• DOLAR 34.466
  • EURO 36.604
  • ALTIN 2925.16
  • ...
Akgönül: Halkın İslami Kimliği hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Fikret Özkan  / Röportaj Haber

PKK ve siyasi uzantıları ile hükümet arasında adeta bir koz yakalama fırsatçılığına dönüştürülen çözüm sürecinin gidişatı bölgede faaliyet yürüten birçok kesim tarafından kaygı ve endişe ile takip ediliyor.

Diyarbakır  başta olmak üzere bütün bölgeyi ateş topuna çeviren ve tarihe 6-8 Ekim olayları olarak geçen olaylar sonrası harekete geçen bölgedeki İslami STK`lar ve cemaatler, Hükümet ve PKK/HDP arasında sıkışan ve kendilerini dışlayan sürecin başlangıcından bu yana eksik olduğunu ve bölgede halkın geniş kesimini temsil eden İslami camiaların içinde bulunmadığı ve tarafı olmadığı her görüşme ve denklemin eksik olacağını ifade ettiler.

Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansına değerlendirmede bulunan Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu, 7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da düzenlenecek olan Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayının bölge için beklenen bir fırsatı doğuracağı ümidinde olduklarını söyleyerek, gerek Hükümetin gerekse de PKK ve uzantılarının çalıştayı dikkate almaları gerektiğinin altını çizdi.

Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansına değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu sözcüsü Kasım Akgönül, atılmış olan bu adımdan dolayı mutluluk duyduklarını, İslam ekseninde atılacak olan bir adımın çözüme daha yakın olacağı gibi, halkın ihtiyaçlarını karşılamada daha isabetli olacağını söyledi.

Kasım Akgönül ile yapılan röportajın tamamı:

“MÜSLÜMANLAR ÜMMET ANLAYIŞI DIŞINDAKİ TÜM YAKLAŞIMLARI BERTARAF ETMELİDİR”

Tanzimat fermanı ile beraber İslam ümmeti arasına atılan milliyetçilik fitnesinin en büyük mağdurları olarak Kürtlerin durumunu nasıl okumalıyız?

Müslümanların Milliyetçiliğe dayandırılan talepleri olmamalıdır. Beyan ettiğiniz gibi milliyetçilik İslam ümmeti içinde fitne rolünde olmuştur. Müslümanlar Ümmet anlayışı dışındaki tüm yaklaşımları bertaraf etmelidir. Batılı emperyalist güçler Kürtleri ümmet bilinci ile hareket edip hilafet müessesini sahiplendikleri için cezalandırmışlardır.

“KESİNLİKLE KÜRLERİN LEHİNE OLABİLECEK BİR TAVIR İÇİNE GİRMEZLER”

Kürt milletinin yaşadığı mağduriyet durumu bu gün gelinen noktada emperyalist batı ve özellikle ABD / İsrail ortaklığı için ne anlama geliyor?

Büyük şeytan ABD ve Siyonist İsrail ataları ve hamisi mesabesindeki Büyük Britanya imparatorluğu olan İngiliz sömürgesinin birinci dünya savaşında Osmanlı imparatorluğunun yıkılışında oynadığı rolü günümüzde aynı misyon ile hareket etmektedirler. Yeni Ortadoğu`nun şekillendirilmesinde kendilerini ağa-patron konumunda, Müslümanlar halkları ise kendi güdümünde bir piyon olarak görmektedir. ABD ve İsrail`in müdahil olduğu her türlü yaklaşım ve çözüm önerilerinin karşısında durulmalı, ihanetlerine alet olunmamalıdır.  Onların Kürtlere yönelik bir düşüncesi de var ise bu bağlamda düşünür, ona göre hareket ederler. Kesinlikle Kürlerin lehine olabilecek bir tavır içine girmezler, ta ki Kürler onların dinine girmedikçe. Bunu böyle okumak gerekir.

“ONLARIN ELİ İLE BU BÖLGEDE İKİNCİ BİR İSRAİL KURULMAK İSTENMEKTEDİR”

Kobani bahaneli olaylar sürecinde yaşanan ve ABD`nin de ehemmiyet verdiği süreçte gündeme gelen ABD`nin masada yer alması talebini nasıl okumalıyız? Selahattin Demirtaş`ın ABD dönüşü çıkan 6-8 Ekim olayları, bölgede yaşanan olaylardan hemen sonra PKK/HDP`nin ABD`yi masaya üçüncü taraf olarak çağırmaya çalışması, ABD`nin IŞİD müdahalesi bir rastlantı mı?

ABD`nin yeni Ortadoğu yani BOP olarak nitelendirilen projesinde Kürtleri kendi himayesinde ve kendi amaçları doğrultusunda, bölgede jandarma misyonu ile hareket edecek, seküler ideolojiye dayanan bir Kürdistan teşekkül ettirmek istemektedir. Bu artık gizlenmeyecek kadar aşikar bir durum olmuştur. Kobani de İŞİD`e karşı PYD/PKK`yi desteklenmesindeki amaç da budur. Onların eli ile bu bölgede ikinci bir İsrail kurulmak istenmektedir. Kobani bahanesi ile Diyarbakır başta olmak 6-7 Ekim olaylarında tüm bölgeyi ateş çemberine çevirmelerinin altında da bu senaryo ve oyun vardı. Kendisi gibi Kürtlere Müslüman olduğu için tahammül edemeyen ve onları işkencelerle en vahşi şekilde katledenlerin ABD`yi masaya çağırmasını ise bu halk ibretle izlemektedir.

“MÜSLÜMAN HALKIN TEMSİLİYETİNİ ANCAK İSLAMİ BİLİNÇLE HAREKET EDEN TEMSİL EDEBİLİR”

ÇÖZÜM SÜRECİ`nde ortaya çıkan temsiliyet sorunu ve KÜRT MESELESİ`nde PKK`nin temsiliyet ehliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle şunu söylemek isterim ki; Müslüman halkın temsiliyetini ancak İslami bilinçle hareket eden temsil edebilir. Adı sanı ne olursa olsun İSLAM dışı hiçbir oluşum Müslüman halkı temsiliyet ehliyetine haiz değildir. Bunun dışında Müslüman olarak dili ve ırkı ne olursa olsun her milletin yaşadığı topraklarda temsiliyet hakkının olması gerektiğini düşünüyorum. Peygamber(sav) kendi döneminde İslam çatısı altındaki tüm halklara bulundukları topraklarda temsiliyet hakkı vermiştir. Hilafetin uygulandığı tüm İslam ülkelerinde de bu hususa riayet edilmiştir.

“ASIRLIK KÜRT MESELESİ AYRI, PKK`NİN SİLAH BIRAKMASI İSE APAYRI BİR SORUN”

Devlet PKK arasında yürütülen ÇÖZÜM SÜRECİ`nde KÜRT MESELESİ`nin PKK`nin silahı bırakmasına indirgenmesi ile Kürtlerin temsiliyetinin de PKK`nin şahsına münhasır kılınmasının nasıl değerlendiriyorsunuz?

Müslümanların öznesi olmadıkları ve ehil olarak nitelendirmedikleri kesimlerin kendi başlarına oluşturdukları her türlü çalışmanın akim kalacağını belirtmek isterim. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen bölge Müslümanları olarak yürütülen ÇÖZÜM SÜRECİ`nde yaşananlar olumlu veya olumsuz gelişmeler hakkında hep ihtiyatlı olunması tavsiye ediyoruz. Ancak şunun bilinmesi gerekir ki asırlık Kürt Meselesi ayrı, PKK`nin silah bırakması ise apayrı bir sorun. Her ikisini bir araya getirmeye çalışırsanız bir çıkmaza girersiniz ve adil bir sonuca da varmamış olursunuz. Dolayısıyla bu konuda da her meselenin kendi muhatabı ile konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Evet, Kürt Meselesinde muhatap bütün Kürtler olduğu gibi, silahın bırakılmasında da muhatap PKK olmalıdır.

“HALKIN BENİMSEMEDİĞİ YAPI VE OLUŞUMLARIN YETKİLENDİRİLMESİ İLERDE TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN TAHRİBATLARA SEBEBİYET VERECEKTİR”

ÇÖZÜM SÜRECİ ‘nin bundan sonraki yol haritasının girmesi gereken güzergâh ne olmalıdır?

Halkın İslami Kimliği hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir. Atılacak adımlarda dış güçlerin müdahil olunmasına kesinlikle fırsat verilmemelidir. Halkın benimsemediği yapı ve oluşumların yetkilendirilmesi ilerde telafisi mümkün olmayan tahribatlara sebebiyet verecektir. Daha düne kadar işlediği cinayetler ve temsil ediği ideoloji nedeni ile bu topraklara tamamen Yabancı bir İllegal yapının nasıl bu kadar kısa bir süre içerisinde Muhataplık Makamına ulaştı? Sorgulanması ve irdelenmesi gereken önemli bir husustur.

“TÜM ÜLKE HALKININ BENİMSEYEBİLECEĞİ BİR ANAYASA HAZIRLANMALI VE BUNU YAPMAK MÜMKÜN”

ANAYASA`da bulunan ve bu halka zorla dayatılan faşizan söylemlerin çıkarılması taleplerinin haklılık payı ve Kürt Meselesine anayasal bir güvece sağlanması konusunda düşünceniz nedir?

Bir ülkenin temel idari yapılanmasının ve çıkarılan kanunların dayanağını Anayasa oluşturur. Bu anlamda Anayasa hazırlanırken halkın inançları, değerleri gelenekleri ve yaşam şekilleri göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır. Mevcut Anayasa onlarca kez değiştirildi. Darbe ürünü Anayasa bu halka dayattırılarak kabul edildiği için hiçbir zaman bu halk tarafından sahiplenilmedi. Tüm ülke halkının benimseyebileceği bir anayasa hazırlanmalı ve bunu yapmak mümkün. Kürt meselesinin çözümünü de bu bağlamda ele alıp Bütün Müslümanların ve farklı inançta olanların Kendilerini rahatlıkla ifade edebileceği temel hakların Hukuki bir zeminde Güvence altına alan bir Anayasa hazırlanmalıdır. Yani bu mesele kökünden hal edilecek şekilde bir adım atılmalıdır.

“BU ÇALIŞTAY DA İSLAM`IN ADİL ŞAHİTLER OLARAK MİSYON BİÇTİĞİ BİR ROLDE HAREKET ETMELERİNİ BEKLİYORUZ

7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da düzenlenen ve Kürt Meselesine İslami bir bakış açısıyla çözüm öneren çalıştay hakkında düşünceniz ve beklentiniz nedir. Bu konuda temennilerinizi alabilir miyiz?

Müslümanlar olarak Her zaman ve her durumda çözümün merkezinde olmalıyız. Halkın karşılaştığı sorunların tek çözüm mercii Müslümanların temsiliyetinde bulunan kurumlar olmalıdır. Bu çalıştay da İslam`ın ADİL ŞAHİTLER olarak misyon biçtiği bir rolde hareket etmelerini bekliyoruz. Bu çalıştay da İslami çözümün gür bir sesle halka ulaşmasını Yüce Allahtan niyaz ederim.

Bu haberler de ilginizi çekebilir