"Komplolara karşı uyanık olmalıyız"
Bingöl`de "Pasifizmin Kaynağı Olarak Komplocu Yaklaşımlar" konulu konferansta konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, olan biten her şeyi komplo teorisiyle açıklamanın yanlış olduğunu ancak yapılan komplolara karşı uyanık olmak ve komplocuların tuzaklarını boşa çıkarmaya çalışmak gerektiğini belirtti.
Bilgi ve Düşünce Derneği`nin “İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası” üst başlıklı seminerler dizisi kapsamında Özgür-Der Genel Başkanı araştırmacı-yazar Rıdvan Kaya, “Pasifizmin Kaynağı Olarak Komplocu Yaklaşımlar” konulu bir konferans verdi.
Yaşanan tüm siyasi gelişmeleri komplo teorisiyle açıklamanın yanlış olduğunu belirten Özgür-Der Genel Başkanı Kaya, “Komplocu yaklaşımlar teslimiyet duygusunun yaygınlaşmasına kapı aralar.” dedi.
Komployu; bilinen, görünenin dışında olayların arkasında, görünmeyen güçlerce belirlenmiş hesapların bulunduğuna dair alternatif açıklama türü olarak tanımlayan Kaya, komploculuğun bir düşünce tarzı olduğunu ve bu düşünce tarzının hastalıklı bir yapıya dönüştüğünü belirti.
Komploculuğun genelde muhalif çevrelerde yaygın olduğunu söyleyen Kaya, “Olan biteni farklı yorumlama eğilimi doğal olarak en fazla statükodan hoşnut olmayanlara özgüdür ve farklı tezler, perspektifler geliştirme ihtiyacı yine doğal olarak ortada yanlış giden bir şeylerin olduğunu düşünenlerin, karşı çıkan, itiraz edenlerin tutumudur. Elbette statüko sahiplerinin, güçlerinin sıkça yalan söylemeleri, iktidarları adına gerçekleri çarpıtma tutumları, bu kaynaktan sadır olan bilgilerin tümüne karşı mesafeli yaklaşma tutumunu teşvik ederek sisteme karşı duyulan güvensizlik ve şüphe olgusunu sürekli biçimde farklı yaklaşım geliştirmeye neden olmaktadır.”dedi.
“İslam akidesinde, kadiri mutlak olan sadece âlemlerin Rabbi olan Allah`tır”
Komploculuğun, küresel ya da yerel sistemlerin adeta her şeye güçleri yeten, her istediklerine ulaşabilen, her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayıp icra edebilen güçler şeklinde algılanmasına dayanan bir değerlendirme şekli olduğunu belirten Kaya, “Kaçınılmaz olarak karşı iradeye yer bırakmayan, onu sıfırlayan bir sonucu beraberinde getiriyor. Oysa Tevhid akidesini kavramış bir mümin için, bu muktedir ve aciz ayrım batıl bir akıl yürütmedir ve asla kabul edilemez. İslam akidesinde, kadiri mutlak olan sadece âlemlerin Rabbi olan Allah`tır. Bu konu tüm boyutlarıyla kavranmalıdır. Bu noktadaki bir zaaf şirke açılan bir kapı olabilir. Nitekim Yasin Suresinde `Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak ol demektir. O da hemen oluverir.` ayeti bu bağlamda sıkça tefekkür edilmelidir. Şüphesiz komplolar ve komplo kuranlar her zaman olmuş ve olacaktır. Komploların varlığını inkar etmek, iktidarların güçlerinin devamını sağlamak için hiçbir kaygı duymadıkları, hiçbir gayret sarf etmediklerini söylemek de bir o kadar mantıksızdır. Komplo vardır, yapılmaktadır, bu noktada komplolara karşı uyanık olmak, komploları teşhir etmeye ve püskürtmeye çalışmak statükoya karşı mücadele edenlerin görevidir.” diye konuştu.
Olan biten her şeyi komplo teorisiyle açıklamanın yanlış olduğunu kaydeden Kaya, “Her gelişmenin ardında komplo teorisi bulmak bir müddet sonra sağlıklı düşünme yeteneğinin yitirilmesine yol açabilir. Bu gibi yaklaşımlar müthiş bir teslimiyet duygusunun yaygınlaşmasına da kapı aralar. Ayrıca her şeyde komplo kokusu almak sağlıklı, uyanık bir ruh halinin değil, hastalıklı, evhamlı bir ruh halinin yansıması olduğu söylenebilir.” dedi.
“Aktif biçimde komplocuların tuzaklarını boşa çıkarmaya çalışmalıyız”
Yakın tarihten örnekler veren Kaya, şunları söyledi: “Komplocu yaklaşımın temel yanlışının, siyaset ve toplum zeminini egemenlerin istedikleri gibi biçimlendirdikleri ve idare ettikleri bir satranç tahtası gibi görmesi, Bunun neticesi olarak siyaset düzleminde çaba sarf eden, mücadele eden unsurları adeta satranç tahtasındaki iradesiz piyonlar gibi değerlendirmektedirler. Komplo vardır, inkar edilemez ama asıl olan komploya karşı pasif biçimde kenarda seyirci kalmak değil, aktif biçimde komplocuların tuzaklarını boşa çıkarmaya çalışmaktır.”şeklinde konuştu. (Nihat Kanat - İLKHA)