Algı operasyonları ve Kürt meselesi
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Medya Tanıtım Başkanı Abdurrahman Cens, Batman`da "Algı operasyonları ve Kürt meselesi" adlı bir seminer verdi. Cens seminerde, ikna mühendisliği üzerinde durarak, halklara karşı yapılan algı operasyonlarının inceliklerine dikkat çekti.
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkan Yardımcısı ve Medya Tanıtım Başkanı Abdurrahman Cens, Batman`da “Algı operasyonları ve Kürt meselesi” adlı bir seminer verdi. Batman İl Kültür Merkezi Konferans Salonunda yapılan seminere HÜDA PAR Batman il ve ilçe teşkilatları Hak-İş Batman İl Temsilcisi Bünyamin Söğüt ile birçok STK temsilcisi katıldı.
Seminer Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Cens, “Algı operasyonları ve Kürt meselesi” konusu üzerine seminer verdi.
Verdiği seminerde Cens, modern yüzyılı 'Enformasyon yüzyılı' olarak nitelendirildiğini belirterek, "Sosyologlara göre insanlara bir şeyi yaptırmak için üç yol var. Bunlar 'Ya para ile satın alınacaklar, ya korkutulacaklar ya da inandırılacaklar.' İşte bu gün televizyonlarda o reklamlarda gördüğünüz ya da haber bültenlerinde rastladığınız ya da köşe yazarlarının yaptığı bu inandırmadır. Yani birilerini pazarlamadır. Algıyı yapan aslında halkla ilişkilerdir. Dikkat ettiyseniz birçok kurumun bünyesinde halkla ilişkiler müdürlüğü vardır. Siyasi partilerin de halkla ilişkiler başkanlığı vardır. Partinin mesajını halka aktarır." Dedi.
"Birilerinin gündemi bizim gündemimiz olmamalıdır"
Diyarbakır`daki Newroz'da okunan Abdullah Öcalan`ın mektubuna değinen Cens devamla, “Tarihi bir mesaj okunacak dediler. Bir hafta iki haftadır toplumu buna hazırlıyorlardı, pazarlıyorlardı ve boş bir mektup çıktı. Oluşturulan algıyı belki basından takip ettiniz. Sanki çok büyük bir şey olmuş da, büyük bir adım atılmış da onu pazarlamaya çalışıyorlardı. Birilerinin gündemi bizim gündemimiz olmamalıdır. Bütün televizyon kanallarında o tarihi mektubu konuşuyor olabilir. Bizim gündemimiz parti programımızı anlatmak olmalıdır. Bunu için algı operasyonları nasıl yapılıyor. Bunu öğrenip onların algısına düşmememiz gerekiyor. Algı operasyonlarına psikolojik savaş, psikolojik operasyon, yumuşak güç, ikna mühendisliği gibi isimler veriliyor. Amerikalı bir siyasetçinin şu sözü ilginçtir. ‘Bir şeyin gerçek olup olmaması o kadar önemli değildir. Önemli olan insanların neye inandırıldığıdır.” ifadelerini kullandı.
İkna Mühendisliği
Algı yönetiminde de insanları inandırabilmek için belli formüllerin olduğunu ifade eden Cens, “Niye ikna mühendisliği deniliyor. Matematikte formüller vardır. Siz o formüllerle giderseniz kesin ve net sonucu alırsınız. Propaganda yöntemleri vardır. Eğer bunlar yerli yerinde zamanında uygulanırsa insanların buna kanması inanması mutlaktır, kesindir ve mutlaka o sonucu alacaktır. O yüzden buna ikna mühendisliği de deniliyor. Toplum mühendisliği de deniliyor. Başarılı algı yönetimi operasyonları deyince aklımıza iki tane büyük örneği geliyor. 11 Eylülde Amerika`da İkiz Kule saldırıları vardı. İkiz Kule saldırılarından sonra ne yaptı Amerika büyük bir şok yaşamıştı. Dünya nezdinde itibarı gitmişti. Kendi ülkesinde saldırıya uğramıştı. Ne yaptı dünyayı teröristlerden kurtarmak için 'bebeklerin katili' diye lanse ettiği Müslümanları teröristle eşdeğer kıldı. Bütün dünyayı ikna etti, inandırdı. Küresel medyanın yardımı ve katkısıyla çok geçmeden Afganistan`ı işgal etti..” şeklinde belirtti.
“Örgütler gibi devletler de algı operasyonları yapmaktadırlar”
Amerikan`ın Irak algı operasyonunu da hatırlatan Cens, “Irak`ta kimyasal silahlar var. Bunlarla çocukları öldürecekler bu kimyasal stoklar onun elinde olursa, dünyanın her hangi bir şehrinde terörist bir saldırı uygulayabilir diyerek Irak`a saldırdı. Irak`a demokrasi götürme bahanesiyle, o kimyasal silahları bulup yok etme bahanesiyle girdi. Dolayısıyla örgütler gibi devletler de algı operasyonları yapmaktadırlar. Politikacılar, sinemacılar ve ticari markalar da reklamlarında algı operasyonları yapıyorlar.” Şeklinde konuşmasına devam etti.
Filmlerdeki algı operasyonları
Filmlerdeki algı operasyonlarına da değinen Cens ilginç örnekler vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: Türk filmlerinde imam tiplemeleri hoca tiplemeleri nasıl olduklarını belirten Cens, “Türk filmlerinde imam ve hoca tipleri üçkâğıtçı, kara borsacı, haram yiyen, paraya tamah eden, para için gerekirse dinini adeta değiştirebilen ve hükümleri rüşvetle yok saya bilen tiplemeler değil mi? böyle kaba sakal pis, yani adeta o köyün o toplumun en leş insanıdır. Hep böyle bir algı oluşturdular. İnsanların bilinçaltına İslam`ı temsil eden kişiler hacılar, hocalar, imamlar hep bu şekilde yerleştirildi. Kimdi bu filmlerin senaryosunu yazan ya da kimin eserlerinden alındı. Kemal Suna`nın birçok filminin kaynağı Aziz Nesin`in romanları öyküleridir. Oradan alınmış ve sinemaya uyarlanmıştır.” dedi.
İmralı algı operasyonu
Abdullah Öcalan`a neden 'İmralı' denildiğine dikkat çeken Cens, “Herkes İmralı diyor. Ne zaman bu İmralı'ya dönüştü. Abdullah Öcalan ne zaman eşittir İmralı oldu. Farkında mısınız bu oyunun 2011`den beri Abdullah Öcalan denilmiyor, İmralı deniliyor. Şahsen benim İmralı deyince beynimde oluşan dört tarafı suyla çevrili yeşil güzel bir ada, aklıma hiç bebek katili birisinin orda olduğu, hiç kendi adamlarından 15 bin kişiyi infaz ettim diyen biri gelmiyor. Güzel bir ada geliyor aklıma, niye böyle oldu. Yanlışlıkla mı oldu. Kesinlikle yanlışlık yokturve bu pazarlamanın içinde hükümet de vardır. Bakın 2011`den belir İmralı deniliyor. Abdullah Öcalan denilmiyor. Abdullah Öcalan denildiği zaman insanın aklına terör geliyor, öldürülen 40 bin insan geliyor. Abdullah Öcalan deyince negatif bir çağrışım var. İmarlı deyince pozitif olmasa da nötr, yani his yok. Bunların hepsi algıdır.” Vurgusunda bulundu.
“ 5'te 1 nasıl Kürtlerin temsilcisi konumuna getiriliyor”
Cens PKKve HDP için kullanılan dille de dikkat çekerek, “PKK-HDP için şu an müthiş bir pazarlama yapılıyor. Kürt Siyasi Hareketi deniliyor. PKK için kullanılacak şey militarist, sosyalist Kürt hareketidir. Türkiye nüfusu 75-77 milyondur. Kürtlerin yaklaşık nüfusu 25 milyon diyebiliriz. Türkiye nüfusunun üçte biri, HDP`nin aldığı oy 2 buçuk milyon çocukları da sayarsak ikiye katlayalım 5 milyon. 25`in 5`şi yani 5`te1`dir. 5`te 1 nasıl çoğunluk oluyor. 5`te 4 olsaydı anlardık. Kürtlerin siyasi hareketi derdik. Oy almış oyuna göre konuşuyor derdik. 5`te 1 almışsa nasıl Kürt siyasi hareketi oluyor. Kürtlerin hepsinin temsilcisi konumuna getiriliyor. Bunlar pazarlama teknikleridir.” Diyerek konuşmasını sürdürdü. (M. Sait Çelik – İLKHA)