Boğaziçi'nden saldırıya uğrayan ODTÜ'lü öğrencilere destek
Boğaziçi Üniversitesi'nde ODTÜ'lü Müslüman öğrencilere yönelik yapılan şiddet olaylarını kınamak için bir basın açıklaması düzenlendi.
Geçtiğimiz günlerde ODTÜ’deki İslami kimlikli öğrencilere karşı gerçekleştirilen saldırıyı kınamak için Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri bir basın açıklaması düzenledi.
Nafi Baba Camii’nde eda edilen Cuma namazından sonra bir araya gelen, farklı üniversitelerin öğrencilerinin de içinde yer aldığı grup, ardından Boğaziçi Üniversitesinin Kuzey Yerleşkesine doğru “Tevhid, Adalet, Özgürlük”, “İstanbul'dan ODTÜ'ye Kardeşlere Bin Selam” sloganları ve tekbirler eşliğinde yürüdüler. Burada basın açıklamasını grup adına Abdullah Kabaoğlu okudu.
“Saldırganlıkta sınır tanımayan sopalı ve bıçaklı grup”
“Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği, yakınlara yardımı emreder, kötülüğü, fenalığı, azgınlığı da yasaklar, o düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” ayetini okuyarak basın açıklamasına başlayan Kabaoğlu, şöyle devam etti: “23 Mart Akşamı ODTÜ Mescid Topluluğu tarafindan organize edilen ‘Asr-ı Saadet’ten Günümüze Gençlik’ konulu konferansın düzenlendiği ODTÜ Camii bir grup öğrenci tarafından saldırıya uğramış ve konferans engellenmeye çalışılmıştır. Programı sabote etmeye çalışan grubun tehditlerine aldırmayan katılımcılar, konferans bittikten sonra cami çıkışında bu grubun saldırılarına maruz kalmış ve can güvenliklerini sağlamak için camiden okulun sağladığı araçlarla uzaklaşmışlardır. Saldırganlıkta sınır tanımayan sopalı ve bıçaklı grup ODTÜ içerisinde müslüman öğrenci faaliyetlerini barındırmayacaklarını iddia eden sloganlar atarak birçok müslüman öğrenciyi muhtelif yerlerde sıkıştırıp darp etmişlerdir. Aynı grup olayın yaşandığı gün Çad’a su kuyusu açmak amacıyla hanımların başında durduğu yardım standını da kaba kuvvete başvurarak kaldırtmışlardır.”
“Etkinliklerin kendi izninden geçmesi gerektiği vehmine kapılan bu zihniyet, camiyi kuşatacak kadar ileri gitmiştir”
“Karşımızda sözün kıymetini idrak edemeyen ve çağıracak bir davası olmayan bir grup saldırgandan başka kimse yok.” diyerek basın açıklamasına devam eden Kabaoğlu, “Muhatabını tanıma derdi olmayan ve onları küresel medyanın zulmetmek için türettiği popüler kavramlarla mahkûm etmeye çalışan dil, üniversitelerde ıslaha değil ancak ifsada yol açmaktadır. Zulmünü kendisini sol fikriyata yaslayarak tahkim etmeye çalışan bu jakoben yaklaşım üniversite kamuoyunun müşterek mekanı olan kampüsün gardiyanlığına soyunmakta ve kaba güç gösterilerine tevessül ederek kendisine yer açmaya çalışmaktadır. Kendisini bütün ODTÜ’nün hâkimi addeden ve bu sebeple hiçbir kutsala saygı göstermeyecek kadar aşırı bir tavır içinde olan bu zihniyet, okulun kamusal alanının, hatta mescitlerin nasıl ve ne amaçla kullanılacağına karar verme cüretini kendilerinde görebilmektedirler.” ifadelerini kullandı.
Saldırganların kendilerini ‘ilerici, bilimsever ve aydın’ olarak nitelemeleri, taşkınlıklarına beyhude bir meşruiyet sağlama çabasıdır
Camide yapılan konferansı sabote etmeye çalışmanın temel insan haklarını hiçe sayan bir zorbalık olduğunu vurgulayan Kabaoğlu, basın açıklamasına şöyle devam etti: “Bu grupların kendilerini sürekli olarak ‘ilerici, bilimsever ve aydın’ olarak nitelemeleri, yaptıkları taşkınlıklara beyhude bir meşruiyet sağlama çabasının bir ürünüdür. Yardım standına saldırmak, camide yapılan konferansı sabote etmeye kalkmak, temel insani hakları hiçe sayan bir zorbalıktır. Kendilerine uygarlığın bekçisi yakıştırması yapan saldırganlar, ancak ilkel zihinlerden beklenebilecek bir edayla, fişledikleri müslümanları program sonrasında avlamaya çıkmışlardır. Üniversitelerde özgürlük sloganını dilinden düşürmeyen bu gruplar, iddialarının tam aksi yöndeki hareketleriyle, ODTÜ’nün kamusal alanını ancak totaliter ve yaşanması imkânsız bir hale dönüştürmektedirler. Onların ortak yaşama ahlakından yoksun bu davranışları, uzun zamandır farklı gruplar arasındaki iletişim ortamına zarar vermektedir.”
“Saldırgan grupların, kendi zihinlerindeki nefreti kusmak için bir düşman üretmekten başka çareleri yoktur”
Saldırganların zihinlerindeki nefreti kusmak için kendilerine düşman üretmeye çalıştıklarını belirten Kabaoğlu, “Müslümanların sosyolojik gerçekliğinden ve hatta kendi yaşadıkları coğrafyanın gerçekliklerinden bihaber olan bu grupların, Müslümanları küresel medya kuruluşlarının ürettikleri kategori ve söylemlerle kategorize etmeye kalkmaları gülünçtür. Bu zihniyetin taşıyıcısı olan gruplar, ODTÜ’de yaşanan olaylardan sonra yazdıkları bildiride, Türkiye’deki cinayetleri ve farklı coğrafyalardaki birçok insanlık suçunu İslam dini ile özdeşleştirmeye çalışmaktadırlar. İdeolojik duruşların ve fikri mücadelelerin gerisinde olan bu saldırgan grupların, kendilerini öteki üzerinden kurmaktan ve zihinlerindeki nefreti kusmak için bir düşman üretmekten başka çareleri yoktur.” dedi.
“Fikre ve söze kasteden bu hadsizliğe karşı durmak tüm kampüs bileşenlerinin boynunun borcudur!”
Bütün görüşlerden grupların, fikrini sunmak yerine bulunduğu ortamın gardiyanlığına soyunmaya kalkan bu zihniyete dur demesi gerektiğini belirten Kabaoğlu, “Bizi harekete geçiren ve tavrımızı göstermek zorunda bırakan şey, sadece ODTÜ’de karşılaştığımız bu hadsizlik değildir. Fikri tekâmülün ancak doğru bildiğine davet etmek ve muhatabını ikna etmekle mümkün olabileceğine inanan öğrenciler olarak kamuoyuna davasını, fikrini sunmak yerine bulunduğu ortamın gardiyanlığına soyunmaya kalkan bu zihniyete dur demek istiyor ve bütün görüşlerden grupların da bu duruşa destek vermeye davet ediyoruz. Fikre ve söze kasteden bu hadsizliğe karşı durmak tüm kampüs bileşenlerinin boynunun borcudur!” ifadelerinde bulundu.
Yapılan basın açıklamasının sonunda şu ifadelere yer verildi: “ODTÜ’de fikir mücadelesi veren ve bunun için her türlü zorluğa göğüs geren Müslüman kardeşlerimize, cumhuriyet tarihi boyunca zulüm görmüş bütün mustazaflara ve zulme karşı direnen vicdanlı bir tavır alan bütün insanlara selam olsun!”
Eylem, basın açıklamasının ardından ODTÜ'lü müslüman öğrencilerin yazdığı bir mektubun okunmasıyla son buldu. (İLKHA)