"Kadınlar olarak muvahhitler yetiştirmeliyiz"
Ağrı`da düzenlenen `İslam`da Kadının Yeri ve Önemi` konulu konferansta konuşan Araştırmacı-Yazar Sabiha Ateş Alpat, kadınların toplum üzerindeki etkisine değinerek, "Kadınlar olarak muvahhitler yetiştirmeliyiz" dedi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İhya Kulübü tarafından ‘İslam`da Kadının Yeri ve Önemi` adlı konferans düzenlendi. Araştırmacı-Yazar Sabiha Ateş Alpat`ın konuşmacı olarak katıldığı konferans Nezahat Çeçen konferans Salonunda gerçekleşti.
Kur'an tilaveti ile başlayan konferansta konuşan Sabiha Ateş Alpat, modernizmin insanı köksüzleştirdiğini ifade ederek, "Yiğit yetiştirseydik, ahlaksızlık bu seviyede olmazdı." dedi.
Alpat sözlerine şöyle devam etti: "Psikoloji kitaplarına bakıldığında kimliğin, insanın aidiyeti ile alakalı olduğunu, kimsiniz/kimlerdensiniz? Sorusunun karşılığında verilen cevaptır. Gelenek, geçmişin günümüzü etkilemesidir. Modernizim ise yeni/yenilikçi yani köksüzleşme gibi anlamı vardır. Gençlere özür borcumuz vardır. Çünkü çağın Esmalarını, Musablarını, İsmaillerini yetiştiremedik. Bunu kabul etmek lazım. Eğer biz öyle yiğitler yetiştirebilmiş olsaydık bugün gitgide ahlakımız yozlaşmazdı. Biz o yiğitleri doğurabilmiş olsaydık, bu kadar modernizmin çukurunda debelenmezdi gençlik. Kuran`ın öngördüğü kadın daha farklı. Kuran`ın öngördüğü ana, genç daha farklıdır."
“Cennetin anaların ayakları altında olması kul yetiştirmekle ilgilidir”
Kadına Müslüman denilebilmesi için tercihin İslam`dan yana yapılabilmesi gerektiğini belirten Alpat, "Kadının evdeki çok önemli konumu “Ana” olmaktır. Çocuklarını birer muvvahid kul yetiştirmekle yükümlüdür. Muvvahid bir ailede hanımın hocası kocası, çocukların hocası kadın olabilmelidir. Analık konumundan sadece kendi doğurduklarına değil ümmetin çocuklarına karşı da sorumludur. Cennetin anaların ayağı altında olması doğurganlıkla alakalı değil, kul yetiştirmekle ilgilidir. Kişinin Müslüman kimliğini taşıyabilmesi Müslüman kadınlardan olabilmesi için önce muvahhit olması gerekiyor. Eğer bir kimse muvahhitlik vasfını yitirmişse kesinlikle ve kesinlikle İslam kimliğini taşıyor sayılmaz. Bir kimseye Müslüman kadın denilebilmesi için kendisi bilinçli bir şekilde kimlik tercihini İslam`dan yana yapmış olması gerekiyor. Önce bu. Eğer bu değilse yani bilinçli bir tercihimiz yoksa hiçbir şey yapılamaz bu açık bir şey. Önce biz kimliğin ne olduğunu bileceğiz ki, tercihimizi de o bağlamda bilinçli bir şekilde yapabilelim." dedi.
İslam`da kadının her şeyden önce bilinçli bir kul olduğunu belirten Alpat, "Vakarı ile evinde oturmasını bildiği gibi, takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlara da yaklaşmasını bilir. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesini de ihmal etmez ama toplumda kulluğunun gereklerini de. Mücadelede özgürlük sevdasının ölçüsünü Kuran`dan alan bir kul, Kelime-i şahadet ile yaptığı sözleşmeye sadık kalarak ailevi ve toplumsal hayatta yerini alır." şeklinde konuştu. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)