Newroz`da verilen mesaj, toplumun beklentisini karşılamadı
Bir dizi temaslarda bulunmak için Bitlis`e gelen HÜDA PAR Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak, Newroz`da verilen mesajın toplumda hayal kırıklığını yarattığını ifade etti.
BİTLİS - Bir dizi temasta bulunmak için Bitlis`e gelen Hür Dava Partisi(HÜDA PAR) Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, Newroz'da okunan mesajı, Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasındaki fikir ayrılığı, Cumhurbaşkanı`nın 'Kürt sorunu yoktur' ve Yemen`de camiye yönelik yapılan saldırıyı İLKHAya değerlendirmede bulundu.
Newroz'da verilen mesajın içerik itibariyle halkta hayal kırıklığını yaratığına dikkat çeken HÜDA PAR Genel Sekreteri Yavuz, toplumun değişik katmanları Newroz'da yapılacak açıklamaya odaklandığını belirterek, yapılan açıklamanın toplumun beklentisini karşılamadığını ifade etti.
"Newroz'da verilen mesaj içerik itibariyle halkta hayal kırıklığı yarattı"
Süreçle alakalı dile getirdikleri en önemli eksiklerden birisinin de, beklenti çıtasının çok yüksek tutulduğunu ifade eden Yavuz, ama bu beklenti paralelinde herhangi bir icraatın ortaya konulmamasının toplumun çok değişik katmanlarını hayal kırıklığına sebebiyet verdiğini ve bunun da Kürt meselesinde nihai ve kalıcı barışın sağlanması noktasında ciddi olumsuz etkilerin olduğunu söyledi.
Bundan dolayı bu Newroz'da Öcalan`a ait olduğu iddia edilen mektupta dile getirilen hususta beklentilerin hiçbir tanesini karşılamadığına dikkat çeken Yavuz, "2013 Newrozu'ndan çok daha geri düzeyde olan bir durum söz konusu. İster istemez böyle olunca taraflar arasındaki samimiyett halk tarafından sorgulanmaya başlanıyor. Toplumsal desteğin çok yüksek olduğu çözüm sürecinde, bu tarz eylemlikler ortaya konulmaya devam edilirse sanırım bu destek günden güne azalacak, toplmusal barış ve mutabakat maalesef yerini derin çatlaklıklara bırakacaktır. Bizim de endişelerimiz o yöndedir.” Dedi.
“Kandil ile İmralı arasında derin bir çatlaklık var”
Mektubun içeriğiyle ilgili de değerlendirmede bulunan Yavuz, “Mektupta özellikle emperyalistlerin Ortadoğuyu yeniden dizayn etmesinde, küresel emperyalizme karşı bir duruş sergilendiği anlamına gelen cümlelerin sarf etmesini hakikatken biz çok enteresan karşılıyoruz. Özellikle kandil şeflerinin ABD üçüncü göz olması talepleri ile Abdullah Öcalan`ın dile getirmiş olduğu antiemperyalist kavramların bir çelişki olarak, bir telaffuz olarak ortaya çıkığını, kandil ile İmralı arasında derin bir çatlağın oluştuğunu, bununda çözüm süreci önünde büyük engellerden bir tanesi olduğunu ifade etmek gerekir.” İfadelerine yer verdi.
“Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasında kesin bir ayrılık söz konusudur”
Son günlerde Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasındaki fikir ayrılığına dikkat çeken Yavuz, AK Partide kesin olarak bir ayrılmanın görüldüğünün altını çizdi.
Yavuz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanının dile getirmiş olduğu itirazvari ifadeler, artık 'Mızrak çuvala sıkmıyor' cinsinde hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki bu fikir ayrılığı derin bir çatlağa dönüşmüş durumda. Bu derin çatlaklığında elbette bir toplumsal karşılığı olacak. Siyasal istikrarsızlık başta olmak üzere toplumun değişik kesimlerinde huzursuzluğa sebebiyet vermektedir. Bunun piyasalar başta olmak üzere çok farklı alanlarda olumsuz gelişmelerle neticeleneceğini ön görmekteyiz. Hükümetle Cumhurbaşkanı arasındaki bu meselenin öyle görülüyor ki, devam edeceğine dahilde ip uçlarını elde ediyoruz. Bu da maalesef toplumsal barışın, toplumsal konselsusün oluşması noktasında siyasal istikrarın, ekonomik istikrarın sağlanması önündeki engellerden biri olduğunu söyleyebiliriz.” İfadesinde bulundu.
“Cumhurbaşkanın ‘Kürt Sorunu yoktur` büyük bir talihsizliktir”
Cumhurbaşkanın ‘Kürt sorunu yoktur` söyleminin talihsiz bir açıklama olduğunun vurgulayan Yavuz, amacı ne olursa olsun bu tür açıklamaların çok talihsiz birer açıklama olduğunu belirtmek istediklerinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı: “Cumhurbaşkanın dile getirdiği ‘Kürt sorunu yoktur` meselesi öteden beri 20-30 yıldır güvenlikçi paradigmayı esas alan politikanın bir ürünüdür. Biz isterdik ki, Cumhurbaşkanı yeni Türkiye`yi inşa etme vaadiyle ortaya çıkmış ve toplumsal anlamda da ciddi bir beklenti oluşturmuş cumhurbaşkanın çok daha ezber bozan statükonun, ceberut sistemin ezberlerini bozacak açıklamaları yapmasını beklerdik. "
Gelinen aşamada eski Türkiye söylemlerini dile getirilmesinin talihsizlik olarak değerlendiklerini ifade eden Yavuz, " Belki toplumda Kürt kelimesinin kullanılması ile ilgili bir sorun kalmamış olabilir. Toplumun değişik kesimleri daha önce Kürt ve Kürdistan meselelerine mesafeli yaklaşan toplumun çok değişik kesimleri hakikatken artık bunu bir tapu olarak görmekten vaaz geçtiler. Bunu hakkaniyet ölçüleri içerisinde kabul etmek gerekir." İfadelerine yer verdi.
“Cumhurbaşkanı, ceberut sistemin dilini kullanıyor”
Kürt meselesinin sadece bu noktaya indirgemenin yanlış olarak değerlendiren Yavuz, bu söylemelerin Kürt halkını incittiğini sözlerine ekledi.
Kürtlerin ciddi anlamada sorunlarının olduğunu dile getiren Yavuz daha sonra şöyle devam etti: "Bu bir sistem sorunudur. Daha önce ifadelerimizde de dile getirdik. Mecliste konuşulan birkaç kelime hala bilinmeyen bir dil olarak tutanaklara geçiyor. Kürtçenin resmi dil olması ve ana dilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ile alakalı, anayasa Türkçülük esaslı vatandaşlık tanımının hala yerli yerinde duruyor olmasıyla alakalı ciddi sorunlar var. Bunları çözümlemeden Kürt sorunu yoktur demek hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.”
“Cami ve mabetlere yapılan saldırıyı lanetliyoruz”
Yemen'de 140 kişinin katledildiği cami saldırısını da lanetleyen Yavuz, saldırıyı çok acı, müessif ve menfur saldırılar olarak nitelendirerek, " Maabed masumiyetini ihlal edilmesi, ibadethanelerin dokunmazlıklarını ihlal edilmiş olmasını HÜDA PAR olarak hiçbir şekilde kabul edilemez buluyoruz. Hangi ibadethaneye yapılırsa yapılsın, saldırı kim tarafından gerçekleşirse gerçekleşsin şiddetle kınadığımızı özellikle belirtmek istiyoruz. Camiler ya da mabetler farklı dinlerin mabetleri de olabilir dokunmazlıkları olan ibadethanelerdir. Dolayısıyla ibadethaneleri hedef alan bu tür menfur saldırıları tolere etmemiz, iyi gözle bakmamız asla mümkün değil, bunları kabul edilebilir durumlar olarak görmüyoruz.” Şeklinde değerlendirmesine son verdi. (Şükrü Tontaş-İLKHA)