Oyalamaya devam(mı)
Bavé Hesen / /Doğruhaber / Haber Analiz
Topluma büyük bir umut şeklinde lanse ettirilen ve çözüm sürecinin hatimesi olarak değerlendirilen 2015 Newroz`u ve Öcalan`ın açıklaması beklentiyi karşılamadı.
Çözüm sürecinin başladığı günden bu yana gerek toplumun gerekse de bölgenin temel dinamiklerinin yolunu gözlediği barış ve huzur ortamı beklentisi için beklenen somut adım yine gelmedi.
Bir süredir devlet ve PKK arasında yürütülen çözüm süreci çalışmalarında daha somut bir adım olacağı belirtilen 2015 Newrozun`da açıklanan Öcalan`ın mektubu bu güne kadar tekrar edilip durulan ve devletin Tekçi zihniyetinin bir yansıması olmaktan öteye gidemedi.
Bol müzik ve sloganlar ile beraber Kobani ve Şengal üzerinden halkın galeyana getirildiği sloganlardan sonra yapılan konuşmalarda, Kürt halkının ve Kürdistan`ın yaşadığı sorunlar yerine Öcalan`ın salıverilmesinin talep edilmesi ise dikkatlerden kaçmadı.
Yeni moda HURAFELER…
PKK / HDP`nin son zamanlarda halka yönelik sergilediği farklı tavırlardan bir yenisi olan ve hurafelerinde devreye sokulduğu programda, güneşin çıkması ve yağmurun durmasının hikmeti ise Öcalan`ın okunan mektubuna bağlandı.
Halkın büyük bir merakla beklediği ve bölgenin barış ve huzuruna yönelik atılacağı beklenen adımlar için somut bir adım ortaya çıkmazken, okunan mektubun2013 yılında okunan mektuba ek olarak yeni bir gelişmeyi içermediği ise gözlerden kaçmadı.
“Verilen mesajlarda samimi değiller ve halk oyalanıyor”
Her Newroz`da gerek devlet gerekse de PKK/HDP tarafından verilen barış mesajlarına rağmen iki taraf arasında devam ettirilen gerginlik ve halka yönelik devam eden saldırılar, “Verilen mesajlarda samimi değiller ve halk oyalanıyor.” yorumlarına yol açtı.
Öcalan`ın okunan mektubunda halkların ve kültürlerin etnik ve dini farklılıklarına vurgu yapılarak, mevcut bir kriz ortamı olduğuna vurgu yapıldı ve böyle bir ortamda verilen kimlik savaşları anlamsız ve acımasız olarak değerlendirildi.
Kirli savaşın artık sürdürülemez bir aşamaya geldiğinin anlaşıldı (mı?)
PKK`nin devletle verdiği kirli savaşta bu güne kadar geçen süreç içerisinde bugün gelinen noktanın tarihi bir eşik olduğuna vurgu yapılırken, 40 yıldır devam eden ve 50 bine aşkın Kürt evladının katledildiği kirli savaşın artık sürdürülemez bir aşamaya geldiğinin anlaşılmış olması ise iyi bir gelişme olarak değerlendirildi.
“Silahlı mücadeleyi sonlandırmak için kongre yapın”
Dolmabahçe Sarayında, resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon maddelerinde, devletle aralarında ilkesel bir mutabakat oluşması durumunda PKK'nin devlete karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırmasını talep eden Öcalan, devletle aralarında oluşan yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre çağrısında bulundu.
“Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp…”
Devletle PKK arasında devam eden görüşmeleri mektubunda değerlendiren Öcalan`ın mektubunda “Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız.” demesi ve beklentisini sadece bir temenni üzerine inşa etmesi ise sürecin sağlam temeller üzerine oturmadığı şeklinde yorumlandı.
“Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde özgür ve eşit yaşama sürecine giriyoruz”
PKK`nin başından beri Özgür Kürdistan söylemiyle yola çıktığı ve kendilerince verilen bedellerin de bu amaç için verildiği söylemlerine mukabil, mektupta “Yeni dönemde, Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde özgür ve eşit Anayasal yurttaşlık temelinde demokratik kimlik sahibi demokratik toplum olarak, barış içinde ve kardeşçe yaşama sürecine giriyoruz.” ibaresinin devletin bu güne kadar kullandığı yegâne argümanı olan TEK DEVLET anlayışından bir farkı olmadığı ve PKK`nin zihniyet olarak devlet ile aynı noktaya geldiğini bir tezahürü olarak değerlendirildi.
“90 yıllık çatışmanın son bulacak”
Atılacak bu son adımlarla Kürdistan coğrafyasında devletle Kürtler arasında süren 90 yıllık çatışmanın son bulacağı garantisini veren Öcalan, çıkan sorunların tek sebebi olarak Ulus devlet anlayışını gösterdi.
“Böl yönet politikası Emperyalistlerin projesi”
Ayrı bir devlet anlayışını talep etmenin kapitalist emperyalizmin bir projesi olduğunu söyleyen Öcalan, emperyalist ülkelerin bu topraklar üzerindeki asıl amacınınböl-yönet politikasını hâkim kılmak olduğu söylemesi ise akıllara durgunluk veren bir diğer tespit oldu.
Öcalan`ın böl yönet mantığına karşı aldığı açık tavır ve yönetimde ise ortaklaşmaya gidilmesini talep etmesi ise yine TEK DEVLET anlayışının tezahürü olarak okundu.
PKK`nin çetelerine resmiyet mi?
Ayrıca, ‘Eşme ruhu` olarak isimlendirilen ve Devlet – PKK birlikteliğinin teyidi anlamına gelen mesajın sonunda ise tüm yandaşlarına bir çağrıda bulunan Öcalan`ın önümüzdeki dönem için müdahale edecekleri alanlar içerisinde “ güvenlik alanlarını da” dile getirmesi, PKK`nin son zamanlarda şehirlerde yapılandırdığı, genç kız ve erkeklerden oluşturulan şehir çetelerinin yaygınlaştırılmasının talep edilmesi karşısında ‘devletin oluru alındığı` ve EŞME RUHU`nun PKK karşıtı tüm yapıları DEŞME ruhuna dönüşeceğinin açık alameti olacağa benziyor..
Hatırlanacağı üzere PKK`nin dağdaki kamplarına katılan yüzlerce PKK`li, son günlerde 8`erli gruplar halinde gelip teslim olduktan sonra serbest bırakılmış, teslim olan bu militanlar, şehir merkezlerinde yapılandırılan çetelerde idareci konumda şehir içi eylemleri düzenlemiş ve 6-8 Ekim olayları ile Cizre olaylarında meydana gelen eylemlerde bu çetelere elebaşılık yapmışlardı.