Bahar; İmanen ve Amelen Dirildiğimiz Zaman Olsun!
Bu mirasın varisleri sizlersiniz. Her yeni bahar, bu veraseti yâd ettirecek bir haşiye olsun size. Çalışın, çabalayın, koşuşturun, anlatın! Camiler, dernekler, Cuma sohbetleri, okul sıraları, mescitler, hastane kuyrukları, mesai araları buna bir vesile olsun. Bebeğinize okuduklarınız dahi bunları terennüm edeceğiniz ninniler olsun. Bu ümmetin kadınları, baharla yıkanlara mukabil baharla yapanlar olsun!
NİSANUR DERGİSİ / BAŞYAZI - MART 2015
Bismillahirrahmanirrahim
“Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah`ın âyetlerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, harekete geçip kabarır. Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir. O, her şeye kadirdir.” (Fussilet: 39)
“O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz.” (Zuhruf: 11)
Âlemlere rahmet efendimizin viladeti ile anılan Nisan ayı ile şehitler haftasını barındıran Şubat ayı arasında bir zaman dilimini yaşamaktayız. İdrak ettiğimiz anlar ayrıca arzın ölü gömleğinden sıyrıldığı, yenilendiği, tazelendiği ve tabiri caizse yeniden ‘diriltildiği` anlardır. Allah azze ve celle, sûra ikinci üfürülüş ve cesetlerin kabirlerinden çıkıp yeniden can bulmasını sıkça anlatır ve bahardaki yenilenmeyi buna delil olarak getirir yüce kitabında. Bu ayetleri her okuyuş da bir silkiniş, bir toparlanma ve yenilenmeyi icab ettirir.
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı üzere yeryüzü baharı, mezkûr hakikatin en büyük ve bariz temsilidir. Baharın başlangıcı sayılan Nevruz da lafzen ve manen bu temsili iyi tefsir etmekte ve yakîn ile fehmetmemiz gereken asıl noktaya götürmektedir aklı. Nevruz, yani yeni gün; günah ve hatalarla heder edilmiş bir mazinin, taat ve sevapla başlayan ihyasına konmuş bir addır aslında.
Mü`minlerin değişmek, yenilenmek, iman ve amel bakımından takviye olmak için bir sebebe, bir vakte ve bir ele ihtiyacı yoktur elbette. Ancak vakitlerin değişimindeki birçok hikmetten biri, bu değişimler vesilesiyle monotonluktan kurtulmaktır. ‘İki günü birbirine müsavi olan hüsrandadır` buyruğundan anlıyoruz ki her uyanış bir gelişim ve terakkiye sebep olmalıdır.
Tüm bunlara istinaden diyoruz ki,...
“Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah`ın âyetlerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, harekete geçip kabarır. Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir. O, her şeye kadirdir.” (Fussilet: 39)
“O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz.” (Zuhruf: 11)
Âlemlere rahmet efendimizin viladeti ile anılan Nisan ayı ile şehitler haftasını barındıran Şubat ayı arasında bir zaman dilimini yaşamaktayız. İdrak ettiğimiz anlar ayrıca arzın ölü gömleğinden sıyrıldığı, yenilendiği, tazelendiği ve tabiri caizse yeniden ‘diriltildiği` anlardır. Allah azze ve celle, sûra ikinci üfürülüş ve cesetlerin kabirlerinden çıkıp yeniden can bulmasını sıkça anlatır ve bahardaki yenilenmeyi buna delil olarak getirir yüce kitabında. Bu ayetleri her okuyuş da bir silkiniş, bir toparlanma ve yenilenmeyi icab ettirir.
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı üzere yeryüzü baharı, mezkûr hakikatin en büyük ve bariz temsilidir. Baharın başlangıcı sayılan Nevruz da lafzen ve manen bu temsili iyi tefsir etmekte ve yakîn ile fehmetmemiz gereken asıl noktaya götürmektedir aklı. Nevruz, yani yeni gün; günah ve hatalarla heder edilmiş bir mazinin, taat ve sevapla başlayan ihyasına konmuş bir addır aslında.
Mü`minlerin değişmek, yenilenmek, iman ve amel bakımından takviye olmak için bir sebebe, bir vakte ve bir ele ihtiyacı yoktur elbette. Ancak vakitlerin değişimindeki birçok hikmetten biri, bu değişimler vesilesiyle monotonluktan kurtulmaktır. ‘İki günü birbirine müsavi olan hüsrandadır` buyruğundan anlıyoruz ki her uyanış bir gelişim ve terakkiye sebep olmalıdır.
Tüm bunlara istinaden diyoruz ki,...