Sabri Uzun`un yazdığı kitabı ağır ceza mahkemesi dikkate aldı
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun`un yazdığı İn isimli kitabındaki açıklamalarını dikkate aldı.
Ankara`da 2007 yılında bir otoparkta bulunan ve dönemin Başbakanı Erdoğan`a suikast amacıyla kullanılacağı öne sürülen bomba yüklü minibüs davasından 21 yıl hapse mahkum edilen üniversite öğrencisi İdris Nakçı`nın yeniden yargılanması kararlaştırıldı. Nakçı bomba yüklü minibüste bulunan bir cep telefonunun sahibi olduğu için yakalanıp yargılanmıştı.
Sözcü gazetesinden Asuman Aranca`nın haberine göre; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun`un yazdığı ”İn” isimli kitabındaki açıklamalarını dikkate aldı. Uzun, 550 kg TNT`nin bulunduğu minibüsün cemaatçi polislerin yönlendirmesi ile bir polis haber elemanı tarafından otoparka getirildiğini, üzerinde parmak izi bulunmaması için de İstihbarat Dairesi garajında yıkandığını öne sürmüştü.
ÇELİŞKİLER VAR
Olayla ilgili yargılama sırasında bir çok çelişki de ortaya çıktı. Minibüs`ün otoparka bırakıldığı gün İdris Nakcı`nın Eskişehir`de ev taşıdığını söyleyen 6 tanık ifadesi ve Eskişehir`de kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu`na ait yurttan kendi imzasıyla depozitosunu iade aldığını gösteren makbuz bulundu. Nakcı`nın o gün kullandığı telefonundaki sinyaller de Eskişehir`de olduğunu gösterdi.
Nakcı`nın ceza almasına ise ayakkabısındaki patlayıcı izi neden oldu. Nakcı, ifadesinde polisin gözaltındayken önüne yapışkanlı bir kâğıt getirip ayakkabısıyla basmasını istendiğini anlattı. Polis kriminal raporunda ayakkabının tabanından 0,0012 gram patlayıcı izine rastlandığı belirtildi.
SABRİ UZUN`UN KİTABINDAKİ İDDİALAR
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun “İN” adlı kitabında, Recep Tayyip Erdoğan`a yapılacağı iddia edilen suikast girişimlerinin perde arkasına ilişkin şunları yazdı:
“Başbakan Erdoğan'a suikast düzenlemek amacıyla Van'dan getirilen "bombalı araç" işi, dört üniversite öğrencisinin üzerine kalmıştı. Yargılama sonucunda Mustafa Bayar beraat etti. İdris Nakçi 20 yıl 11 ay 20 gün; Ali Sayan 8 yıl 9 ay, Alpaslan Özkan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Üstelik bu olay, bazı medya organlarında "Ergenekon-PKK bağlantısı"nın kanıtı olarak yazıldı çizildi!
Ey Cemaat İmamı polis müdürleri!
Bu minibüsü, bir yardımcı istihbarat elemanına siz kiralatmadınız mı?
O patlayıcı dediğiniz gübreyi siz satın aldırmadınız mı?
O minibüsü, kendi ajanınıza verip Ankara'ya siz getirtmediniz mi?
O minibüsü, Kurtuluş Katlı Otoparkı'na siz park ettirmediniz mi?
Park ettirmeden önce üç dört gün İstihbarat Dairesi'nin kapalı garajında bekletip, ABD'deki İkiz Kuleler'e yapılan 11 Eylül saldırılarını çağrıştırsın diye 11 Eylül 2007 gününü özellikle beklediniz mi?
Üzerine parmak izi bulunmasın diye İstihbarat Dairesi'nin garajında yıkattığınız minibüsü bir polis memuruna eldivenle kullandırdınız mı?
Siz, bugüne kadar "parmak izi bulunmaması için" polis tarafından yıkatılan örgüt arabası gördünüz mü?
O minibüs, Kurtuluş Otoparkı'na park etmeye götüren polis memurunun kamera kayıtlarına yakalanmaması için şapka giymesini emreden Daire Başkan Yardımcısı kim; o memur kim?
Bu olayda kullandığınız yardımcı istihbarat elemanına 30 bin dolar ödediniz mi?
Son sorum:
O minibüs Kurtuluş Otoparkı'na "Cemaat" park etti", yine "Cemaat buldu" dersek daha doğru olmaz mı? Neden "Polis köpekleri buldu" diyerek o masum köpekleri kendi komplonuza alet ediyorsunuz?
O "polis köpeği" dediğiniz köpekler mi daha dürüst, yoksa Cemaat'in sözde polisleri mi daha dürüst?
O polis köpekleri, hiç bir zaman Başbakan'a komplo kurup sonra da kurdukları komployu "para ödülüne" çeviremezler!”
Sözcü