan güçlerini çekmeli ve Yemen`de Husilere verdiği desteği kesmeli. İran artık kendi hinterlandına çekilmesi gerektiği gerçeğini de anlamalı. Yemen, Irak yâda Suriye için dışarıdan hiçbir gücün dahil olmadığı, tamamen yerel aktörlerin mevcut soruna çözüm olacağı barışçıl müzakereler başlatılmalı ve ilgili çevre ülkeler ancak arabulucu rolü üstlenmeli. Ancak batı asla müdahil olmamalı!

Şii`siyle Sünni`siyle tüm İslam âlemi, Haçlı zihniyetli Batının, Müslümanı Müslümana kırdırma oyunlarını görmeli, kanının akıtılmasına dur deme iradesini göstermelidir. Aynı peygamberin ümmeti olarak biz Müslümanların görevi İslam`ı yaşamak, yaşatmak ve yeryüzüne hakim kılmaktır. Mezhep farklılıkları, Müslümanları çatışmaya varan ayrılıklara değil, ortak İslam düşmanlarına karşı biraraya gelerek tahammül edebilecek iradeyi ortaya koyabilmeyi sağlamalı.

Burada gerek İran`a ve gerek hava operasyonları başlatan Körfez ülkelerine büyük görevler düşüyor. Diğer İslam beldelerinde olduğu gibi Yemen`de de batının oynadığı bu oyuna, tuzağa düşülmemelidir. Bu İslam ülkeleri, kendi aralarında bir araya gelerek oluşan bu sorunu daha büyümeden barışçıl yollarla halletmeliler. Yemen`in durumu bölgesel bir aktör güç olarak Türkiye`yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye`nin de müdahil ülkeler arasında arabulucu rolünü üstlenerek batının oynadığı bu oyunu bozmalı ve barışın sağlanması için üzerine düşeni yapmalıdır. 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir